reklam

06 Mart 2002 Çarşamba
Ana Sayfa
>
Haberler

Yolu kapatan müteahhit tazminata mahkûm oldu

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, bir liman inşaatını yürüten inşaat firmasına, kendisinin kullanmakta olduğu yolu uzun süre ulaşıma kapatması sebebiyle manevî tazminat davası açan davacıyı haklı buldu.

Yargıtay, uzun süren inşaatlarda yolun kapatılmasının vatandaşların “kişilik değerlerine” zarar vereceğine dikkat çekerek, bu durumlarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine karar verdi. Yüksek mahkeme, inşaatı yapanların, çevrenin durumunu gözeterek, vatandaşların kullanım imkanlarını engellemeyecek şekilde önlemler almaları gerektiğine işaret etti.

Yerel mahkeme, davacının, davalının yürüttüğü liman inşaatı çalışmalarının, kendisinin kullanmakta olduğu yolu uzun süre ulaşıma kapatması nedeniyle açtığı manevi tazminat davasını reddetti. Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Dairenin bozma gerekçesinde, davalı şirket tarafından yapılmakta olan liman inşaatı sırasında, davacının evinin de bulunduğu bölgeyi ilçe merkezine bağlayan genel yolun, çeşitli inşaat malzemelerinin konulmasıyla sık sık ulaşıma kapandığının ve yolun ağır biçimde zarar görmesi nedeniyle geçişin güçleştiğinin anlaşıldığı belirtildi.

İnşaatın bir yılı aşkın süre devam etmesi nedeniyle davacının yolu kullanmasının mümkün olmadığı bildirilen gerekçede, davacının, adeta evinde hapis hayatı yaşamak zorunda kaldığı ve ruhsal sıkıntıları oluştuğunun belirlendiği kaydedildi. Gerekçede, şöyle denildi: “İnsanın yaşadığı coğrafi ve sosyal çevrenin günlük yaşam ihtiyaçlarını en az sorunla karşılayabilecek özellikte olması gerekir. Davacının evinin bulunduğu yer tatil ve dinlenme amaçlı konutlardan oluşmaktadır ve davacının da emeklilik döneminde sıkıntı ve stresten uzak rahat ve temiz bir ortamda oturmak için burayı tercih ettiği anlaşılmaktadır. Bu durum da gözetildiğinde genel kullanıma açık olması gereken ve alternatifi bulunmayan yolun, olması gereken süreden çok daha fazla kullanılmayacak halde bırakılması davacı için katlanılmaz bir durum oluşturur. Bunun sonucunda davacı, olması gerekenin çok üzerinde bir sıkıntıya sokulmuş ve normal yaşam koşulları olumsuz etkilenmiştir. Davacı, kişisel durumu itibariyle sağlık bakımından tedavi gören bir kişi durumundadır. Mevcut eylem nedeniyle bu durum daha ağır hale gelmiş, ayrı bir tedaviye ihtiyaç gösterecek derecede ruhsal sorunlar yaşamasına neden olmuştur.” Davalının hiçbir özen göstermeden bir yılı aşkın süre yolun kullanımını engelleyecek derecede kayıtsız kalmış olmasının “ağır bir kusur” olarak değerlendirildiği kararda, bu nedenlerle Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği vurgulandı. Borçlar Kanunu’nun “şahsi menfaatlerin haleldar olması” başlıklı 49. maddesi, “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceğini” hükme bağlıyor.
Zaman

 

Mart 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz