reklam

Haberler
27 Kasım 2001 Salı

Minareler standartlara uyulmadığı için yıkıldı

Minarelerin, kalitesiz malzeme kullanılması, uzun yapılması ve şerefelerin kubbeden yüksekte olması sebebiyle yıkıldığı anlaşıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, standartlara uymayan minarelerin fırtınada yıkıldığını açıkladı. Türkiye’nin değişik kentlerinde fırtına sebebiyle yıkılan minarelerle ilgili açıklama yapan Yılmaz, 1998 yılından önce taş ve briketten yapıldığını; ancak yeni cami projelerinde betonarme haricindeki minarelerin inşaatına izin vermediklerini bildirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı Teknik Hizmetler Müdürü Cengiz Bacak ise, 1998’de yurt genelinde bin 176 camide yaptıkları araştırmalarda camilerin yüzde 80,9’unun ruhsatsız, yüzde 55,6’sının mimari projesiz, yüzde 64,4’ünün de betonarme projesine sahip olmadığının tespit edildiğini kaydetti. 1998 yılında camilerin yapımını esasa bağlayan kanunun çıkması ile yetkinin kendilerine verildiğini hatırlatan Yılmaz, “Camilerin zemin etüdünün olup olmadığını, depreme dayanıklılığını ve minare standardını proje üzerinde görmeden izin vermiyoruz.” dedi. Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı Teknik İşler Daire Başkanlığı’nın, minare yüksekliğini maksimum 28 metre, cami yüksekliğini en az 10 metre olarak belirlediğini vurguladı. Diyanet İşleri Başkanlığı Teknik Hizmetler Müdürü Cengiz Bacak, yeni yapılacak cami ve minareler için denetimleri sıklaştırdıklarını açıkladı.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1999 yılında yayınladığı genelge ile, camilerin denetlenmesini ve standartlara uygun yapılmasını istediğine dikkat çeken Bacak; ancak bu genelgeye yeterince uyulmadığını söyledi.

1999 yılındaki yönetmeliğe göre, yeni inşaat için müftülük ihtiyaç olduğunu belirleyecek. Belediye, arsanın imar planı ve proje açısından sakıncalı olmadığını bildirecek ve alt yapının tamamlanmasıyla inşaat başlatılabilecek. Cami tamamlandığında belediye tarafından verilen kullanım ruhsatından sonra müftülük görevliyi tayin edecek.

Türkiye Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, fırtınaya dayanamayarak yıkılan minarelerin, Osmanlı mimari geleneğinin terk edilerek gecekondu tarzında yapılanlar olduğunu ifade etti. Prof. Ercan, söz konusu minarelerin statik ve jeofizik kuralları gözardı edilerek inşa edildiğini ileri sürdü. Prof. Ercan, şöyle devam etti: “Sultanahmet, Süleymaniye gibi Osmanlı camilerinde minare, kubbe ve şerefeler üzerinde açıkça gözlenen bir uygulama var. Şerefelerin yüksekliği, yani ağırlık merkezleri hiçbir zaman kubbe seviyesini geçmiyor. Böylece ağırlık merkezi aşağı çekiliyor. Son dönem camilerinde ise bu kural ihlal ediliyor."

Mimar Turgut Cansever ise minare ve camilerin yıkılmalarının sebeplerinden birisinin de buraları inşa eden ve projesini yapan mimarların eksikliğinden kaynaklandığını anlattı. Ülkemizde bu işlere önderlik eden kimselerin en büyük hatalarının uzmanlara danışmamak olduğunu kaydeden Cansever, “Bu işten anlamayanların yaptığı cami ve minarelerin çirkinliği dünyayı kirletiyor.

Aynı zamanda buralarda yaşayan, ibadet eden insanların ibadet zevkini kaybettiriyor. İnsanlardan toplanan paralar, güzel olmayan eserler yapılarak en kötü şekilde kullanılıyor.” dedi.
Zaman
 

Kasım 2001 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
      01 02 03 04
05 06 07 08 09 10 11
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz