reklam

1997 - 1998 Güz Yarıyılı / Mimari Proje
Diyalog 2002 - II > İhsan Bilgin > Verdiği Dersler

Tarih: 30 Ekim 2002
Yer: Arkitera Forum

 

1997 - 1998 Güz Yarıyılı / Mimari Proje 6 ( VI. Yarıyıl) Mimari Proje Konusu

1. Proje Yeri:
Proje çalışması, İstanbul'un Beyoğlu İlçesi, Tepebaşı bölgesinde, ekte "mevcut durum" paftası verilen yapı adası üzerinde yapılacaktır.

2. Proje Konusu:
Proje konusu, sözkonusu alan üzerinde karışık işlevli (mixt function) bir kompleks (çarşı, büro, konut, otopark) tasarımıdır.

Proje konusunun birinci boyutu, mimari tasarımın tekrar, çoğaltma ve çeşitlendirme problemlerine sistematik olarak yanıt aranmasıdır. Çarşı, büro, konut ve otopark iki açıdan bu problemin işlenmesine elverişli işlevlerdir:
1. Kentlerdeki yapı stoğunun büyük bir bölümü bu işlevleri kapsayan yapı tiplerinin tekrarı ve
çeşitlenmesiyle oluşmaktadır.
2. Bu yapı tiplerinin iç düzeni belirli bir modüler tekrar ve çeşitlenme esasına göre kurulmaktadır.
Dolayısıyla konunun norm ve standart oluşturma, mevcut norm ve standartları yorumlama boyutu ön plana çıkmaktadır. Bu da herşeyden önce yapı ekonomisini, yapım tekniklerini ve teknolojilerini gündeme getirmektedir. Ancak norm ve standart oluşturma, nicelik, malzeme, teknoloji gibi maddi boyutların yanı sıra, yaşama biçimi, alışkanlıklar, bellek, varoluş gibi açılımları da olan bir alandır. Dolayısıyla teknik olduğu kadar kültürel ve ontolojik boyutları da içermektedir.

Proje konusunun ikinci boyutu, yapılacak tasarım ile yoğun kentsel işlevler yüklenmeyi sürdüren tarihsel bir kent parçasına, yapılaşma ve kullanım yorumu getirilecek olunmasıdır. Tarlabaşı, İstanbul'un en eski yerleşim alanlarından olan Galata'nın 19. yüzyılda kuzey yönünde yayılmasının birinci halkası içinde yer almış, dolayısıyla da erken modernleşmenin başlıca mekanlarından biri olmuştur. Apartmanları, modern büro binaları, pasajları, kahveleri, metrosu, sokak yaşantısı, imar düzeni ve yapı stilleri ile 19. yüzyılın batılı başkentlerinin karakteristik özelliklerini taşımıştır. Bölgeyi sınırlayan Taksim Meydanı ve Gezisi, erken Cumhuriyet döneminin İstanbul'daki başlıca modernist projelerindendir. 1950'ler sonrası yaşanan nüfus artışı sonucunda bu bölge kentin başlıca Merkezi İş Alanı (MİA) haline gelmiş ve aşırı yüklenme sonucunda ana yolların kıyısı çöküntü bölgelerine (slum) dönüşmüştür. Çekim merkezi olmanın getirdiği ikinci büyük sorun da, eski yol şebekesinin taşıyamadığı trafik yoğunluğu olmuştur. Sonuçta, ticaretin, eğlencenin, kültürel yaşamın, modernist projelerin, çöküntü bölgelerinin, trafiğin ve kalabalığın içiçe geçtiği kozmopolit bir metropoliten merkez ortaya çıkmıştır.

Bu kozmopolit karakter, İstanbul'un diğer dünya metropolleriyle paylaştığı bir özelliğidir. Ve tıpkı Londra, Berlin, New York'ta olduğu gibi İstanbul'da da son yıllarda eski merkezler yeniden prestij ve değer kazanma sürecine girmişlerdir. Bu eğilimin sonucunda sözkonusu bölgelerin yapı stoğunun, morfolojik karakterinin, kamusal alanlarının yeniden yorumlanması, mimarlık medyasının aktüel konularından biri haline gelmiştir. Eski merkezlere yönelik yatırımların artması da bu eğilimi ve ilgiyi pekiştirmektedir. Örneğin Berlin, kenti ikiye bölen duvarın yıkılması sonucunda ortaya çıkan boşluğu doldurmak için, büyük ölçekli bir yapılaşma faaliyetine sahne olmaktadır. 1997 yazında İstanbul'da açılan Berlin - Mitte (Berlin'in Ortası) sergisi, girişimin boyutu hakkında kapsamlı bir fikir vermişti. Bu girişim kapsamındaki mimari yarışmalar ve projeler, dünyada aktüel olan mimari yaklaşımların ve eğilimlerin çeşitli ölçeklerde temsil edildiği başlıca mecralardan biri olmuşlardır.

