Mimarlar Odası Genel Başkanı
Oktay Ekinci'nin Dünya Mimarlık Günü'nde "Türkiye'nin Mimarlıkla Yeniden Buluşması Raporu"na
Yönelik Açıklaması
SUNUŞ
Her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü; Bileşmiş Milletler (BM) ve
Uluslararası Mimarlar Birliği'nin (UIA) ortak ve paralel etkinlikleri olarak;
"Dünya Mimarlık ve Konut Günü" olarak kutlanmaktadır. UIA, bu yıl
1 Ekim 2001'de gerçekleştirilecek kutlamalar için, tüm ülkelerde ele alınacak
ortak-uluslararası temayı "Kaynak Olarak Mimarlık" konusunda
belirlemiştir.. Aynı başlık, 2002 yılının Temmuz ayında Almanya'nın
Berlin kentinde yapılacak olan "UIA 2002 Dünya Mimarlık Kongresi'nin de
teması olup, bu konuya bağlı olarak geliştirilecek mimarlık, şehircilik,
kentleşme ve kültür politikalarının "üçüncü bin yılın başlarında
nasıl yaşama geçirilebileceğine" yönelik temel ilke ve hedeflerin
belirleneceği 21. yüzyılın ikinci uluslararası buluşması ise Türkiye'de
ve İstanbul'da yapılmasını artık "kesinleştirmiş" bulunduğumuz
"UIA 2005 Dünya Mimarlık Kongresi" (2005-Haziran/Temmuz) olacaktır...
Mimarlar Odası, hem UIA'nın kurucu üyesi kimliğiyle, hem 2002 Berlin buluşmasına
bir sonraki kongrenin yapılacağı Türkiye'nin mimarlık konularını iletme
hazırlığı kapsamında, hem de 2005 yılındaki 100'ü aşkın ülkeden yaklaşık
8.000-10.000 kişinin katılımıyla gerçekleşecek olan "2005 İstanbul Dünya
Mimarlık Kongresi ve UIA Genel Kurulu" toplantılarının uluslararası
tartışmalarında ulusal mimarlık sorunlarını da ele almaya yönelik olarak;
"Kaynak Olarak Mimarlık" teması için 1 Ekim 2001 Dünya Mimarlık
ve Konut Günü'nde bir "ön rapor" hazırlayarak , tüm ilgililerin
bilgi ve değerlendirmelerine sunmayı gerekli görmüştür.
Ayrıca yine bu tema, sadece yukarıda özetlenen uluslararası kurumsal yükümlülüklerimizi
yerine getirmek açısından değil, daha da temelinde; tarih boyunca bir
"mimarlık ülkesi" olarak insan uygarlığına evrensel katkılarda
bulunmuş Türkiye'mizin, bu zengin ve köklü birikimlerinden son yıllarda
"hızla uzaklaşmasının" nedenlerini, sorunlarını ve çözüm
yollarını sorgulama, tartışma ve bulmaya yönelik "ulusal sorumluluklarımız"
açısından da çok büyük değer taşımaktadır...
Çünkü bir ülkenin mimarlıktan uzaklaşması, hele Türkiye gibi dünyanın
eski uygarlık kazanımlarına sahip bir ülkenin "kendi mimarlığından"
giderek uzaklaşması, sadece sıradan bir imar ve yapılaşma sorunu değil,
daha da derinlerde bir "kimlik" bunalımı ve her açıdan "kültürel-sosyal-ekonomik"
yozlaşma ve gerileme sorunu olarak yaşamsal önem taşımaktadır.
Bu nedenle, yine tüm ülkelerde olduğu gibi, Türkiye'de de; "mimarlığın
korunması ve geliştirilmesi" konusu, sadece mimarlık çevrelerinin gündemiyle
sınırlı kalmayan, toplumun ve yönetimin (idarenin) tüm kesimlerini
kucaklayan bir "ulusal sorun" ve "ulusal sorumluluk" kapsamında
ele alınmak durumundadır...
Kaldı ki, aşağıda da ayrıntılarıyla gözleneceği üzere, Türkiye'mizin,
dünyada başka hiçbir ülkenin sahip olmadığı zengin ve köklü mimari
birikimlerinden ve kazanımlarından "yararlanmayan", bu birikim ve
kazanımları daha da geliştirerek "sürdürmeyen" ve hatta aynı eşsiz
kaynağı korumak yerine, kültürel mirasa duyarsız imar süreciyle
"yokeden" hemen tüm politika ve uygulamalar da "mimarlık dışı
kesimlerin, mimarlığı yadsıyan amaç ve beklentilerinden"
kaynaklanmaktadır.
O halde, Türkiye'yi yeniden mimarlıkla ve mimarlık değerleriyle -tarihine
de yakışır bir düzeyde ve olgunlukta- yeniden buluşturma görevi ve
sorumluluğu, işte bu mimarlık dışında, ama mimarlığı doğrudan
"etkileyen" ve hatta "yönlendiren" kurum, kesim, sektör ve
kişilere de düşmektedir.
Nitekim bu konu, DPT'nin "8. Beş Yıllık Kalkınma Planı" hazırlık
çalışmalarında da ele alınmış ve Kültür Bakanlığı ile Mimarlar Odası'nın
ortak girişimleriyle "Mimarlık Kültürünün Yaşatılması" konusu
aynı çalışmalardaki "plan hedefleri" arasına da kazandırılmıştır.
Aşağıdaki saptamalar ve değerlendirmeler, Ulusal Kalkınma Planlarımızın
raporlarına da yansıyan işte bu görev ve sorumluluk kapsamında, öncelikle
hangi kurum ve kesimlerde ne gibi önlemlerin alınması gerektiğini de anımsatarak,
ilgili tüm kişi ve kuruluşlara bir "rehber" özelliği taşıyor...
Bu nedenle başta Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer olmak üzere,
1 Ekim 2001-Dünya Mimarlık ve Konut Günü nedeniyle bu saptama ve değerlendirmelerimizi
sunduğumuz tüm yetkililerin, "mimarlık, kent ve çevre değerlerini gözeten
ve geliştiren bir Türkiye" hedefinde bizlerle birlikte ve hatta daha
etkin çabalar içerisine gireceklerine inanıyor; raporumuz doğrultusunda başlanacak
ve sürdürülecek olan tüm çalışmalarda Mimarlar Odası'nın katkıda
bulunmaya hazır olduğunu da yineleyerek ilgi ve yakınlık gösterecek kişi
ve kurumlara şimdiden teşekkür ediyoruz.
Saygılarımla,
Oktay Ekinci
Mimarlar Odası Genel Başkanı
|