Karayolları’na ‘IMF’ düzenlemesi
Karayolları Genel Müdürlüğü, IMF’ye taahütler uyarınca yenileniyor.
Hazırlanan plana göre, programa alınan otoyollar özel sektör katkısıyla
tamamlanacak, YİD yanında Yap-Devret ve İşlet sistemi de uygulanacak.
Uluslararası Para Fonu’na (IMF) verilen taahhüt doğrultusunda rasyonelleştirilmesi
planlanan kamu kuruluşları arasında yeralan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün
yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalar “start” alıyor.
Finansman yetersizliği nedeni ile tamamlanamayan ve yatırım programına alınarak
yine ödeneksizlik nedeni ile yapımına başlanamayan öncelikli projelerin
planlanan sürede tamamlanması amacı, rasyonelleştirme çerçevesinde özel
sektör desteği ile ilk etapta Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yatırımları
için uygulanacak.
Bu doğrultuda Karayolları Genel Müdürlüğü’nce, karayolu ulaştırmasında
önümüzdeki yıllarda yaşanacak olumsuzlukların önlenmesi amacı ile hazırlanan
“Stratejik Planlama” hedeflerine kısa ve orta vadede işlerlik kazandırılacak.
Karayollarının hazırladığı stratejik planlama raporunda, Karayolları
Genel Müdürlüğü’nün işlevinin yapıldığı ve kuruluşun elindeki tüm
projelerin uzun vadeli yapım programlarının hazırlandığı belirtilerek,
oluşturulacak yeni yatırım modelleri ile yatırım programında yeralan
projelerin planlanan sürede çalışılması için özel sektör katkısının
sağlanacağı bildirildi. Plan ile halen otoyol yatırımlarında 12-13 yıl
olan yapım süresi ile devlet ve il yolları yatırımlarındaki 19-20 yıllık
süreler özel sektör katkısı ile daha kısa sürede bitirilerek ekonomiye
kazandırılacak.
ÖZEL SEKTÖR KATILIMI ZORUNLU
Stratejik planlama raporunda, karayolu yatırımlarına özel sektör katılımını
zorunlu hale getiren birçok faktörün ortaya çıktığı da vurgulanırken,
bu doğrultuda, kamu-özel sektör işbirliğine yönelik yatırım modelleri de
belirlendi.
Trafik hacimlerinde görülen büyük artışlara paralel olarak kamu hizmeti
olarak görülen karayolu, köprü ve tünellerin yapımı, bakımı ve işletme
zorunluluğu, yatırımcı teşkilatlara önemli sorumluluklar yüklediği
bildirilen raporda, karayolu yatırımlarının gerçekleştirilmesinde, kamu
kaynaklarının kısıtlığı, kamu-özel sektör işbirliğini zorunlu kıldığı
görüşüne de dikkat çekildi.
YENİ MODELLER UYGULAMADA
Raporda, kamu-özel sektör finansman modellerinden ilki, yüklenici firmanın
projeye finansmanı ve yapımını gerçekleştirerek, sınırsız işletme hakkı
elde etmesi olarak “yap-sahip ol ve işlet” modeli olarak yer aldı. Bunun dışında,
raporda, halen bazı otoyol ve enerji santrallarında uygulanan, “yap-işlet-devret”
modeli ile ödemelerin kamu tarafından daha önce belirlendiği bir formül ya
da geçen araç sayısı üzerinden belirlendiği fiyatlarla yapılmasına
olanak tanıyan, “Tasarla-yap ve işlet” modeli ve “yap-devret ve işlet”
modeli de bulunuyor.
“Yap-devret ve işlet” modelinde, yüklenici firma proje finansmanı ve yapımını
gerçekleştirerek ilgili idareye devredecek ve daha sonra mali sorumluluğu
firmada kalmak üzere 20-40 yıllık süreler ile işletme hakkını alacak. Bu
sürenin bitiminde ise proje bütün hakları ile birlikte kamuya devredilecek.
“Kirala-Geliştir ve İşlet” modelinde ise mevcut bir yatırımın
kiralanarak, iyileştirilmesi ve kiralama süresince işletilmesi söz konusu.
Bu model halen Arjantin ve Brezilya’da çok yaygın olarak uygulanıyor.
ASFALT KAPLAMALI YOL ORANI ARTACAK
Geliştirilen modellerin uygulamaya alınması ve özel sektörün finansman
katkısının sağlanması halinde tüm anayolların yaklaşık 30 bin kilometre
bölünmüş yol ve gerekli kesimlerde otoyol haline getirilmesinin mümkün
olabileceği kaydedilen raporda, bugün sadece yüzde 12 olan asfalt betonu
kaplamalı yol oranının yüzde 50’lere çıkarılması da öngörülüyor.
Çağın teknolojik gelişimine paralel olarak “akıllı yollar” uygulamalarının
ülke geneline yaygınlaştırılması da karayollarının stratejik planı arasında
yeralıyor.
Bu hedeflere ulaşılamadığı takdirde, daha büyük sorunların çıkacağı
ifade edilen raporda, karayolu motorlu taşıt işletme giderlerinin artacağı,
bu durumun mal ve hizmet üreten sektörlerin taşıma maliyetlerini etkileyeceği,
ayrıca yolcu ve yük zaman giderlerini arttıracağı da vurgulanıyor.
Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından turizm sektörüne de olumsuz yönde
etkisi olacağına dikkat çekilen raporda, ciddi boyutlara erişmiş olan
trafik kazalarının meydana getirdiği maddi ve manevi kayıpların önlenemeyeceği
de kaydedildi.
NTVMSNBC
|