Bu iki örneğin Türkiye'deki karşılığı İmralı Adası oldu. Diğer iki örnekte ise yasakların konma sebepleri farklı. Pripyat'ta Dünya'daki en büyük radyoaktif patlamanın yaşanması, Juarez'de ise suç oranının yüksek olması.
Yasak Şehir
Uydudan Yasak Şehir
Pekin'in göbeğindeki Yasak Şehir 1416-1911 yılları arasında Ming Hanedanlığı'ndan ve Qing Hanedanlığı'na kadar Çin İmparatorluğu'nun sarayı olarak kullanıldı. 500 yıl boyunca sadece İmparator ve yanında çalışanların girebildiği saraya sivil halkın girmesi yasaktı.
Yasak Şehir'in Planı
980 bina, yaklaşık 8.880 odanın bulunduğu kent 720.000 metrekarelik alanı kapsıyor. Bu haliyle Dünya'daki ayakta kalmış en büyük saray.
Kimsenin giremediği Yasak Şehri günümüzde turistler işgal etmiş durumda
Çin hükümetinin kurulması ile Yasak Şehir'de sürülen imparatorluk hayatı sona erdi ve müze olarak kullanılmaya başlandı. 3 yaşında tahta çıkan son imparator Piyu'nun bir süre daha burada yaşamasına izin verildi. Piyu'nun hikayesi 1987 yılında The Last Emperor filmine de konu olmuştu.
Dünyadaki en eski korunmuş ahşap strüktür olduğu için 1987 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunuyor.
Athos Yarımadası (Aynaroz)
Yunanistan'ın kuzeyindeki Halkidiki Yarımadası'nın bir koluna Athos Yarımadası ya da Osmanlı'daki adıyla Aynaroz deniyor. İsmini Yarımada'nın sırtını yasladığı Athos Dağı'ndan alıyor. Kutsal dağ olarak da bilinen dağın bu şekilde isimlendirilmesinin sebebi bölgenin tamamen Ortodoks papazlara ayrılmış olması. Osmanlı Dönemi'nde de imtiyazlı bölge olarak tanımlanan yeri şu an Aynaroz Özerk Ortodoks Ruhani Cumhuriyeti olarak da adlandırmak da mümkün.
Rus Papazlara ait olan Aghiou Panteleimonos Manastırı. Rus mimarisinden izler taşıyor.
Yaklaşık 350 kilometrekarelik bir alanı kapsayan bölgede 2.000'den fazla papaz yaşıyor, dua ediyor ve çalışıyor. Komün bir hayatın sürdüğü Athos'ta papazlar işlerini kendisleri yapıyor. Başkent Karyes ve liman Dafni olmak üzere iki kent bulunuyor.
Esphigmenou Manastırı
Papazların münzevi bir hayat sürdüğü, bakir doğasıyla dikkat çeken bu bölgenin en önemli özelliği 1046 yılında İmparator Konstantin IX yasakladığından beri kadınların buraya asla ayak basamaması. Bırakın kadınları, kediler dışında dişi hiçbir hayvan burada barındırılmıyor. Geçtiğimiz yıllarda Avrupa Parlamentosu'nun bölgeye kadınların alınması yönünde talepte bulunması Yunanistan'ı ayağa kaldırmıştı.
En son kurulan manastır olan Stavronikita.
Erkeklerin bölgeye elini kolunu sallayarak girmesi de mümkün değil. Atina ya da Selanik'ten alınan izinle giriş yapılabiliyor.
Yüzyılların izlerini taşıyan, adeta kayalara asılı gibi duran manastırları uzaktan da olsa görebilmek için bölgenin hemen sınırında bulunan Ouranoupolis'ten kalkan teknelere binilebiliyor.
