Şevki Vanlı ve Müslüm'ün evi
Bizler, ''Su küçüğün, söz büyüğün'' le yetiştik...
Şimdi çocuklarımıza da ''söz hakkını'' savunsak bile, büyüklerimiz karşısındaki
''suskunluğumuz'' sürüyor...
''Meslek'' alanlarında ise bu terbiyemiz adeta dorukta... Akademisyen
olmayan büyükler bile ''hoca'' mızdır... Hatta ''mesleki deneyimleri'' gözetilerek,
kimi hocalardan bile daha ''dokunulmaz'' gibidirler...
O kadar ki, görüşlerine katılmadıkları ''meslek odalarının'' bile
etkinliklerinde ''onursal görevler'' üstlenirken, jürilerde yer verilir, yayınlarda
sayfaları kaplarlar...
Gürhan Tümer 'in Mimarlık Dergisi'ndeki Şevki Vanlı' yı ve kitabını
tanıtan sayfalar dolusu yazısını işte bu ''saygı'' içinde okudum... Aynı
günlerde Şevki Vanlı'nın bu kez Milliyet Sanat' ı yeğleyerek bizi
''gerici'' ilan eden yazısını da bu nedenle ''yanıtsız'' bırakacaktım...
O'na hep ''bilge'' muamelesi gösteren Mimarlar Odası'ndaki ''geleneksel
terbiyemizi'' nasıl bozabilirdim?..
Arkadaşımız Müslüm Kaptan 'ı hastanede ziyaret ettiğimde, bu
''geleneklerimizi zorlayan'' yazı sanki zorla filiz verdi... Meslek odasının
''saygın mimarlık'' için verdiği kavgada yıllardır ''sıra neferi'' gibi
koşturan Müslüm, Ordu 'daki ailesine bir ''köy evi'' yaparken hastalandı,
şimdi tedavi görüyor...
Bu nedenle tamamlayamadığı ''gelenekseli gözeten'' yeni binasının başucunda
sakladığı fotoğraflarını ''gururla'' bize gösterirken; ''Bak, bunu da
sana getirdim'' diyen Cemile kız çantasından Milliyet Sanat'ı çıkartmasın
mı? Yazıdaki ''Köy Evleri'' başlığını görünce, Müslüm'e ve ''yaşama
sevinci'' veren çabasına armağan ediyor... Yazarının bu gibi ''yerel kültüre
duyarlı'' çabalara ''gericilik'' dediğini ne bilsin?..
Meslekte büyüğümüz Şevki Vanlı (1926), her alanda büyüğümüz ve
kendisinden de 16 yaş daha büyük olan Nail Çakırhan 'ın (1910) Gökova'daki
Ağa Han ödüllü ''yöresel yapı kültürünü yaşatan'' yeni evini kimbilir
kaçıncı kez ''aşağılayarak'' diyor ki: ''Ben taklitçiliğe mimarlık
demem...''
Oysa, özellikle mekânsal kurgusundaki ''çağdaşlık'' nedeniyle ''Çakırhan
Evi'', o bizim de yakındığımız türden bir ''taklit'' olmadığı gibi,
zaten Çakırhan da mimar değil... O, çağdaş düşünce ve aydınlanma
tarihimizin Nail V .'si... ''Evi'' dahil tüm çabalarının temelinde de bu
''insana saygı kültürü'' var...
Şevki Vanlı ise özellikle ''meslek şoveni'' kimi mimarlar arasındaki
''bu gerçeği yadsıyan'' katı yüreklilere karşı benim de kimbilir kaçıncı
kez yinelediğim; ''Kültür yoksunu modernist Batı taklitçiliği de mimarlık
değildir; Çakırhan'ı, mimar olmadığı halde işte bu kimliksizliğe kendi
çabasıyla tavır aldığı için seviyoruz...'' şeklindeki yanıtlarımı da
özetle şöyle tanımlıyor:
''Gelişmeyi, yeniliği önleyen bu tutum, devrimcilik değil,
gericiliktir...''
Peki, acaba şu ''kişiliksiz yeniler'' , gerçekten ''gelişme'' midir?..
Kentlerimizin bu ''yeni'' lerle edindiği şu "yepyeni" görünüm mü
devrimciliktir?..
Ayrıca özellikle ''sizler'' , örneğin; Anadolu' nun zengin birikimlerini
"taklit etmeden" sahiplenip geliştiren bir "çağdaş Türkiye
mimarlığı" için hangi kavgayı verdiniz?.. Bizlere ne öğrettiniz?..
"Geleneğe bakmak yeteneksizliktir..." diyerek, ''emeğin, aklın ve
beğeninin tarihine yabancılaşmaktan'' başka?..
Meslek yaşamına ''1950'lerde'' başlayan Şevki Vanlı, şunu da söylüyor:
''Türkiye 1950'lerde ilk kez dünyaya açıldı...'' Aynı satırlarda, 1950 öncesindeki
o ''ulusal duyarlılık'' yıllarımız ve "bize özgü" mimarlık
arayışları için de ''faşizm'' tanımını yapıyor...
Bilmem, bunlar için de ne demeli?.. O "beğenmediği" 1950 öncemizde
Hitler faşizminden kaçan mimarların da "cumhuriyet devrimine"
hizmet ettiklerini anımsatsam, bunu zaten bilmiyor mu?
1950 sonrasında ise dünyanın uygarlık bilincine değil, mimarlığımızı
da yozlaştıran ''toprak yağmasına dayalı imar saldırısına açıldık"
desem, galiba ''bu unutkanlığından sonra'' artık faydası da yok...
Ya da; ''Menderes'in, sizlerin gözü önünde İstanbul'u yıkması mı
ilericilik?..'' diye sorsam... Yanıt verse bile bu yazımdaki ''saygısızlığı''
sürdürmeye ''zamanım'' yok...
Çünkü biz, Müslüm'le Ordu'daki ''köy evini'' tamamlamaya gideceğiz...
14 Kasım 2001 Cumhuriyet - Oktay Ekinci
Cumhuriyet
Gazetesine burayı tıklıyarak abone olabilirsiniz.
|