reklam

Yazılarından
Diyalog 2003 > Adnan Kazmaoğlu > Yazılarından

Tarih: 02 Aralık 2003
Yer: Arkitera Forum

 

İmar, Mimar, Mamur
Yeni Gelişim Alanlarında Kentsel Mekan ve Mimari Tasarım
Arredamento Mimarlık 2001/09, sayfa 116-119

Günümüzde batı dünyasındaki planlamacılar kent planlama yoluyla sosyal yapıyı, ekonominin mecrasını değiştirmek iddialarından sıyrılmış, kentlerin çatkısının sosyo ekonomik değişime ve gelişime uyabilecek esneklikte kurgulanması ile uğraşıyorlar.

Ülkemizde de kent planlama sürecinin gereksiz,karmaşık düzenlemelerden kurtarılması, imar yasa ve yönetmeliklerinin güncelleştirilmesi şarttır. Kent planları anayasa sadeliğinde olmalı kentin ana kurgusu dışında alt ölçeklere karışmamalı, katılıma olanak veren "dirigent" rolüyle kendini geliştiren, sinerjiyi toplayabilen bir çatkı olmalıdır.

Kent planları, mimari alana sadece toplam kat alanı kullanımı (K.A.K.S.) ve yaklaşma mesafeleri gibi kişilerin ve kamunun haklarını düzenleyici parametreler dışında karışmamalıdır. Kapsamlı uygulamalar için kentsel tasarım ölçeğinde çalışmalar yapılmalı veya bu tarz uygulamaların önü açılmalıdır.

Kenti kent yapan esasında "kentsel parça" lardır. Bugün Ortaköy seviliyorsa İstanbul planlamasında ki konumu nedeniyle değil; algılanabilir, özerk kullanılabilir nitelikli" kent parçası" olması nedeniyle seviliyor. İşlev, algı, kentsel imaj açısından Sultanahmet çevresi, Beyoğlu İstiklal caddesi "kent parçası" tanımımıza uygun örneklerdir. Son yıllarda entelektüellerin ve kent yaşamına duyarlı insanların Cihangir'de toplanması rastlantısal değildir. Bu durum gerçek kentsel parçaya sığınmak anlamına gelmektedir. gelmektedir.

Kent planlama eski kavramlar çerçevesinde çok ayrıntıya girmekte ve esnek olmayan bir otorite oluşturmaktadır. Bu nedenle toplumun çeşitli katmanlarına ters düştüğü ve istenmediği için sosyo ekonomik gelişmenin gerisinde kalmakta toplumun hızına yetişememektedir. Ülkemizde hiç bir kent planı - toplumsal projeksiyonları realitenin çok gerisinde kaldığı için - öngörülen anlamda şekillenememiş ve gerektiği gibi uygulanamamıştır.

Bu bağlamda kent parçaları elde etmek, kent planını bunların koordinatörü saymak gelişmeyi reel bir platforma oturtmak anlamı taşımaktadır. Bunun uygulama aracı da kentsel tasarımdır. Kent planlama -kentsel tasarım- mimari tasarım dizisi içinde; kentsel tasarımı mimarinin büyük ölçekli çalışması veya kent planlamanın küçük ölçekli parçası değil, algılanabilir, eklemlenebilir dış mekanı oluşturmaya bütünden bakan yöntem saymak gerekir. Kamusal alan ve mekan tanımlamak kitlesel nitelikleri olan kompakt, kapsamIı çözümler üretmek, yaşanır, benimsenirkent parçaları elde etmek; işte bu bütüncül bakışta sağlanabilir.

Ülkemizde kentsel tasarım öçeğinde uygulamalar yapılmamaktadır. İmar planları da esneklik taşımadığından yol-parsel-emsal kıskacından kurtulunamamakta, kent dokusu homojen bir niteliksizleşmeye mahkum olmaktadır. Örneğin İstanbul'da kent dokusu ve kurgusu Avcılar, Ulus, Nişantaş da aynı gibidir. Sosyal yapı ve gelir farklılıklarının getirdiği kategorizasyon kent mekanına yansımamıştır. Olsa olsa binalarda kullanılan malzemede, yollar ve ticari alanIarın kalitesinde farklılık görülmektedir. Kent dokusuyla sosyal dokunun ilişkileri karmaşıktır. Hala Nişantaşı' na bitişik gecekondu mahalleleri "symbiosis" içinde bulunabilmektedir. Bu birlikte yaşama, Osmanlı kent dokusu içindeki paşa konağı ile nohut oda, bakla sofa küçük ev özdeşliğine ve yaşamına paralel bir birliktelik değildir. Sosyal yapı değişirken, Kentsel kurgunun bu değişime ayak uyduramaması dejenerasyona neden olmaktadır.

Mimari tasarım karmaşıklığının üstüne, kentsel mekan ve kentsel röper eksikliği yeni gelişme alanlarının büyük sorunlarından biridir. En düzenli biçimde kente eklemlenen Kadıköy yakası Bağdat caddesi çevresi bile kentsel mekanlardan ve kentsel röperlerden yoksundur. Yer tarifleri binalara ve mekanlara bağlı değil de trafik ışıkları, pastane ve mağazalara göre yapılmaktadır.

Özellikle İstanbul, sonra metropol niteliğindeki kentler acil kentsel tasarım uygulamaları gerektirmektedirler. Parçalara müdahale edilmeyince kentin bütünü de elden çıkmaktadır. Kentsel statüler de korunmadığı zaman nitelikli yeni gelişmeler ya kentin içinde bulunabilen boşluklarda "vaha kent parçaları"na ya da kent civarında yeni kent alanlarına yöneliyor. Gelişme alanlarında konut yapmak işlevsel mekansal zorluklar taşımaktadır. Bu alanları gerçek ve çağdaş kent parçaları olarak şekillendiremezsek yalnızca pahalı satılan varoşlar elde ederiz.

Kemerburgaz çevresi developman ve pazarlama açısından başarılı olan ancak satışlarında da lanse edildiği gibi İtalyan-İspanyol-Türk mimarisi karışımı çağdaş referans vermeyen yapılaşmalardan oluşuyor. Dekorasyon dergilerinin pompaladığı nostaljik estetik kentsel platforma yansıdığında zamana ve yaşantıya yabancılaşmış yoz bir "kentsel dekorasyon" ortaya çıkıyor. 2000'li yıllarda kurulan yaşam tarzının referanslarını 1700-1800'lerde aramak post modernite kadar ideolojisi bile olmayan absürditeye dönüşüyor.

Bina kaliteleri ve tasarımın yanı sıra tanımlanabilir, benimsenen, yaşayan kent mekanları ve parçaları elde etmek imar düzenine doğrudan bağlıdır. Bu yüzden doğru imar, doğru mimar bir araya gelmeyince kentler "mamur" olamıyor.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz