Minareler standartlara uyulmadığı
için yıkıldı
Minarelerin, kalitesiz malzeme kullanılması, uzun yapılması ve şerefelerin
kubbeden yüksekte olması sebebiyle yıkıldığı anlaşıldı.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, standartlara uymayan
minarelerin fırtınada yıkıldığını açıkladı. Türkiye’nin değişik
kentlerinde fırtına sebebiyle yıkılan minarelerle ilgili açıklama yapan Yılmaz,
1998 yılından önce taş ve briketten yapıldığını; ancak yeni cami
projelerinde betonarme haricindeki minarelerin inşaatına izin vermediklerini
bildirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı Teknik Hizmetler Müdürü Cengiz
Bacak ise, 1998’de yurt genelinde bin 176 camide yaptıkları araştırmalarda
camilerin yüzde 80,9’unun ruhsatsız, yüzde 55,6’sının mimari projesiz,
yüzde 64,4’ünün de betonarme projesine sahip olmadığının tespit edildiğini
kaydetti. 1998 yılında camilerin yapımını esasa bağlayan kanunun çıkması
ile yetkinin kendilerine verildiğini hatırlatan Yılmaz, “Camilerin zemin etüdünün
olup olmadığını, depreme dayanıklılığını ve minare standardını proje
üzerinde görmeden izin vermiyoruz.” dedi. Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı
Teknik İşler Daire Başkanlığı’nın, minare yüksekliğini maksimum 28
metre, cami yüksekliğini en az 10 metre olarak belirlediğini vurguladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı Teknik Hizmetler Müdürü Cengiz Bacak, yeni
yapılacak cami ve minareler için denetimleri sıklaştırdıklarını açıkladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1999 yılında yayınladığı genelge
ile, camilerin denetlenmesini ve standartlara uygun yapılmasını istediğine
dikkat çeken Bacak; ancak bu genelgeye yeterince uyulmadığını söyledi.
1999 yılındaki yönetmeliğe göre, yeni inşaat için müftülük ihtiyaç
olduğunu belirleyecek. Belediye, arsanın imar planı ve proje açısından sakıncalı
olmadığını bildirecek ve alt yapının tamamlanmasıyla inşaat başlatılabilecek.
Cami tamamlandığında belediye tarafından verilen kullanım ruhsatından
sonra müftülük görevliyi tayin edecek.
Türkiye Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ercan, fırtınaya
dayanamayarak yıkılan minarelerin, Osmanlı mimari geleneğinin terk edilerek
gecekondu tarzında yapılanlar olduğunu ifade etti. Prof. Ercan, söz konusu
minarelerin statik ve jeofizik kuralları gözardı edilerek inşa edildiğini
ileri sürdü. Prof. Ercan, şöyle devam etti: “Sultanahmet, Süleymaniye
gibi Osmanlı camilerinde minare, kubbe ve şerefeler üzerinde açıkça gözlenen
bir uygulama var. Şerefelerin yüksekliği, yani ağırlık merkezleri hiçbir
zaman kubbe seviyesini geçmiyor. Böylece ağırlık merkezi aşağı çekiliyor.
Son dönem camilerinde ise bu kural ihlal ediliyor."
Mimar Turgut Cansever ise minare ve camilerin yıkılmalarının
sebeplerinden birisinin de buraları inşa eden ve projesini yapan mimarların
eksikliğinden kaynaklandığını anlattı. Ülkemizde bu işlere önderlik
eden kimselerin en büyük hatalarının uzmanlara danışmamak olduğunu
kaydeden Cansever, “Bu işten anlamayanların yaptığı cami ve minarelerin
çirkinliği dünyayı kirletiyor.
Aynı zamanda buralarda yaşayan, ibadet eden insanların ibadet zevkini
kaybettiriyor. İnsanlardan toplanan paralar, güzel olmayan eserler yapılarak
en kötü şekilde kullanılıyor.” dedi.
Zaman
|