Haberler

Kentleri Çalışır Hale Getirmek

Tarih: 3 Temmuz 2006 Kaynak: BBC Yazan: Dejan Sudjic Derleyen: Şebnem Şoher

Gelecek 50 yılda, insan nüfusunun üçte ikisinin kentlerde yaşayacağı tahmin ediliyor. Mimarlık eleştirmeni Deyan Sudjic, kentleri daha temiz ve yaşanır hale getirebilmek adına kentlerin bugün içinde bulundukları koşulları ve ulaşım ve yerleşimler için önerilen çözümleri inceledi.

Meksiko City
Yaklaşık 20 milyon kişinin hava kirliliği, trafik sıkışıklığı, su kaynaklarının tükenmesi, artan suç oranı ve başka sosyal problemlerle boğuştuğu Meksika’nın mega-kenti hakkındaki tüm klişeler doğru. Dünyadaki ikinci en kalabalık kent olan Meksiko City’de, insanların %40’ı fakirlik sınırının altında. Burası, evsiz sokak çocukları, korsanlık, kirlilik, suç ve 100000 seyyar satıcıya ev sahipliği yapıyor. Öte yandan zenginler; siteler, çatı havuzları ve evle iş arasında helikopterle ulaşım dünyasında yaşıyorlar. Ancak Meksiko City aynı zamanda 1980’deki depremle felaketin kıyısından dönmüş ve yalnızca daha yaşanabilir olmak isteyen bir kent.


Meksiko City Kaynak: arrakeen.ch

Nüfusunun üçte birinin plansız yapılaşmanın içinde barındığı ve temel hizmetlerden yoksun oldukları kent için mimar Enrique Norten, “Çok büyük çabalar harcandı, ancak hiç biri yeterince radikal değil.” diyor. “Bu alanı yaşanabilir hale getirmek için, içine gerçekten yaşam getirmeliyiz. Burayı terk eden kurum ve kişilerin ilgisini çekmeliyiz. Buraya geri gelip birinci sınıf bir yaşam kalitesi bulabilmeliler. Eğer bunu sağlayamazsak, cepheleri boyamak ya da sokakları temizlemek yeterli olmayacaktır.” Norten sözlerine, Meksikalılar’ın artık daha geniş alanlara yayılmak yerine yukarıya doğru yapılaşmaları gerektiğini ekliyor. Yüksek bloklar inşa etmek yerine enine genişlemek, daha fazla yol ve kanalizasyon ihtiyacı yaratacaktır. “Tüm aileler güzel bahçeleri ve havuzlarıyla bloklarda yaşayabilir.” diyor. “Yoğunluk güvenlik, daha fazla hizmet ve daha fazla işi beraberinde getirir. Bunu her kentte görebiliriz. New York ve Tokyo’da insanlar çok küçük alanlarda yaşıyorlar, fakat kentten uzaklaşmak için fırsatları var. “Ama burada insanlar çok küçük yerlerde yaşıyorlar ve hiç kamusal alan yok. Kent onlara hiç birşey vermiyor.” Kenti, kamusal alanlar aracılığıyla yenilemek Bagota’dan Barselona’ya, dünyanın her yerinde denendi. Burada neden olmasın?

Meksikalı yazar Guillermo Sheridan, “Burada kirlilik, trafik ve emniyetsizlik var. Bir çok alan çoktan terk edildi, çünkü başka güçler bu alanları ele geçirdi.” diyor. Kent ekonomisinin en azından %40’ı kayıtsız. Vergi ödemeyen ve hayatlarını çocuk kitaplarından, fosforlu yıldızlara kadar bir çok küçük şey satarak kazanan insanlar bu ekonomiyi oluşturuyorlar. Ancak sorun, sokak yaşamının kentin büyük kesimlerini gidilmeyecek alanlara dönüştürmesiyle ortaya çıkıyor. Sheridan “Bu alanlar artık pornografi satan seyyar satıcılarla dolu ve kimse bu konuda bir şey yapmıyor” diyor ve ekliyor: “Kentin ahlaki düzeyi tamamen kontrolden çıktı. Artık uyacak kanunlar yok.. Kent, sakinlerini boğuyor ve tam bir izolasyona mahkum ediyor.” Bunun socunda da, buna katlanamayanlar Bosques de Santa Fe gibi kapalı sitelerde kendilerini izole ediyorlar. Bu yerleşimler artık yalnızca zenginler için değil, orta sınıf da bu kapalı hayatı tercih ediyor. Ancak Meksiko City için hala umut var. Son zamanlarda, fakirlere ev sahipliği yapan resmi olmayan yerleşimlerde, pis ve daha küçük olanların arasında temiz ve beyaz yapılar ortaya çıkıyor.

Moskova
Politik rejimin çöküşüyle başkalaşan bir kent olan Moskova ise, Sovyet yönetiminin gri kentinden, modern metropole dönüşüyor. Ancak eleştirmenler, Moskova’nın mimari mirasının ve 1920-1930’ların avangard başyapıtlarının kaybolduğuna inanıyorlar. Moskova dünya oyuncuları arasına girmek için uğraşıyor. Peki, gökdelenler, süslü apartmanlar ve alışverişmerkezleri bunun için yeterli olacak mı? Gelecekte başarılı olabilmek için geçmişten nelerin korunması gerekiyor?

Yeni Moskova (Fotoğraf: Alexander Hodakov) ve Kentin Güneybatısında bir Otelin Yıkımı Kaynak: photoweb.ru ve mosnews.com

Yuri Luzkhov’un belediye başkanlığı yapmaya başladığı 1992’den bugüne kadar tarihi kent merkezindeki 2000 bina yıkıldı. Bu yapıların başlarına gelenler, kentin komünizm sonrası değerleri ve ihtiraslarını gösteriyor. Ancak Moskova’da tek tehdit yıkımlar değil. Bir çok bina, yaratıcı yeni mimarlık örneklerinin ortaya çıkmasına olanak sağlamak yerine, yaşamdan yoksun replikalarla, kaba saba modern malzemelerle yapılmış, altlarında otopark katmanlarıyla banal taklitlerle değiştiriliyorlar.

Bir çok Rus, miraslarının yok edildiğini ve yerlerine imitasyonların getirildiğini anlamıyorlar, onlar için site yığınlarının artması, gelişen ekonomiye işaret ediyor.

Moskova’daki konut yerleşimleri gelir düzeyine göre bölünmüş durumda. Süper-zenginler kent merkezini paylaşıyor ve geri kalan herkesi uzak banliyölerde yaşamaya itiyorlar. Sıradan Moskovalılar geçtiğimiz 15 yıl içinde kent dışına, şanslı olanlar merkeze metro bağlantısı olan yatakhane semtlere itildiler.

Moskova’nın baş mimarı Alexander Kuzmin, problemin, insanların para kazanabileceği tek yerin kent olması olduğunu söylüyor. “Taşrada hayat çok daha zor. Bu yüzden her yıl kenti yeni gerçekliğe göre yeniden planlamamız gerekiyor. En azından Sovyet döneminde kentin çalışan hizmetleri vardı ve kent daha yoğundu.” diye açıklıyor. Ancak hala ticari yatırımın pozitif bir adım olduğunu düşünüyor.

Bugün kente 200 yeni yüksek katlı binanın inşa edilmesi planlanıyor. Kentin batısında uluslarası bir iş merkezi oluşuyor. Ancak bazı eski yapılar işlevlerini yitimişler ve yeni yapılarla değişiriliyorlar. Eğer Moskova’nın amacı geröek bir metropol olmaksa, geçmiş ve gelecek arasında verimli bir köprü kurulmalı.

Şangay
Dünyanın inanılmaz bir hızla gelişmekte olan ülkesi Çin’de ise, ekolojik yerleşim denemeleri yapılıyor. Yirmibirinci yüzyılın başlarında tüm dünyanın kutsal kavramı “sürdürülebilirlik”. Kendi kendini sürdürebilir toplumlar, öncelikle enerji tüketimini en aza indiriyorlar. Dongtan ve Şangay gibi kentler bu amaçla yapılmakta olan büyük projeler. Ancak gelecek için model teşkil edecek bazı örnekler, Çin’in kırsal kesimlerinde gerçekleştiriliyorlar. Huangbaiyu köyü projesi, Çin ABD Sürdürülebilir Geliştirme’yi kuran, Çin ve Amerika’dan grupların işbirliğiyle yeni, enerji bilinçli yapılar hakkında yeni fikirler elde etmek için gerçekleştirilmiş. Bu projenin iki amacı var. Öncelikle, Çin’in kent plancıları için çalışan bir düşük enerjili konut örneği oluşturmak. İkinci amaçsa, kırsal kesimin sakinleri için burada kalmayı daha çekici hale getirebilmek. Huangbaiyu, ulaşılabilir olduğu, yerel bir yatırımcı bulunduğu için seçilmiş.

Projedeki evler modern bir yaşam biçimi sunuyorlar. Ancak yakından bakıldığında bazı şeylerin yerine oturmadığını görülüyor. Yerel, geleneksel taş ve kiremitli evlerin yerine inşa edilmiş tasnif edilmiş diziler özgün çekiciliğe sahip değiller. Dikkat çeken başka bir özellik de, her evin kendi garajının olması. Bu da, projenin başkanlığını yapan Amerikalı mimar William McDonough tarafından tasarlanmış olan prototipten sapmış olduklarını gösteriyor. Ayrıca hiç biri güneye bakmıyor ve özgün tasarımda yer alan güneş panellerinden ya da özel yalıtımdan hiç iz yok. Projenin sermayedarları olan Dai Xiaolong, projenin geliştirilmesi ve inşa edilmesinin tüm aşamalarına dahil olmuştur. Ancak aynı zamanda köyün başkanı olarak kritik kararları, köy sakinleri adına vermekten sorumlu olmuştur. Xiaolong, “bunun bir çıkar çatışması olduğunu düşünmüyorum. Köyün başkanı olarak yerel halkı sürdürülebilir bir geleceğe ulaştırmak istiyorum.” diyor. “Bakın, bazen tasarımlarda küçük ayarlamalar yaptım, mali nedenler dolayısıyla yapmak zorundaydım. Ama bu konutlar, köylülerin şu anda yaşamakta oldukları evlerden çok daha konforlu ve herşeyden önemlisi ısınma konusunda çok da verimli ve ekonomik olacaklar.” 25 yıldan uzun bir süredir köyde yaşamakta olan Cu Cian Cha’sa yeni yapılara şüpheyle yaklaşıyor: “Çok çirkin olduklarını düşünüyorum. Çevrelerinde hiç alan olmadan bir araya sıkıştırılmışlar. Bahçe de yok. İtiraf edelim, benim evim bunlardan çok daha güzel.” En önemlisi de, köyün sakinleri, küçük çiflikleriyle varolan evlerinden taşınmanın onları güvenilir bir gelirleri olmaksızın ortada bırakacağından korkuyorlar.


Arup tarafından gerçekleştirilen yeni ekolojik kent projesi Kaynak: arup.com

Küçük Huangbaiyu deneyi, hayatlarının tüm gerçeklerini ve ihtiyaçlarını tamamiyle anlamayan insanlara yeni bir yaşam biçimi zorla yüklemenin tehlikelerini gözler önüne seriyor. Daha büyük, yekpare bir proje daha mı doğru olurdu?

Ülkenin güney-doğusunda batı uzmanlığı, Şangay yakınında, Yangtze’de bulunan bir ada olan Dongtan yerleşimiyle sınanıyor. Dünyanın ilk sürdürülebilir kenti için ne gerekiyorsa inşa etme amacıyla, tüm izinler alındı. Projeyi gerçekleştirecek olan İngiliz tasarım ve mühendislik firması Arup’ta yönetici olan peter Head, “Burada yaptığımız, 600 hektar’lık alanı bir kente dönüştürecek olan bu projenin ilk aşamasını planlamak. 600 hektarın ilk üçte birlik bölümünün 2010’da inşa edilmesi ve geleceğin sürdürülebilir kentleri için bir model oluşturması amaçlanıyor.”

Elbette, bir çok insan için konu teknik anlamda sürdürülebilirlik değil. Sorun insan doğası. Mimar ve şehir plancısı Terry Farrell, “İnsanlar değişmek istemezler. Kimse daha az elektrik ve daha az petrol kullanmaya gönüllü olmaz, çünkü diğerlerinin yapmayacağını bilirler.” diyor. “Problemin bir kısmı da batıdakilerin, daha az gelişmiş ülkelerdekilere ‘Kendi güç istasyonunu ya da motorlu arabana sahip olamayacağın için gerçekten çok üzgünüm.’ demesi. Bu davranış kolayca ikiyüzlü ve hem kendlerinin hem de çocuklarının ve onların çocuklarının gelecekleri için zarar verici bulunabilir. Neden daha düşük standartlar için gönüllü olsunlar ki?”

Takvim
<<Temmuz 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
        1 2 3
4 5 6 7 8 9 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.