Kahvede, bakkalda, komşu sohbetinde iki satır muhabbet eden herkes lafı bu mevzua getiriyor.
İnsanlar oturdukları, çocuklarının koşup oynadığı İstanbul'un son yeşil alanının katledilmesine izin vermemeye kararlı.
Buralarda oturanlara göre sadece kendileri değil, hafta sonlarında işgal kuvvetleri gibi Bahçeköy, Kilyos, Gümüşdere, Rumeli Feneri'ne dayananlar da bu işe dur demeli. Hafta sonu mangal yakıp, bir litre rakı içip sonra eteğini silkip kalkıp gitmece yok!
Herkes aynı şeyi söylüyor: "Karar alırken bana mı sordular?" Gerçekten ıncık cıncık her mevzuda referandumu gündeme getiren siyasiler, üçüncü köprünün ayakları ve onun ormanları yok edecek otoyol uzantıları için burada yaşayanların fikrini sormayı hiç düşündüler mi acaba?
Son seçimde Sarıyer'de kazanan CHP'li belediye için bu üçüncü köprü mevzuu -o şahane klişeyle söylersek- bir turnusol kâğıdı işlevi görecek.
"Türk milleti parayı sever, evlerinin arsalarının fiyatı artınca hepsi susar" diye pespaye bir ideolojinin paçasına tutunan yetkililer, görecekler ki kazın ayağı hiç de öyle değil.
Başta internet üzerinden olmak üzere örgütlü bir tepki bulacaklar karşılarında. Sokak eylemleri başlayacak.
İnsanlar, yüzyıllık ağaçlar yerine o iğrenç betonu görmek istemiyoruz diye haykıracak.
Kısaca Sarıyer'de üçüncü köprüye karşı yılgınlık yok direniş var!
Budur.
Bütün yorumları forumda okuyun!