reklam

02 Mart 2002 Cumartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

Tahmin imkânsız değil

İTÜ öğretim üyesi Dr. Berk Üstündağ , projesine kaynak aktarılmamasından rahatsız...

Dr. Berk Üstündağ: Afet öncesinde her yerin uydu fotoğraflarının alınması gerekiyor ki, afet anında hemen müdahale edebilesiniz. Bu yapılmadı. Bu tür tedbirler alınmadığı sürece siz zaten afet falan yönetemezsiniz. Afet yönetim merkezi ayakta kalır. Ama hiçbir şeye ulaşamadıktan sonra sadece işlevsiz olarak varlığınızı sürdürürsünüz. Aklımızın başına gelmesi için her seferinde 20 bin kişinin ölmesi mi gerekiyor?

Dr. Berk Üstündağ , İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Fakültesi'nin genç öğretim üyelerinden biri. Kamuoyu onu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki Akbil yolsuzluğunu kanıtlayan kişi olarak tanıdı.

Üstündağ, birçok bilim adamı ile birlikte 17 Ağustos depreminden sonra deprem tahmini üzerine çalışıyor. Proje kapsamında birçok bölgeye kurulan istasyonlar sayesinde tahmin konusunda umut verici gelişmeler olduğunu doğrulayan Üstündağ, büyük deprem riskine karşın daha fazla istasyon kurulması için hiçbir kişi ve kurumdan yardım görmediklerini belirtiyor. Birçok depremi istasyonların gönderdiği veri sayesinde önceden bildiklerini söyleyen Üstündağ'la, üzerinde çalıştıkları projeyi ve yapılması gerekenleri konuştuk.

- Bu projeye nasıl başladınız, nerden aklınıza geldi?

Üstündağ: 1999 yılından önce başlamış bir çalışma vardı, ama deprem tahminine ilişkin bir çalışma değildi. 17 Ağustos depremi yaşandıktan sonra bunu bir an önce yaşama geçirmeye karar verdik. Bunun başlıca nedeni, deney yapacak çok depremin o dönemde yaşanmasıydı. Bunların her biri bu tür bir deneme için çok elverişli bir zamandı. O dönem içerisinde bizim elimizde birtakım cihazlarımızı geliştirmek suretiyle bu ölçme yöntemini ortaya koyduk ve patent başvurusunda bulunduk. Tabii işin iki yanı var. Bir tanesi ölçü cihazını ve ölçme yöntemini ortaya koymak, ikincisi de bunu projelendirip bilimsel çalışmayla bu verilerin değerlendirilebilmesi için gerekli kriterleri ortaya koymak. Bu projelendirme kısmı için de İTÜ Maden Fakültesi ile Elektrik-Elektronik Fakültesi'nin işbirliğini içeren bir çalışma grubu oluşturduk. Bu çalışma grubunda rahmetli hocamız Aykut Barka da dahil olmak birçok bilim adamı yer aldı. Proje çalışanlarının imkânlarıyla istasyonlar kurulmaya başlandı.

- Yaptığınız deneyler umduğunuz sonuçları verdi mi?

Üstündağ: Bununla ilgili olarak ilk programımızı yaptıktan sonra 11 ve 12 Kasım'da arka arkaya bir 5.8 ve 7.2'lik deprem meydana geldi. O tarihte gördüğümüz işaret değişimleri bir daha tekrarlanmadı. Çünkü tekrarlanmayan bu farklılıklar bir daha ortaya çıksın ki önceden biz bunu söylemiş olalım. İkinci bir şey, bu zamana kadar 9 tane offline veri gönderen istasyon, 3 tane ofline, yani sürekli veri göndermeyen ama kendi içinde veri toplayan istasyon kurduk. Bunlardan aldığımız veriler, hepsi olmasa bile, birtakım depremlerin deprem anındaki değişikliklerini ölçtü. Projemizde önce 30, sonra 60 istasyon kurulması hedefleniyordu. Fakat biz önce 9-12 istasyon kurduk; bunlar bizim deneme istasyonlarımızdı ve amacı da daha sonra standart istasyon düzenine geçtiğimiz zaman bu deprem tahmin projesinde "istasyonları hangi özelliklerde ve nerelere kurmamız ve hangi donanımlara sahip olması gerekir" , bunların belirlenmesi üzerineydi. Ayrıca umut var mı yok mu, bunu kendimize göstermek istedik. Şimdi biz en azından tahmin etmek için böyle bir umut olduğunu gördük. Ancak yatırım konusunda kaynak bulunamadı.

Kaynak bulma çabası

- Projenin finansmanı için görüşmeler yaptınız mı?

Üstündağ: Başta Devlet Bahçeli de olmak üzere birçok üst düzey bürokrat ve kurumla görüştük. Geçen bir buçuk yıl içerisinde ne yazık ki olumlu bir tepki alamadık. Bir tek Siemens firmasının bu verilerin toplanmasını sağlayan bilgi işlem altyapısının kurulmasında verdiği katkı var.

- Deprem en çok İstanbul'u tehdit ediyor. Valilik ve Belediye bu konuda bir çaba göstermedi mi?

Üstündağ: İstanbul Belediye Başkanı ve İstanbul Valisi'nin bulunduğu bir toplantıda bunu açıkladık. Projeyi ayrıntılı olarak anlattık. İstanbul Valiliği, bütçelerinin yeterli olmadığını, ancak bu tür bir projeyi desteklediklerini belirttiler. Belediye ile görüştük ama bir sonuç alamadık.

- Belediye ile bu görüşmeyi Berk Üstündağ olarak siz mi yaptınız?

Üstündağ: Evet...

- Akbil yolsuzluğunu siz ortaya çıkarttınız.Bu nedenle olumsuz bir tavır alınmış olabilir mi?

Üstündağ: Sanırım evet.

- Erken uyarı ile deprem tahmini arasında ne fark var?

Üstündağ: Tahmin, yaklaşık yer ve zamanı bildirmeyi sağlıyor. Bu hava durumu gibi. Deniyor ki, İstanbul'da bugün yağmur yağacak. İstanbul'da o gün yağmur yağma riski vardır, ama yağmayabilir. Erken uyarı ise İstanbul'da şu gün sağanak yağış olacak, yaklaşık şu kadar metreküp yere yağmur düşecek. Çiseleyecek bir yağmur ile çiselemeyecek bir yağmur arasında ölümcül bir fark yok ama çiseleyecek bir depremle çiselemeyecek bir deprem arasında ölümcül bir fark var.

- Peki Işıkara nasıl bakıyor sizin bu çalışmalarınıza?

Üstündağ: Açıkçası bu konuda Sayın Işıkara ile bir temasımız olmadı. Işıkara, Sayın Lütfü Canyanar 'ı arayıp "Aman başkalarına sakın bir şey söylemeyin, gelin bugün şurda anlatın" demesi tuhafımıza gitti. Bu kişi projenin bilim ekibinde yer almıyor.

- Lütfü Canyanar'ı mı bilgi verin diye arıyor?

Üstündağ: Evet, ama Lütfü Bey'in de öyle bir yetkisi yok. Lütfü Bey akademisyen değildir. Malzeme bilimi ve özellikle malzemelerin elektriksel özellikleri konusunda Türkiye'de az bulunacak nitelikte bir uzmandır. Sayın Işıkara'nın "Depremlerin önceden tahmin edilmesi mümkün değildir" şeklinde bir görüşü var. Şimdi haklı olduğu ve haksız olduğu yönler var. Haklı olduğu yön şu; bu zamana kadar "şu saatte, şu yerde, şu şiddette deprem olacaktır" diye istikrarlı bir şekilde güvenilir bir yöntem ortaya konamamıştır. Ama haksız olduğu bir nokta da var. "yapılamaz" demek bilimin önüne set çekmektir.

Afet haberleşme sistemi

- Siz İstanbul Valiliği Afet Yönetimi'nde de görevlisiniz. Orada ne gibi çalışmalar yapılıyor?

Üstündağ: Deprem tahmini projesi dışında Afet Yönetim Merkezi'nde konuyla ilgili ihtiyaçları konuşuyoruz. Bu ihtiyaçların başında, bir afet olduğu zaman, deniyor ki, herkes görev yerinde olacak. Peki biz nasıl haberleşeceğiz? Bir afet haberleşme sistemi yok. Türk Telekom ve Telekomünikasyon Kurumu'nun İstanbul Valiliği'ne verdiği bir rapor var; "Bizim kablolu şebekemiz sağlamdır, o nedenle siz kablolu sistemle haberleşin" deniyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Böyle bir raporun altına nasıl imza atıyorlar ben şaşıyorum. Siz cep telefonu ile haberleşemezsiniz. Nitekim 17 Ağustos'ta heberleşemedik. Yani cep telefonu şebekesinden bağımsız, grup çağrısına açık, ulaşmak istediğiniz bütün birimlere aynı tek haberleşme sisteminden ulaşabileceğiniz itfaiye, ambulans vs. bunları entegre edebileceğiniz tümleşik bir çağrı sistemine ihtiyaç var. Aksi takdirde organizasyonu yönetmenize imkân yok.

Dünya Bankası kredisi

- Sizin öneriniz ne?

Üstündağ: Bunun için dünyada yapılmış çözümler var. Bir tanesi sayısal telsiz sistemi. Sayısal telsiz sistemi konusunda birincisi frekans, ikincisi kaynak, üçüncüsü girişim gerekiyor. Kaynak, aslında Dünya Bankası'ndan çıkartılmış bir kredi var. Dünya Bankası bu krediyi iptal etmek üzere. Aradan geçen bir yılda hiçbir şey yapılmadı. Geciken her gün bırakın Dünya Bankası kredisinin bir yere gitmesini, yarın deprem olduğu vakit, o zaman ne olacak? Bu adamlar bunun hesabını verebilecekler mi Ankara'dan?. Afet öncesinde her yerin uydu fotoğraflarının alınması gerekiyor ki, afet anında hemen müdahale edebilesiniz. Bu da yapılmadı. Bu tür tedbirler alınmadığı sürece siz zaten afet falan yönetemezsiniz. Afet yönetim merkezi ayakta kalır. Ama hiçbir şeye ulaşamadıktan sonra sadece işlevsiz olarak varlığınızı sürdürürsünüz. Aklımızın başına gelmesi için her seferinde 20 bin kişinin ölmesi mi gere kiyor?
Cumhuriyet 

 

Mart 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz