reklam

11 Mart 2002 Pazartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

Frej Apartmanı 

Şişhane'nin devasa, devasa olduğu kadar da gösterişli binası Frej Apartmanı, mimari bir yapıt olmanın ötesinde eski sahiplerinin trajik öyküsüyle de 'tarihi bina' geleneğine uyuyor.

Öykümüzün kahramanlarından biri, Bankalar Caddesi ile Büyük Hendek Caddesi'nin Şişhanedeki ucunun ortasında yer alan devasa, devasa olduğu kadar da gösterişli yapısı Frej Apartmanıdır.

Kentin alışılmış yapı tarzını oldukça dışlayan, hareketli, gösterişli, kimilerine göre özenli, kimilerine ise abartılı cephesiyle hemencecik farkedilen binanın yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Afife Batur, uslüp özelliklerine bakarak bu binayı 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılın başlarına tarihlerken, Çelik Gülersoy binanın yapılışının 1905 ya da 1906 olduğunu yazmaktadır.

Binanın yapılış tarihi gibi mimarı Kyriakidis'in yaşamı da bilinmezlikler içindedir. İstanbul'da bir başka bina yapmış mıdır ya da bu bina ilk ve son binası mı olmuştur? Bilmiyoruz. Ama böylesine, o dönemin beğenilerini abartılı bir şekilde okşayan yeteneklere sahip işinibilir bir mimarın, pek boş kaldığı da söylenemez. Araştırılırsa Kyriakidis de bu öykünün bir kahramanı pekala olabilir.

Binanın sahibi ise Beyrutlu Hristiyan bir aileden Selim Hanna Frej (Frige). Kısacası bir Beyoğlu lövanteni. Bu kişinin Maruni Cematinden olduğu söylentisi de var. Ama şurası kesin ki oldukça varlıklı. Öylesine varlıklı ki, oyalanmak için çalışması bile uzun süre gerekmemiş. Sıkçana göründüğü tek yer ise İstanbul sosyetesinin biraraya geldiği seçkin yerler. Afife Batur ise bu kişinin Hayfe ve Trablusgarp'ı da içermek üzere Beyrut ve Cebil - i Lübnan kıyılarının 99 yıllığına kabotaj hakkını isteyecek denli güçlü bir ekonomik konuma sahip olduğunu yazar. Ailenin bir diğer ferdi ise İran Şahı'ndan 'Arslan' ve 'Güneş' nişanlarını almış olan Musa Freige'dir.

Sınırsız servet, doyum bilmez istekler, yaşamın her döneminin böylesine sürüp gideceğinin sanılması yanlışlığı ve sonunda gözpınarlarını zorlayan bir trajedi. Boşuna söylememiş eskiler; ne oldum değil de ne olacağım demeli diye... Zenginler yanlızca paralarıyla züğürdün değil, çoğu zaman trajedileriyle de yazarın kalemini zorlar.

Kökeni 1150'lere giden aile Maruni Cemaatinden Beyrutlu Hırıstiyan ailenin ferdi, Peralı varlıklı lövanten Selim Hanna Frej... Selim Bey'in babası Arap, annesi ise Amerikalı. Eşinin adı ise Polin. Anlaşılan Selim Bey, para kazanmasındaki başarısını eş seçerken de göstermiş. Çünkü eşi de oldukça varlıklı ve üstelik oldukça da ünlü bir ailenin kızı. Kimin dersiniz? O dönemde Tepebaşının yarısına sahip olan ünlü Glavanilerin...

Galvani'lerin kökü çok eskilere dayanıyor. Yunan tarihçi Georgia I. Zoltan'ın bir kitabında, ailenin 1150'de Cenova'dan Sakız'a, 18. yy'ın ortalarında ise Pera'ya göçtüğü yazılı. Aile istanbul'a gelince o dönemin en seçkin yeri Tepebaşında önce bir köşk sonra da Voyvoda Caddesinde kendi adlarını verdikleri bir han yaptırmışlar. Glavani'lerin köşkünün bulunduğu sokağa da ailenin adı verilmiş. Ama zamanla bu ad halk arasında Kallavi'ye dönüşmüş. Aile ticaretten bankerliğe kadar para getiren her işi yapmışlar ve kısa sürede İstanbul'un hem zengin hem de ünlü aileleri arasına girmişlerdir.

İşte Selim Hanna Frej'in eşi böyle bir aileden gelme. Bu izdivaç servete servet katmış. Bu evlilikten Jan, Alfred ve Anjel adlı ikisi erkek, bir kız üç çocuk olmuş. Bunlardan özellikle Anjel'in yaşamı bir film gibi. Ama mutlu sonla biten bildik pembe fona sahip Hollywood yapımları gibi değil.

Anjel'in trajedisi
Anjel de diğer kardeşleri gibi İstanbul'un bu görkemli binasında büyümüş. Kolay değil, İstanbul'un en gösterişli binasına sahip bir ailenin tek kızı olmak. Derken karşısına dönemin en yakışıklı gençlerinden, İstiklal Savaşı'nın başarılı kurmaylarından Dukakinzade Feridun Bey, yani Feridun Dirimtekin çıkar. Hani Trikopis'in kılıcını teslim alan subay var ya, işte o. Kurmay subay, Harp akademileri öğretmeni, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'nun yöneticisi, Ayasofya Müzesi Müdürü olan ve birçok kitaba imzasını atan kişi...
Böylesine aristokrat ve entellektüel bir kişiliğe sahip olan Feridun Dirimtekin'den daha iyi bir damat adayı mı olur? Anjel, Dirimtekin'le evlenerek Aysel adını almış. Ve sonrası... Onu da bu kişilerin yaşamlarının bir kısmına tanık olmuş tek kaynak sayın Çelik Gülersoy'dan dinliyelim:

'...O zamanki sosyetenin ve yabancı koloninin terminolojisi ile Mösyö ve Madam Dirimtekinler, resmi ve diplomatik her davetin, görülen ve aranan simaları idiler. Feridun Bey, tabii çok klasik giynirdi. Kışın koyu renkler, gereğinde boyundan asma yabancı nişanları ile fraklı, yazın mutlaka açık renk ve beyaz kostümlü. Aysel Hanım, moda olan rengarenk empirme giysiler içinde. Ama ille de şapkaları.