Bölgedeki, Yunan, Bulgar, Gürcü, Romen, Rus, Sırp papazların eğitim gördüğü, ibadet ettiği 20 manastırın ismi şu şekilde:
Great Lavra, Vatopedi, Iviron (Gürcü), Helandariou (Sırp), Dionysiou, Koutloumousiou, Pantokratoros, Xiropotamou, Zografou (Bulgar), Dochiariou, Karakalou, Filotheou, Simonos Petras, Agiou Pavlou, Stavronikita, Xenophontos, Osiou Grigoriou, Esphigmenou, Agiou Panteleimonos (Rus), Konstamonitou.
20 büyük manastır dışında 12 küçük manastır, çiflik evi, hücreler ve keşiş kulubeleri bulunuyor. Binalar Bizans sivil ve dini mimarisindan izler taşıyor.
1988 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunuyor.
İmralı Adası
Uydudan İmralı Adası
Marmara Denizi'ndeki en küçük adalardan birisi olan İmralı Adası yaklaşık 10 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Ada'da Mübadele'ye kadar Rumlar yaşıyordu. Balıkçılık ve tarım ile uğraşan halkın buradan gitmesi üzerine ada bir süre boş kaldı ve 1935 yılında Türkiye'nin ilk yarı açık cezaevi kuruldu.
Daha sonra ismi cezaeviyle ve Yassıada yargılamaları sonucu ölüm cezasına çarptırılan dönemin Başbakanı Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın cezasının infaz edilmesiyle özdeşleşti.
1999 yılında Abdullah Öcalan'nın adaya nakledilmesiyle buradaki mahkumlar başka yerlere nakledildi. Şu an adada birkaç mahkum ve memur bulunuyor. İmralı'ya bırakın gitmeyi, birkaç km yakınına bile yaklaşmak mümkün değil. Hatta adadaki yasağın boyutu öyle gelişmiş durumdaki Google Earth'te cezaevi, askeri tesisler ve kritik noktalar sansürlenmiş durumda.
Juarez
Uydudan Juarez ve El Paso
Juárez kenti Meksika'nın Chihuahua eyaletinde bulunuyor. Rio Grande nehri boyunca uzanan kent El Paso (Teksas-ABD) ile dünyanın en büyük iki uluslu metropoliten alanında yer alıyor.
Juárez'in en önemli özelliği Dünya'nın suç oranı en yüksek kenti olması. Öyle ki Juárez, işlenen cinayet sayısıyla savaşların yaşandığı Irak, Afganistan gibi ülkeleri solluyor. Uyuşturucu mafyasının hakim olduğu, tecavüz oranın yüksek şehir bu haliyle yaşanmaz konumda.
Bu haliyle yasaklar, kanunlar tarafından değil, şehrin fiziksel ortamı tarafından konuyor. Elini kolunu sağlayan herkes Juárez'e giremiyor.
Pripyat
Uydudan Pripyat
Ukrayna'nın kuzeyinde, Beyaz Rusya sınırındaki Pripyat'ı yasak şehir olmasının hikayesi çok da iç açıcı değil. 1970 yılında Çernobil Nükler İstasyonu'nu inşa edenler ve çalışanlar için kurulan kentte yaşam patlama olana dek sürdü. 1986 yılında Çernobil'in patlaması sonucu kent boşalıtıldı.
Moskovalı mimar Nikolai Ostozhenko tarafından üçgen prensibine göre tasarlanmıştı. Sokakların görüntüsü kenti özgün kılıyordu. Öyle ki Eski Sovyetler Birliği'ndeki pek çok şehir bu prensibe göre inşa edilmiş, Pripyat'taki mahalle örüntüsü Kurchatov, Semipalatinsk, Volgodonsk ve Togliatti'de uygulanmıştı.
Örnek şehir patlamanın ardından hayalet şehre dönüştü. Şu an "Çernobil Bölgesi", "30 km'lik Bölge" ya da kısaca ismiyle "Bölge"ye giriş çıkışlar kontrollü olarak sürdürülüyor. Radyoaktivitenin yüksek olduğu bölgede kimseye yaşama, çalışma hakkı tanınmıyor. İzin almak kaydıyla bilimsel çalışma yapılabiliyor. Bunun dışında bölgeyi ziyaret etmek isteyenler için geziler düzenleniyor.