|
reklam |
|
|||
Türkiye'de yapı endüstrisi
genellikle önden gider ve mimarlık tasarımı ise onu izler. Kısacası
piyasada olabilen ürünlerin çerçevesinde bir biçimlendirme söz konusudur.
Sizin tasarım sürecinizde teknolojinin ve yapım sistemlerinin önüne geçip
amaca en uygun ürünü (yada ayrıntıyı) tasarladığınız oluyor mu? Tasarladığımız her binada babam Hayati Tabanlıoğlu'nun da yaptığı gibi günün ve geleceğin teknolojisini kurcaladık ve kurcalıyoruz. Bunun sonucu olarak her binamızda yeni detayların üretildiği durumlar ortaya çıkıyor. Ama maalesef bu detaylar firmalar tarafından seri üretimlere sokuluyor ve yozlaştırılıyor. Biz de buna karşın yenilerini üretiyoruz. Bilhassa cephe, korkuluk gibi cam ve metalle olan detaylar ilgimizi çekiyor, ama telif hakları burada maalesef geçerli değil ! ... Bir "modernist" olarak size soruyorum. Modernismin güncel yorumlarında özellikle ortogonal dikaçılı düzlemlerde çalısan Jean Nouvel, Massimiliano Fuksas ve Rem Koolhaas gurubu ile Zaha Hadid, Coop Himmeblau, Peter Eisenman, Frank Gehry gibi bilgisayar ağılıklı çizgisel ve eğrisel form zenginliklerini irdeleyen. mimarlar arsında kutuplaşma gözlenmekte. Önceki kesim daha duru "modernist" olurken ikinci kesim "form gürültüsüne" varan bir zenginliksergilemekte. Kendi geleceğinizi özellikle Istanbul Belediye Sarayındaki eğrisel kitle denemesi sonrası hangi eğilime yakın buluyorsunuz. Belediye Sarayı araziye uygun bir tasarım, zaten onun için diğerlerinden farklıydı. Ama dilinin diğer projelerimizin devamı olduğu kanısındayım. Bence eskiden etkilenip mimari yaratmak yerine (Bkz. Ağa Han Mimarlık Ödülleri !) konum, iklim, teknoloji gibi faktörler günümüzün mimarisini belirlemeli. "Ağa Han Mimarlık Ödülleri" denince bütün olarak bakmak hakça olmaz mı? Verieln 80 Ödül'ün hemen hepsinin içinde iklim ve teknoloji öncelikli değerlendirme ölçütleri. Bu arda eskiyi yorumlarken, doga, iklim, teknoloji verilerine çağdaşlıktan ödün vermeden çözüm sıunan Jean Nouvel, Architecture Studio, Louis Kahn, Frei Otto, Omrania, Ken Yeang, Henning Larsen, Charles Correa, Balkrisna Doshi ve nicelerini unutmamamak gerekmez mi? Hepsi bu ödülü almadılar mı? Bence diğerlerinin ödül almasını tartışmalıyız. Mesela bu seneki müze projesi bir facia!
Konu sizin mimarlığınız iken
çalıp Ağa Han Ödülü'nü tartışmanın size haksızlık olacağını düşünerek
bu konuyu eski bir şiirle bağlmak istiyorum Murat TabanliogluWTO Dünya Ticaret Örgütü'nün çalışma guruplarına katılan Türk Delegasyonunun Hizmetler Çalışma Gurubu'nda bu dileğin gündeme geldiğini biliyorum. Yalnız bizim delgasyonun (Emin değilim ama TMMOB olmalı?) Türk mimar ve mühendislarine bu olanağı isterken karşılılılık (reciprocity) ilkesini benimsemediklerini, Yani korumacı davrandıklaırnı duydum. Dolayısı ile bu ancak iki yönlü olabilir. Sizin böyle düşündüğünüzü biliyorum ama uluslararası bürokrasideki "Türk" tutumu öyle değil.