Nereden bulurdu o şapka tiplerini yarabbi? Tepebaşında İngiliz Konsolosluğu köşesindeki Alp Oteli'nin altında Macar Madam Laszlo'nun dükkanından, ya da az ötedeki Hacopulo Pajajından alındığını hiç sanmıyorum. Çünkü Beyoğlu'nun, dolayısıyla da bütün istanbul'un tek kadın şapkacıları olan bu küçük, sevimli ve renkli köşeler, pek üst tabakanın devam ettiği yerler değildi. Sanıyorum, seyrek olarak çıktıkları Avrupa gezilerinden, diyelim Feridun Bey'in katıldığı arkeoloji kongreleri için gittikleri ünlü Avrupa merkezlerinden alıyordu, Bayan Dirimtekin, bu tüllü, tüylü, çiçekli ve kuşlu zarif şapkalarını. Her kokteylde de, herkesi gözucuyla kendisine baktıran, şen kahkahlarını patlatıyordu.

Kendine göre nüktelerine, akla hayale gelmeyecek sorularına ve tebbessüm uyandıran kiritiklerine de alışılmış gibiydi. Bir resmi yemekte estiği zaman, masanın uzak bir tarafında oturan eşine Fransızca olarak (sıkıldım) seslenmesi de epeyce hayret uyandırmakla beraber, yeniden davet edilmelerine engel de olmuyordu. Bu kentteki yaşamları bu minval üzere giderken, tabii sonunda Feridun Bey emekli oldu...'

Ne olduysa da bundan sonra olur. Görkemli Frej apartmanı 1948'de 150 bin liraya elden çıkarılır. Feridun Bey ve Aysel Hanım Nişantaşı'nda bir apartman dairesine taşınırlar. Düşüş başlamıştır artık. Çelik Gülersoy'un tanımıyla 'o zamana kadar renkli Avusturya operetine benzeyen yaşamları, bir eski tregedyanın sahnelerine dönüşmeye başlamıştır' Feridun Bey bir kaza sonucu çukura düşerek bacağını kırar ve kısa bir süre sonra da yaşama veda eder.
Aysel hanım artık yaşama yalnız başına direnmek zorundadır. Ama feleketler, aksilikler dur deyince de durmazlar ki... Miras kavgaları başlar. Mirasçılar Aysel hanımı deli diye suçlayarak akılhastanesine yatırırlar. Bir süre Frej'lerin bu tek kızı akılhastanesinde kalır. Akılhastanesinin sıvaları çatlamış, boyaları dökülmüş tavanları, görkemli Frej apartmanının art nouveau üslubundaki bitkisel motiflerine hiç benzemez ki... Sonra huzur evine gönderilir. Yani yaşamın iki farklı ucunu da görür ve yaşar Aysel Hanım. 

Ya sonra...
Sonrası da acı doludur. Aysel hanıma kalan antikalar çalınır, yoksulluk ağırlığını ve acısını daha da yükseltir. Kader!.. O da eşi gibi bir çukura düşerek bacağını kırar ve sonra da tüm acılara elveda der.

Kimi sevinçler, mutluluklar, zenginlikler, acılar ve yoksulluklar vardır ki bir yaşama sığmaz. Bir kaç yaşam ister. Frej'lerin tek kızı Anjel ya da Aysel hanım bunları tek bir yaşamda görmüştür...

Ne zaman Frej Apartmanı'nın önünden geçsem, alıntılar yaptığım Çelik Gülersoy'un o tadına doyum olmaz üslubuyla yazdığı Bayan Anjel yazısını anımsarım. Sanki heykellerin alınlık yaptığı o kenardaki pencereden bakar gibidir. Kimi zaman görür gibi olurum, o hemencecik kaybolur? Onun içindir ki Frej Apartmanı'nın yalnızca dışı bırakılıp içi oyulmamıştır, onunla birlikte bir yaşamın canlı tanıklarının izleri de sökülüp atılmıştır.Gör görebilirsen, düşle düşleyebilirsen şimdi bayan Anjel'i....

KAYNAKLAR:
Çelik GÜLERSOY; Beyoğlu'nda Gezerken, Çelik Gülersoy Vakfı İstanbul Kütüphanesi Yayınları, istanbul, 1990.
Behzat ÜSDİKEN; Glavani Ailesi, istanbul ansiklopedisi, Cilt 3.
Afife BATUR; Frej Apartmanı, İstanbul ansiklopedisi, cilt 3.
Mustafa CEZAR; XIX. Yüzyıl Beyoğlusu, Akbank Yayınları, İstanbul, 1991.
Said N. DUHANİ; Eski İnsanlar, Eski Evler, TTOK Yayınları, İstanbul, 1984. İstanbul Ansiklopedisi; Feridun Dirimtekin maddesi.
Murat BELGE; İstanbul Gezi Rehberi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1993.
Finansal Forum - Burçak Evren

 

Mart 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz