reklam

01 Mart 2002 Cuma
Ana Sayfa
>
Haberler

İstanbul’da ilkel insanların mağarası

400 bin yıl önce insanın atalarının barındığı İstanbul Halkalı’daki Yarım Burgaz mağarası definecilerin tahribatıyla karşı karşıya.

Türkiye’nin bugüne kadar bilinen en eski yerleşmesi olan Yarım Burgaz mağarası, dünyanın da sayılı yerleşmelerinden biri. Hakkettiği değeri görmeyen, korunmayan ve tanıtılmayan Yarım Burgaz mağarası ve Türkiye’de bunun gibi korunması gereken arkeolojik eserlerde meydana gelen tahribatı belgelemek için bir proje hazırlanıyor.

İnsanlık tarihi açısından büyük önem taşıyan bu mağara, İstanbul’un hemen yanıbaşında olmasına rağmen fazla bilinmiyor. Uzmanlara göre turistik değeri çok büyük olan Yarım Burgaz mağarası ne korunuyor ne de tanıtılıyor. Türkiye turizmine büyük katkı sağlayabilecek potansiyele sahip mağara adeta bir yolgeçen hanına dönmüş.

DEFİNE ARAMAK BOŞ
Afrika’dan kuzeye doğru yola çıkan insanın atalarının uğrak yerlerinden biri olan bu mağarada define aramak tamamen boş bir çaba. Çünkü bu mağara arkeologlar için ilk insana dair hazine değerinde ipuçları verse de definecilerin aradığı cinsten hazineleri barındırmıyor.

Uzmanlara göre ilk insanın göç yolu üzerindeki bu mağarada sadece yaz aylarında ilkel insanlar konaklamış. Mağarada ilkel insanın temel ihtiyaçlarını karşılayacak birkaç basit alet bulunmuş.
Fakat definecilerin cehaleti ve yetkililerin vurdumduymazlığı sonucu Yarım Burgaz’da tahribat sürüyor. Defineciler, kuşak kuşak bıkmadan usanmadan Yarım Burgaz’da kazılarını sürdürüyor.
Definecilerin bilinçsizce yaptığı kazılar sonucu arkeolojik tabakalar gün geçtikçe kayboluyor ve mağara koruma altına alınmadıkça bu tahribat süreceğe benziyor.
Marmara’da höyük katliamı

ANADOLU’DA DA DURUM AYNI
Arkeolojik tahribat tüm Türkiye’de de olanca hızıyla sürüyor. Uzmanlara bakılırsa Türkiye sahip olduğu tarihi kaynakları büyük bir hızla tahrip ederek, geleceğe yeni kuşaklara görecek, öğrenecek pek birşey bırakmıyor.
Türkiye’ de tarih bilinci yok denecek kadar az. Antik ören yerleri, tarihi yapılar, höyükler ya görmezden geliniyor, ya talan ediliyor, ya bilinçsizliğe kurban ediliyor ya da rant uğruna hiçe sayılarak koca bir tarih yok ediliyor.

TAHRİBAT BELGELENİYOR
Türkiye’deki arkeolojik tarhibatın önüne geçmek isteyen bir grup gönüllü, Türkiye’nin tarihi zenginliğini tüm boyutlarıyla ortaya koymak ve tahribatı belgelemek için “Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi”ni yürütüyor.

"Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi"nin başında Prof. Oğuz Tanındı var.
Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi çalışanları, Türkiye’nin sahip olduğu bu önemli değerlerin korunabilmesi için bir envanter oluşturuyor. Bugüne kadar Anadolu ve Trakya’da yapılmış arkeolojik çalışmaları biraraya topluyor. Projenin başında Prof. Oğuz Tanındı var. Tanındı, ülkeyi karış karış gezerek var olan zenginliği inceliyor.

BÖLGE BÖLGE TAHRİBAT
“Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri Projesi” TAY 2001 yılı Tahribat Raporu’nu geçtiğimiz günlerde açıkladı. Rapor, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tarihi dokuya verilen yoğun tahribatı kapsıyor. Rapora göre Akdeniz bölgesinde 341 alanda tahribat var. Bunların 109’una acil müdahale gerekiyor.
Güneydoğu Anadolu’da 174 yerleşmede ürkütücü boyutlarda tahribat var. Rapor ciddi bir uyarı yapıyor. Eğer Güneydoğu Anadolu’da 36 yerleşim yerine acil müdahale edilmezse koskoca bir tarih ve ülkenin geçmişine ait önemli kanıtlar yokolacak.

BARAJ ALTINDA KALANLAR
Güneydoğu Anadolu’da 64 tarihi yerleşim yeride baraj suları altında kalmış.
Hazırlanan raporda tahribat fotoğraflarla belgeleniyor ve tahribatın boyutları tüm inceliğiyle anlatılıyor. Arkelojik yerleşmelere en büyük zararı kontrolsüz ve çarpık yapılaşma veriyor.
Yapılaşmanın ardından tarımsal faaliyetlerin verdiği zararlar geliyor. Mesela binlerce yıllık höyüklerin üzerinde tarım yapılıyor, bir ören yerinin tam ortasından yol geçiriliyor. Definecilerin, kaçak kazıların, maden ve ocak çalışmalarının da tarihi alanlara verdiği zararlar önemli boyutta.
Türkiye’de tarihi dokuya, arkeolojik kalıntılara yönelik tahribat belirli bir bölgeye yada yapılaşma türüne has değil. Türkiye’de yaygın, yoğun ve sürekli bir tahribat var.uzmanlar artık herkesin tüm insanlığa ait paha biçilmez, üzerlerine titrenmesi gereken kültürel değerleri koruma bilincine varmasını istiyor.
NTVMSNBC

 

Şubat 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz