İstanbul’da Mart 2009’da yapılacak 5. Dünya Su Forumu’na hazırlık için düzenlenen Ortaasya Bölgesel Toplantısı Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te başladı. Çevre Bakanı Eroğlu, küresel ısınmaya karşı tüm ülkelerin suyu ve toprağı doğru kullanması gerektiğini söyledi.

İstanbul’da Mart 2009’da yapılacak 5. Dünya Su Forumu’na hazırlık için düzenlenen Orta Asya Bölgesel Toplantısı Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te başladı. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, İstanbul Forumu’nda iklim değişikliklerinin masaya yatırılacağını belirterek, sera gazı azaltım yükümlülüğü olmayan Türkiye’nin yine de yenilenebilir kaynaklara yöneldiğini, küresel ısınmaya karşı tüm ülkelerin suyu ve toprağı doğru kullanması gerektiğini söyledi.

Eroğlu, iki gün sürecek toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ekonomik, stratejik ve kültürel açıdan çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Türk Dünyası arasında başlayan dayanışmanın, somut projelerle devam etmesini dilediğini ifade etti. “Dünyadaki bütün Türklerin özgür ve müreffeh şekilde küresel bir güç haline gelmesi için aramızdaki bağları ve dayanışmayı sağlamlaştırmak zorundayız" diyen Eroğlu, bu dayanışma alanlarından birinin de su kaynakları olduğunu söyledi.

Suyun, dünyada öneminin daha fazla hissedilmeye başlandığı ve eksikliğinin nelere mal olabileceğinin daha iyi kavrandığı bir ihtiyaç olduğunun altını çizen Eroğlu, kişi başına düşen yıllık 1500 metreküp civarındaki su miktarı ile Orta Asya’ya benzer şekilde su azlığı yaşayan bir bölgede bulunan Türkiye’nin, küresel ısınmanın potansiyel etkileri bakımından risk grubu içinde yer aldığını belirtti.

İklim değişikliğinin hızlandığını ifade eden Eroğlu, “Su kaynaklarına da bazen taşkın, bazen kuraklık şeklinde tezahür eden iklim değişikliği, Beşinci Dünya Su Forumu’nun da ana başlıklarından birini oluşturmaktadır. 16?22 Mart 2009 tarihleri arasında Avrupa’nın Kültür Başkenti İstanbul’da düzenleyeceğimiz Forum’un sağlayacağı fikri ve ilmi platform, iklim değişikliğinin tesirleri ve bunların nasıl aşılabileceğine ilişkin çözüm önerilerinin ortaya konulmasına hizmet edecektir" dedi.

Eroğlu, Türkiye'yi örnek gösterdi
İklim değişikliği ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kuraklık karşısında takınılacak en gerçekçi tavrın; değişen şartlar altında üretim yapmayı, suyu ve toprağı doğru kullanmayı öğrenmek olduğunu ifade eden Eroğlu, Türkiye’yi şöyle örnek gösterdi:

“Bu noktada, özellikle sulamada tasarruf sağlanması, hem su hem de toprak kaynaklarının korunması bakımından bir gerekliliktir. Çünkü dünya genelinde suyun çok büyük bir bölümü zirai sulama için harcanmaktadır. Ülkemizde de bu oranın yüzde 70’lere kadar çıkması, su tasarrufunda önemli bir adım olan modern kapalı sistemlere geçmemizin en önemli sebebidir. Su kaynaklarının verimli kullanılabilmesi kadar, tabii yenilenme sürecinin temel alınarak, sürdürülebilir ve bütünleşik şekilde yönetimi de gerekmektedir. Bu ise hidrolojik sistemin doğru ve ayrıntılı bir şekilde, kendi tabii sınırları içinde incelenmesi ile yani havza bazında gerçekleştirilebilir. Bu sebeple bir havzanın yağmuru, havası, suyu ve toprağıyla bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Biz havzalarda koruma faaliyetlerini bu ilkeye göre yapıyor, herhangi bir kuraklıkta şehirlerin susuz kalmaması için de Entegre Havza Yönetimi yaklaşımını uyguluyoruz. Bu yaklaşım çerçevesinde gerektiğinde havzalar arası su transferiyle, insanlara ihtiyaç duydukları yer ve zamanda su sağlıyoruz. Sulama ve içme suyu arzının güvenirliği sağlayan depolama ve biriktirme tesisleri yani barajlar inşa ediyoruz. Ayrıca küresel ısınma açısından önem taşıyan sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda herhangi bir sayısal azaltım yükümlülüğümüz olmadığı halde, başta temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik vermek ve orman varlığımızı artırmak olmak üzere çeşitli çalışmalarda bulunuyoruz."