Kars fay hatlarına yakın
Kars’ın deprem fay hatlarına yakın bölgede olması nedeniyle risk altında
olduğu bildirildi.
Kafkas Üniversitesi Prof. Dr. Necdet Leloğlu konferans salonunda “Anadolu
ve Kars Yöresinin Depremselliği’ konulu konferans yapıldı. İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cevdet Bozkuş tarafından yapılan
konferansta Anadolu ve Kars yöresinde son yüzyılda olan depremler ve bölgenin
deprem riskleri anlatıldı. Deprem verilerine göre Kars ve yakın çevresinin
belli oranlarda deprem riski taşıdığı ve bu riskin Kars yakınlarından geçen
Ermenistan, Çobandede, Balık gölü, Kağızman ve Iğdır gibi aktif fay
hareketlerine bağlı olduğu, ayrıca bu fayların konumlarına ve Kuzey
Anadolu (KAF), Doğu Anadolu Fayı (DAF) gibi büyük faylara olan uzaklığına
göre Kars’ın 2. derece deprem bölgesinde yer aldığı belirtildi. Ancak
son yüzyıl içerisinde aletsel deprem kayıtlarına göre Kars merkezinden geçen
sismik olarak aktif bir fayın olmadığı belirtildi.
1926 ve 1988 depremlerinin merkezüstleri Çıldır gölüSevan gölü
(Ermenistan) arasında uzanan ve büyük kısmı Ermenistan içerinde kalan fay
üzerinde olduğu ve bu depremlerde can kaybı ve hasarın nedeninin merkez üstüne
yaklaşık 55 km yakınlıkta olma ve kalitesiz yapılaşma olduğu ifade
edildi. Kars ve çevresinde 1972, 1976 ve 1983 yıllarında olan depremlerin Çobandede
Fay kuşağı üzerinde olduğu ve 1962 depremininde merkezüstü Iğdır’dan
geçen Iğdır Fayı üzerinde olduğu açıklandı. Cevdet Bozkuş, bundan
sonra olası depremlerde Kars merkezinden ziyade bazı ilçelerin aktif fay
hatlarına çok yakın olmaları nedeniyle deprem riskinin bulunduğunu ve bu ilçelerin
sırasıyla Akyaka, Arpaçay, Çıldır, Kağızman ve Sarıkamış olduğunu
belirtti.
Bozkuş, Anadolu’da olan depremlerin sebebinin Atlantik ortası sırt açılımı
ve buna bağlı olarak Afrika ile Arabistan kıtalarının, Avrasya Kıtasına
yaklaşması ve Anadolu’yu sıkıştırmasından kaynaklandığını ifade
etti. Depreme karşı alınacak önlemlere de değinen Bozkuş, vatandaşların
deprem hakkında bilinçli olmaları, okullarda deprem dersinin konması, hangi
deprem kuşağında olduğumuzu bilinmesi ve yapılacak binaların o yerin
deprem derecesine göre yapılması gerektiğini dile getirdi.
Bozkuş, şöyle konuştu: “Depreme karşı dayanıklı bina yapmanın
maliyeti, depremde yıkılan bina maliyetine göre yüzde 20 fazladır. 17 ağustos
depreminin büyüklüğünde bir deprem Japonya’da veya Amerika’da olsa tek
bir insan ölmezdi fakat Türkiye’da hala 20 binin üzerinde insan ölüyor.
Depremde ölmek, bir kader değildir sadece önlemsizlik, çaresizlik ve
sahipsizliğin bir sonucudur.”
İlginin büyük olduğu konferansta Türkiye Deprem Vakfı tarafından hazırlanan
17 ağustos ve 12 kasım depremlerinin acılarının anlatıldığı film gösterildi.
Konferansa KAÜ rektörü Prof. Dr. Necati Kaya, Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu,
idari amirler, fakülte dekanları ve öğrenciler katıldı.
Zaman
|