Haberler

Bir ‘Efes’imiz daha oldu!

Tarih: 3 Eylül 2007 Kaynak: Zaman Yazan: Resul Cengiz
İzmir’deki antik Efes kentinden sonra Anadolu’nun en büyük ve en önemli antik kenti olan Laodikya (Laodikeia) gün yüzüne çıkarılıyor. Denizli ilinin 6 kilometre doğusunda, Çürüksu (Lykos) Vadisi’nin en büyük ve en önemli antik kenti, terk edilişinden bin 300 yıl sonra törenle tekrar açılacak.

Kazılar Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Celal Şimşek başkanlığında yürütülüyor. Kazıda 150 kişilik bir heyet titizlikle çalışıyor. Laodikya Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Celal Şimşek, 900 metrelik Suriye Caddesi’nin 400 metrelik bölümünü, 7 Eylül’de düzenleyecekleri törenle açacaklarını söyledi.

5 kilometrekarelik tel örgülerle çevrili alanın tamamen ortaya çıkarılabilmesi için 600 yıl gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Şimşek’in verdiği bilgiye göre Laodikya, Suriye Kralı II. Antiokhos tarafından eşi Kraliçe Laodike adına M.Ö. 3. yüzyılın ortalarında kurulmuş. Kazı ekibince, antik kentin batısında yapılan yüzey araştırmalarında klasik döneme kadar inen seramiklerin bulunması kuruluşun daha da eskiye gittiğini gösteriyor.

Laodikya’nın antik dönemde Efes’ten sonra Anadolu’daki en önemli yerleşim yerlerinden birisi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Celal Şimşek, “Bu yıl ilk kez Gümüşcay-Goncalı deresi olarak bilinen çayın doğusunda yaptığımız kazılarda günümüzden 5 bin yıl öncesine dayanan kültür katmanlarını ortaya çıkardık. Kentin kurucuları Anadolu insanlarıdır. Bu insanlar gerçek ve zengin bir uygarlık ortaya koymuşlardır. Kentin planlanması, ticarette ulaşılan refah ve eğitim düzeyi gerçekten günümüzde bile bizi ilgilendiriyor. Laodikya’nın ızgara sistemli kent planı ve altyapı sistemi günümüzde hiçbir modern kentte yoktur. Sivil yapıları, kamu yapılarının ve dinsel yapılarının yerlerinin planlanması mükemmeldir.” dedi.

Hıristiyanlığın Asya’daki 7 kilisesinden biri Laodikya’da bulunuyor. Bu sebeple Laodikya, Hıristiyanlar için önemli bir mekân. Hıristiyanlar, hac görevini yapmak için Laodikya’ya geliyor.

Sürekli depremlere maruz kalan kent, M.S. 7. yüzyılın başlarında meydana gelen büyük depremle yıkılmış. Laodikya antik kentinin, terk edilişinden tam bin 300 yıl sonra tekrar hayat bulduğunu anlatan Şimşek, “Bu zamana kadar kent taş ve kireç ocağı olarak kullanılmış. Laodikya, bin 300 yıl boyunca tahrip ve talan edilmiş. Burada kazı çalışmalarına başladığımızdan sonra çok şey değişti. 900 metrelik Suriye Caddesi’nin 400 metrelik bölümünü bitirdik. Dünya arkeoloji tarihinde belki de bu kadar kısa sürede hatasız kazı yapılarak ayağa kaldırılan başka yer yoktur.” diye konuştu.

Laodikya’nın yapıları
Laodikya antik kentinde biri büyük biri küçük iki tiyatro bulunuyor. Büyük tiyatro yaklaşık 20 bin kişilik. Küçük tiyatro ise 15 bin kişiyi alabilecek büyüklükte.

Kentin güneybatısında, doğu-batı doğrultusunda bir stadyum ve gimnazyum uzanıyor. Stadyumun ek yapıları ile gimnazyum bir bütünlük teşkil edecek şekilde yapılmış.

Kentin ana caddesi ile ara caddesi köşesinde Anıtsal Çeşme yer alıyor. Roma dönemi yapısı olan çeşme, Bizans zamanında onarım görmüş.

Bunlarla birlikte kentin güneybatısında, dikdörtgen planlı bir meclis binası, Zeus Tapınağı ve sadece taşıyıcı bölümlerinden bir kısmı ayakta kalan büyük kilise bulunuyor.

Laodikya’nın tarihi
Laodikya antik kenti, tarih sahnesine ilk defa M.Ö. 220’lerdeki Akhaeos isyanıyla çıkmış. Lykos (Çürüksu) Vadisi M.Ö. 190 yılında Seleukoslar ile Bergama Krallığı arasında yapılan Magnesia Savaşı’na kadar Seleukoslar yönetiminde kalmış. Laodikya’da her yıl birlik üyeleri arasında toplanan altınlar Kudüs’e gönderiliyormuş. Roma’nın M.Ö. 62 yılındaki vetosu üzerine, bu altınlar kamu hazinesine aktarılmış ve Laodikya hızlı bir şekilde gelişmiş. İmparator Commodus (M.S. 180-192) adına bir tapınak yapmış, bundan dolayı da “Neocoros” tapınak koruyuculuğu unvanını alarak vergiden muaf tutulmuş.

Laodikya M.S. 3. yy’a kadar Kibyra (Gölhisar) Coventus birliğine dahil olmuş. M.S. 3. yy’dan sonra Laodikya Frigya Pacataniası’nın başkenti olmuş. Laodikya’da, ticaret ve tekstil ile ulaştığı zenginlik dolayısıyla Hıristiyanlığık yer bulamamış. Laodikya, Kolossai ve Hierapolis fabrikasyon tekstil üretiminde antik dünyada çok önemli bir yere sahip olmuş. Lykos Vadisi kentleri, aralarında bir birlik kurarak, ürettikleri tekstil ürünlerini Efes limanına götürmüşler, buradan da gemilerle Sisam Adası, Atina ve İtalya’ya kadar ihraç etmişler.

Bizans döneminde tüm Batı Anadolu antik kentlerinde olduğu gibi, M.S. 395’te alınan bir karar gereği Laodikeia’nın etrafı bir surla çevrilmiş. Bu surlar Helenistik ve Roma yerleşimlerinin bir kısmını dışarıda bırakmış. Surların yapımı sırasında birçoğu anıtsal yapılara ait bloklar kullanılmış. Laodikeia M.S. 494’teki korkunç depremde tamamen yıkılmış ve bir daha toplanamamış. Özellikle de M.S. 7. yy. başında meydana gelen diğer büyük deprem sonunda, su yolları bozulmuş, ova kentlerini gittikçe tehdit altına alan istilalar sonucu korumasız olan kent, güneye Denizli Kaleiçi’ne Ladik adıyla taşınmış. Lykos (Çürüksu) Vadisi ise 13. yüzyıl başından itibaren tamamen Türklerin eline geçmiş.
Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.