![]() Sayin Murat Bey, Kişi sayısı 35.000 kişi olup ana ağırlığı alışveriş merkezi değil stad olan bir proje. Maliyeti daha az olup 4 fazda inşa edilebilecek. Mimarlar Odası'nın çoğu konuda yavaş, ilgisiz kalması ve şu an için genç ve orta yaş mimarları tatmin etmeyen bir tempoda çalışmasına karşılık, daha yaratıcı ve aktif kişilerin meslek odaları yönetimine gelmesi için seçim sistemlerinde büyük değişiklikler yapılması gerekiyor. (Mimarlar Odası Genel Başkanlığı seçimlerinden hemen hemen hiç bir mimar haberdar edilmeden, duyuru yapılmadan seçimler oldu bittiye getiriliyor) Siz hiç bu seçimlere oy vermek için katıldınız mı? Aday olmayı düşündünüz mü? Bu seçimler internet üzerinden tüm mimarlara açık olarak yapılsa sizce Mimarlar Odası'nın çizgisinde olumlu bir değişiklik olur mu? Oy
vermek için katılmadım, katılanlardan çok olumsuz şeyler duydum. O yüzden
sadece iyi bir takımla aday olabilirim. ![]() sizce Türk mimarlığının karakterini belirleyen unsurlar nelerdir?
Türk mimarlığının hangi dönemini
acaba soruyorsunuz? şu anda konut anlamında genel olarak iki eğilim var istanbulda, biri şehir içindeki gökdelen kompleksinde bir daire diğeri de şehir kenarındaki sitedeki villa. bu durum yakın gelecekte şehirlerin tek binalardan değil de tek elden çıkmış konut gruplarından oluşacağı düşüncesini uyandırıyor. siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Biz şu an da şehirde gökdelen olmayan bir proje tasarlıyoruz. Ne şehir dışındaki Amerikan kulübelerine ne de mavi cam arkasındaki saklanan gökdelenlere benziyor. yeltar cami Türkiye´de çokca insaa
edilen fakat mimari deger acisindan yetersiz olan cami yapimi konusunda ne düsünüyorsunuz.
Kanimca bu yapilarda temel kullanim ve islevsellik problemleri gözardi
ediliyor. (yasli ve özürlülerin rahat sirkülasyonu örnegin; neden hemzemin
uygulamalar oldukca az?, arti ayakkabi(lik) ve genelde koku sorunu olan
tuvaletler,vs. ögeler dikkate alinmiyor ayrica). Bu konuda neler yapilmali
sizce? (mimari proje yarismasi olmaksizin insa yetkisi verilmemesi gibi..) Bilmediğim bir konu incelemeliyim. cercis gökkafes projesi size gelse yapar mıydınız? yapmazdım Orada bir yapının yersiliği nediyle mi yapmazdınz. Yoksa şimdiki gibi bir yapı mı tasarlamazdınız. Biliyorsunuz ordaki yapılanma TAKS ve KAKS kuralları ile oluşmuş. Kısacası mimarın biçimlendirme özgürlğü tanım gereği vardı. Farklı bir yapılanma da düşünmez miydiniz? Biliyorsunuz. O alan için tarih sürecinde arasında Sedad Eldem'im önerisi olan birkaç çalışma yapılmıştı. O da kötü (Sedat Hakkı'nın ki). Belki yerin altında, yeşillikle kaplı, üstü park olan bir proje yapardım. Böyle bir projede bence KAKS ve TAKS gibi kavramlar önemli değil. Herkesi bu konuda ikna etmeye çalışırdım. icinde 500-1000 villa barındıran yerlesim projelerinin olcegi ve genel olarak hakim olan amerikan tarzı hakkında ne dusunuyorsunuz? Böyle projeleri başından reddediyoruz. yeltar gecekondu Bir tarafta amerikan
villalari diger yanda gecekondu; bunlarin da A.Vefik Alp tarafindan
tekellestirlmesini nasil buluyorsunuz. Önceleri hicdegilse özgün idi bunlar.
Sizce gecekondu sahiplerine mimari kültürü verilse daha iyi olmazmi? Viyana'da okurken derslerimizden biri gecekonduların rehabilitasyonu üzerineydi. Gördüğümüz iyi örnekler bu bölgelere altyapının götürülmesi, planlamada yardım gibi ilkelerdi. Oradaki zaten ev yapmayı iş edinmiş kişileri eğitmek, çekirdek konutlar ve etrafında oluşabilecek esnek planlama belki bir çözüm olabilir. Ahmet
Vefik Alp'in adı geçmişken... Mimariye bakış açılarımız çok farklı. Herhalde daha fazla yoruma gerek yok. rennie Murat Bey, Belki binaların yeterince bilinmemesi belki de sorgulama kültürünün eksikliği. Arkitera'ya ve tüm katılanlara
çok teşekkürler.
ilk sayfa >> |
Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]