Özetle, Mimari Proje çalışmasından, sözkonusu işlevleri eşgüdümlü bir biçimde çözmesi ve bu çözümün bulunduğu yerin işlevsel ve kültürel sorunlarına yanıt vermesi, onlarla diyaloğa girmesi beklenecektir.

Büro ve çarşı işlevlerine yanıt veren binalar ve bina kompleksleri, başından beri bölgeye karakterini veren ana unsurlar olmuşlardır. Pasajlar, caddeye açılan dükkan dizileri, büro birimlerini içeren modern hanlar bunların örnekleridir. Bu tarihsel miras kadar, büro ve çarşı komplekslerinin geçirdiği dönüşümler ve güncel gereksinimler de proje çalışması sürecinde göz önünde bulundurulmalıdır: Örneğin ısıtma, havalandırma vb. donatı tekniklerindeki gelişmeler; bilgi işlem ve komunikasyon teknolojisindeki gelişmeler; ofis içi örgütlenmede çağdaş yönelimler vb.

İkamet işlevi Pera bölgesinde başından beri yenilenmenin ve modernleşmenin diğer sembolü olmuştur. Tarlabaşı'nın da içinde olduğu bu bölge İstanbul'un ilk apartmanlarını barındırmakta, içlerinde Casa Botter ve Doğan Apartmanı gibi yakın dönem mimarlık tarihinin seçkin örnekleri de bulunmaktadır. Ancak Merkezi İş Alanı işlevinin güçlenmesiyle birlikte ikamet işlevi eski ağırlığını yitirmiş ve ikincil konuma düşmüştür. Bu nedenle yapılacak konutlar ikamet bölgelerindeki özellikleri taşımamalı, özelleşmiş (specific) tiplere ağırlık verilmelidir. Bölgenin karakteri, standart çekirdek aile konut tipleri yerine, stüdyo konut olarak adlandırılan tiplere ağırlık verilmesine elverişlidir. Stüdyo konut, genç profesyoneller, kentte belirli süreler için bulunanlar, uğraşları gereği kent merkezinde ikinci bir konuta gereksinimi olanlar, yalnız yaşayanlar gibi özelleşmiş kentli gruplara, küçük, rasyonel, teknik donatı standardı yüksek ve özelleşmiş servis hizmetleri sunan ikamet birimi olarak tanımlanmaktadır. Modern kent yaşamının bir gereksinimi ve standardı haline gelmiş olan bu tip, Batılı dünya metropollerindeki konut stoğu içinde belirli bir paya sahiptir. Proje, İstanbul'da eksikliği hissedilen bu gereksinim için de öncü bir model olma özelliğini taşıyacaktır.

Katlı Otopark işlevi de çağdaş metropollerin, özellikle de trafik yükü yoğun olan Merkezi İş Alanlarının başlıca gereksinimlerinden biri olmuştur. Çalışılacak yapı adasının mevcut durumu ağırlıkla katlı otopark çözümü ile biçimlenmiştir. Yapı adasının yeniden biçimlendirilmesi kapsamında bu işlevin diğer işlevlerle eşgüdüm içinde yeniden yorumlanması ve çözümlenmesi beklenecektir. Projelendirilmede dikkat edilecek konulardan biri otoparkın sadece bu yapı adasına değil, tüm bölgeye hizmet verecek olması; diğeri de alternatif ulaşım araçları ve arterleriyle ilişkilendirilmesidir.

Proje çalışması bu işlevlerin çözülmesinin ve aralarında eşgüdümlenmesinin yanı sıra, tasarlanan kompleksin içinde yer aldığı kent parçasıyla bütünleşmesini de içerecektir. Bu nedenle bölgedeki yaya hareketiyle, kentsel hizmetlerle ve aktivitelerle bütünleşme, onları çeşitlendirme ve zenginleştirme gibi boyutlar da proje kapsamı içinde olacaktır.

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz