reklam

Haberler
07 Nisan 2001 Cumartesi

 
Mimarlar Odası  9 Nisan 2001 – Mimar Sinan Günü Bildirisi

Ölümünün 413. yıldönümünde gururla andığımız
“SİNAN’IN ÜLKESİNDE UTANIYORUZ...” 

Gurur ve esin kaynağımız Mimar Sinan’ı (1492-1588) ölümünün 413. yılında “utanç duygularıyla” anıyoruz...

Yeni bir yüzyılın ve binyılın başlangıcındaki bu anma gününde utancımızın kaynağını ise Türkiye’nin mimarlıkla olan tarihsel birlikteliğini hızla yok eden politikalardaki “son gelişmeler” oluşturuyor...

İki yıl önceki büyük depremler, (17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 Marmara-Bolu/Düzce depremleri) mimarlığı ve mimarlığın insana, kültüre ve çevreye olan tarihsel bağlarını sürekli  “dışlayan” spekülatif ve rantçı yapılaşmanın nelere yol açtığını, bugüne dek benzeri görülmemiş bir felaketle yeniden kanıtlamıştı. 

Ne var ki ülkeyi yönetenler arasında bu sorunu çözmekle görevlendirilmiş siyasetçiler ve bürokratlar, depremden sonraki yeni yasal düzenlemelerinde mimarlıkla yapılaşma sürecini yeniden kaynaştıracakları yerde, felakete neden olan ayrışmayı daha da körükleyen kurallar getirdiler... 

Sermayesinin yarısına “arazi mafyasının” bile ortak olabilmesine olanak sağlanan “yapı denetim şirketleriyle” başlattıkları “sözde yapı denetim” uygulamasında, yine depremi felakete dönüştüren plansız ve spekülatif yer seçimlerine bağlı inşaatları bile “denetim pazarının müşterileri” kılarak, onları daha da meşru ve kalıcı duruma getirmeye başladılar... 

Üstelik, “bilime, çevreye, toplumsal çıkarlara ve mimarlık kültürümüze” aykırı bu plansız ya da “sözde planlı” yapılaşmayı artık engellemek için “öncelikle yürürlüğe sokulması gereken” imar ve kentleşme konularındaki yeni yasal düzenlemeleri de işte bu “yapı denetim pazarı oluşturma” kararnamelerinin uygulanmaya başlanmasından sonraki “belirsiz” bir tarihe de erteleyerek, (bu yasalar hala son şekli verilip, TBMM’ne sunulmadı) kimi iyi niyetli yeni düzenlemeleri de daha doğmadan “denetim şirketleri piyasasının” mimarlık ve planlama karşıtı “ticari“ ilişkilerine şimdiden tutsak ettiler...

“ENDÜSTRİ” ADINA İHANET

Mimar Sinan’a karşı işte böylesine başımız eğik bir anma günü yapmamıza neden olan söz konusu politikaların aynı utancımızı daha da arttıran girişimi de “Endüstri Bölgeleri Yasası” adlı tüm ülkeyi gözden çıkartan yeni düzenlemedir. 

Yine son büyük depremler, özellikle sanayi tesislerinin, yarattıkları nüfus ve yapı yoğunluğu nedeniyle, her istenilen yerde ve plansız olarak kurulamayacağını açıkça kanıtladığı halde, şimdi özellikle yer seçimlerinde “özgür ve denetimsiz kılacak” bir düzen getirilmek isteniyor. 

Endüstri Bölgeleri Yasa Tasarısı eğer yasalaşırsa, yabancı sermaye ve yatırımları teşvik adına, artık her isteyen yatırımcı, sadece ”kendi uygun gördüğü” yerde tesisini kurabilecek. Çünkü tasarıya göre, bu yerler “hemen” (15 gün içinde) “endüstri bölgesi” ilan edilecekler ve imar-çevre-koruma-orman-tarım-belediye v.b. gibi tüm yasalar buralarda “geçersiz” kılınarak, söz konusu tesise izin verilecek... 

Deprem riski taşıyan yörelerin dışında, Türkiye’nin ulusal ve evrensel kimliği, onuru, yaşam ve uygarlık kaynakları olan SİT’lerin, ormanların, kıyıların, vasıflı tarım arazilerinin ve doğal, kültürel, arkeolojik, ekolojik tüm koruma alanlarının da yine “yatırımcı istediği takdirde” ve yine “hemen” sanayi tesis alanı olarak imara açılmasını öngören bu yasa taslağını hazırlayan her “kimse”, ya da “kimlerse”, aylardır çıkıp yaptıklarını savunamıyorlar. 

Ancak, böyle bir yasa taslağının bugünlerde “Başbakanlığın” resmi kayıtlarında bulunuyor olmasından ötürü de Sinan Günü’nü yine utanarak kutluyoruz... 

ULUSAL HAZİNEMİZE DE KIYACAKLAR

 “Hazine Arazilerinin Pazarlanması” konusu ise sadece depremden değil, son yaşanan “ekonomik krizden” bile ders alınmadığının en açık göstergesidir. 

Çünkü, içine itildiğimiz ekonomik krizin temelinde, Türkiye’nin üretime dayalı ekonomiden uzaklaştırılıp, sadece tüketime, ranta ve spekülasyona dayalı “göreceli bir zenginleşmeyi” getiren “talan ekonomisinin” yattığını artık herkes biliyor. 

Büyük oranda arsa ve arazi rantına bel bağlanan bu denetimsiz ve her açıdan “yokedici” ekonomik tercihin sonucunda kentlerimiz, kıyılarımız, tüm yerleşme alanlarımız imar ve yapılaşma açısından nasıl ki tam bir “bunalıma” girmiş durumdalarsa, aynı bunalım bu talanın yarattığı gayri meşru ve üretime dayanmayan vergisiz rant gelirlerinden oluşmuş bir “içi boş sermaye piyasası” ile bu spekülatif piyasadan boş yere kaynak bekleyen kamusal finans olanaklarında da yaşanıyor... 

İşte böylesi bir aşamada, ekonomiyi düzeltme ve kaynak bulma adına hala hazine arazilerinin “kent yağmacılarına pazarlanmasını” ve devletin bu kamusal mallar üzerinden “spekülatif gelir” elde etmesini savunabilenlerin varlığını gördükçe de Sinan’ın huzurunda yüzümüz kızarıyor...  

Bütün bu nedenlerle, tarihsel onur ve gurur kaynağımız Mimar Sinan’ı 413. ölüm yıldönümünde bizler bir kez daha büyük özlemlerle anarken, bizi Sinan karşısında böylesine zor ve utanılır duruma sokanları da yine Sinan’a şikayet ederek uygarlık tarihimiz önünde açıkça kınıyoruz...

OKTAY EKİNCİ
TMMOB MİMARLAR ODASI
Merkez Yönetim Kurulu adına
Genel Başkan
 

Nisan 2001 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
            01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30 diğer aylar için tıklayın

Kitap

A History of Ottoman Architecture
by Godfrey Goodwin
Our Price: $39.95
Paperback Reissue edition (October 1992)
Amazon.com Sales Rank: 347,591
Avg. Customer Rating: 5.0 out of 5 stars

Kitap

The Remaking of Istanbul : Portrait of an Ottoman City in the Nineteenth Century
by Zeynep Celik
Our Price: $18.95

Paperback - 201 pages Reprint edition (June 1993)
Avg. Customer Rating: 5.0 out of 5 stars

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz