reklam

Mimarlar ve İşleri Üzerine Yazılarından Örnekler
Diyalog 2002 - II > İhsan Bilgin

Tarih: 30 Ekim 2002
Yer: Arkitera Forum

 

Aldo Rossi'nin Ardından...1


Üsküdar'dan esinlenerek yapılmış bir eskiz

Aldo Rossi, mimarinin 1960'larda iyice su yüzüne çıkan çok yönlü krizine karşı tepki veren öncü mimar-kuramcılardan biriydi. Rossi'nin de içinde yer aldığı ve kendi içinde bir çok farklı eğilimi barındıran kanal2 , hem modern mimariye karşı tepkisini, hem de kendi eylemliliğini morfoloji ve tipoloji kavramları üzerine kuruyordu.

Sözlük anlamı form bilgisi, form verme bilgisi olan morfoloji kavramı, bu eğilimlerin vurgusu sayesinde 1960'lardan beri doku (tekstür) bilgisi anlamında kullanılıyor (kumaşın, ağacın, derinin dokusu gibi şehrin, mekanın dokusu)3 . Genel olarak kategorileştirme bilgisi anlamına gelen tipoloji kavramının ise, yine 1960'lardan beri, yinelenen alışkanlık kalıpları anlam vurgusu ağır basacak şekilde kullanıldığını görüyoruz. Her iki kavram da varolana, mevcut olana işaret edecek, dikkat çekecek bir anlam içeriğiyle kullanıldılar.

Bunlar, diğerlerinin yanı sıra, modern mimarinin bilgi krizinin yol açtığı sonuçlarla da başetmek üzere peşine düşülmüş kavramlardı. Modern mimarinin bilgi krizi, her şeyden önce mimari ürünün bağlardan, bağlamdan, kendini anlamlı kılacak bir çerçeveden koparak yalnız kalması, tekil bir vaka olmanın ötesine geçememesiydi. Ne demektir mimari ürünün tekil bir vaka olmasıŞ Mimari ürünün anlamını mimarlık tarihi ve mimarlık eleştirisi metinlerinden aldığı bir durumda, bağlam "anlatı" tarafından kurulur. Yapıların tekil durmamalarının, yalnız kalmamalarının teminatı, anlatının başkaları tarafından da anlaşılması, benimsenmesi, bir konvansiyona aracılık etmesidir. Etmediği noktada ürünlerin, arasındaki bağ çözülüverir, nesneler yalnız kalır. Bu çağımızda sık karşılaşılan bir durumdur. Mimarların, mimar adaylarının o anlatılardan koptukları durumlarda, hatta çoğu zaman hiç bir zaman içine girmemiş olduklarında, dergilerde, kitaplarda ard arda dizilmelerine alışılmış binaların neden birarada durdukları da anlaşılamaz. Ancak onlara her yerde rastlandığı için "önemli" olduklarından da kuşku duyulmaz. Böylelikle bir sis perdesi oluşur. Bu mistifikasyonu besleyen bir sis perdesidir. İşte mimarlık ortamlarının en çok şikayet konusu olan "bilinçsiz taklit" (ardını okumadan kopya çekme) bu mistifikasyonun sonucudur. Olumsuz vurgu genellikle "taklidi yapan" üzerinedir. Taklit edenin bilinçsizliğinden dem vurulur. Çözüm "kültür ve eğitim" ortamında aranır. Ancak bu çaresiz ve umutsuz bir arayıştır. Her zaman "yeterince" kültürlü ve eğitimli olmayan meslektaşlar, yapımcılar, kullanıcılar olacaktır. Tarihte herkesin yeterince kültürlü olduğu bir an herhalde hiç olmamıştır. Sorun, nesnelerin birarada durmasının anlatıların üstüne kalmış olmasındadır.

İşte Rossi'nin de içinde yer aldığı morfolojiye ve tipolojiye ağırlık veren eğilimin yaptığı, anlatının önceliğine karşı, mevcut olana, nesneye, yere kulak vermeyi ön plana çıkartmaktır. Meydanı nesnenin, dahası nesnelerin belirli bir topos üzerindeki biraraya gelişlerinin, şeylerin düzeninin konuşmasına bırakma çabasıdır. Anlatıdan vazgeçme değil, onu erteleme tercihidir. Nesneden sonra konuşmanın, anlatının içsel sorunlarına da çare olacağını ummaktır. Her seferinde yeniden başlanmak durumunda kalınan bir söz yerine, süregelen bir söyleme, çağrışımlara, sıçramalara, tesadüflere açık bir "sohbete" katılma arayışıdır.

Ancak modern dünyada nesneler, binalar, şehirler kendi kendilerine konuşmazlar; daha doğrusu sürekliliği olan bir dil, sohbet ortamı kuramazlar. Dilleri, kozmopolitlikle, köksüzleşen bireylerle karşılaşınca dilsizliğe, dahası kakafoniye dönüşür. İşte Rossi'nin de içinde yer aldığı grup, morfoloji ve tipoloji teknikleri aracılığıyla şehri ve mekanı konuşturmak için iradi bir çabaya giriştiler. Modern bir paradoks: insan elinden çıkma ürünler, artifaktlar içinde belki de en anonimi, insan iradesine karşı en dirençli nesne olan şehri kendi haline bırakmak, onun sesini duymak için yine iradi bir çaba, işlem gereklidir.

1970'lerde ve 80'lerde bu arayış biçimsel sınıflandırmalara ve çeşitlendirmelere dönüşmekten kurtulamadı. Yinelenebilir kalıplara dönüştüğü noktada da kaynaklandığı, beslendiği nesnelerle bağını kopardı. İşaret ettiğine dikkat çekme gücünü kaybetti.

İşte Rossi'nin farkı tam da bu noktada ortaya çıkar. Beslendiği nesneler dünyasını gösterme, ona dikkat çekme gücünü en soluklu kılan mimarlardan biridir. Bunu baktığı, etkilendiği, sesine kulak verdiği nesneyi analitik bir işleme tabi kılmamasına, onunla arasında parçalayıp yeniden kuran bir özne-nesne hiyerarşisi kurmak yerine, empatik bir ilişkiye girmeyi tercih edişine ve bunu ifade gücüne borçludur. Gördüğünden, işittiğinden, anladığından analitik kalıplar türetmek yerine, onu şiirselleştirerek bir kez daha göstermeyi, dikkat çekmeyi tercih etti. Şiirselleştirmeyi mubalaga ile, ısrarla, tekrarla, zamansızlık ifadesiyle, binayı ve şehri daha çıplak ve dikkat çekici kılan soyutlayıcı üslubu ile gerçekleştirdi. Şiirselliğini ve nesneye dikkat çekme gücünü, ısrarla yinelediği biçimlerin ve elemanter ögelerin sembole dönüşme karşısındaki dirençlerinden, imge olarak kalabilmelerinden aldı. Projelerinde tekrar eden ögeler, birer işaret, "gösteren" olmaktan önce "hatıra" ya da "hayal" gibidirler. Duvar, çatı, pencere, kapı ve nihayet bina, titiz araştırmaların, ince analizlerin sonucunda ulaşılmış keskin proporsiyonları vazetmez. Unutulan bir şeyin yavaş yavaş hatırlanmasının resmi gibidir. İmge, belirdiği anda, daha ileri gitmeden çizilivermiş gibidir. Gücünü, muğlaklığın ardına gizlenmiş gerçekliğin keskinliğinden alır. İsmi konamayanı, tarifi tam yapılamayanı, ancak varlığından da şüphe edilemeyeni, bize eşlik etmesinden kaçınamayacaklarımızı hatırlatır. Yaklaştığımızda bizden kaçar, muğlaklaşır; uzaklaşmaya yeltendiğimizde de bize her zaman eşlik edecek olanı hatırlatır, karşımıza dikilir.

Rossi'nin işleri bana son zamanlarda Fairground Attraction 'ın aynı adlı parçasındaki bir dizeyi hatırlatıyor: "Her zaman hatırlayacak olduğunu unutmalısın."

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

1 Yapı dergisinin A.Rossi'nin Eylül 1997'deki ölümünün ardından yayınlanan Ekim 1997 sayısında yayınlanmıştır. s.96-100

2 Örneğin, Rossi'nin V.Gregotti, F.Tentori, C.Aymonino ile birlikte forme olduğu, E.N.Rogers'in öncülüğündeki Casabella-continiutà grubu; J.Castex, J.C.Depaule, P.Panerai'nin kurduğu Association pour le Developpement de la Recherche sur L'Organisation Spatiale grubu; M.Culot'nun öncülüğündeki kentsel çalışmalar ve eylemler; L.Krier'in çalışmaları vs.

3 Dokunun anlamsal karşıtı efekt 'tir. Doku nedene, oluşuma; efekt sonuca, görünür olana işaret eder. Doku derin, efekt yüzey algısıdır. Doku içeriden dışarıya, efekt dışarıdan içeriye doğru okuma eğilimidir.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz