reklam

11 Mayıs 2002 Cumartesi
Ana Sayfa
>
Haberler

Bu su nasıl içilsin!

İstanbul'un su ihtiyacının yarısını karşılayan Ömerli Bar a jı'na Uzundere'den pislik yağıyor. Etraf; araba lastiği, pet şişe ve köpek leşi kaynıyor. Kokudan geçilmiyor

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, geçtiğimiz günlerde verdiği bir demeçte İstanbullular'ın artık musluktan su içebileceği müjdesini verdi ve şunları söyledi: "Bütün barajlarımızın etrafını kollektörlerle çevirdik. Dünyanın en ileri arıtma tesisleri kuruldu. Göller, barajlar kirlenmiyor. Bugün binanızdaki şebeke temizse musluktan akan su içilebilir. Memba suyundan daha sağlıklıdır."

Oysa sayfadaki fotoğraflarda görülen yerler ne bir batakhanede çekildi ne de bir çöplük kıyısında... Bu fotoğraflar İstanbul'un en önemli su kaynağı olan ve 6 milyon kişinin su ihtiyacını karşılayan Ömerli Barajı'na ait. Memba suyundan daha temiz olduğu iddia edilen ve musluklarımızdan akan suların ana kaynağı olan bu yerdeki görüntüler insanın kanını dondurduğu kadar burnunun direğini de sızlatıyor. Etraf araba lastiği, pet şişe, plastik bidon, leğen ve poşet kaynıyor. Bu görüntüleri de barajın hemen yanıbaşındaki köpek leşi süslüyor!

BANYO BİLE YAPMIYORUZ

Sultanbeyli ilçesinin tüm atıklarını taşıyan Uzundere'yi takip ediyoruz. Her türlü pisliği taşıyan derede kurbağa bile yaşamıyor ve dere kıvrıla kıvrıla İstanbul'un su ihtiyacının yaklaşık yarısını karşılayan Ömerli Barajı'na dökülüyor. Biz dereyi takip ederken yanımıza 62 yaşındaki Hıdır Kaynak geliyor. "10 yıl önce bu dereden balık tutardık" diye başlıyor söze ve kızgınlık içinde devam ediyor: "7-8 yıldır burada kokudan durulmuyor. Bir de 'musluktan akan suyu içebilirsiniz' diyorlar. Ne içmesi? Musluktan akan suyla banyo bile yapmıyoruz."

Uzundere'nin etrafında yürüdükçe koku ağırlaşıyor. 3-5 adım ileride Ömerli Barajı görünüyor. Uzundere'nin baraja döküldüğü yerde manzara korkunç. Hıdır Kaynak suyu göstererek, "Buranın çok güzel çayı olur! İki dakika çıplak ayakla yürüyün, çok da güzel mantar kaparsınız. Böyle rezillik Afrika'da bile olmaz. Misafirliğe gittiğimde çay bile içmiyorum. 'Musluktan su içebilirsiniz' diyenler önce burayı görsün. Eğer vicdanları rahat ediyorsa, benim de söyleyecek başka sözüm yok" diyor.

BALIĞIN İÇİ SİMSİYAHTI...

Barajdan geri dönüp Sultanbeyli'nin içlerine doğru yürüyoruz. 32 yaşındaki Feramus Yıldırım'la karşılaşıyoruz. "Yaklaşık 10 yıldır bu bölgede işçi olarak çalışıyorum. Bu bir şey değil, yazın havalar iyice ısınsın kokudan buraya hiç yanaşamazsınız" diyor.

Derenin hemen yanıbaşındaki seralar dikkkatimizi çekiyor. Yıldırım anlatıyor: "Bu seralarda yetişen sebzeleri neyle suluyorlar sanıyorsunuz; dereden çektikleri sularla... Yetkililere yalvarıyoruz, 'bizim elimizden bir şey gelmez' diyorlar. Geçen Ömerli Barajı'ndan tutulan bir balık gördüm; içi simsiyahtı. Bu mu temizlenen baraj? Allah'tan korksunlar."
Sabah 

 

Mayıs 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Şevki Pekin 14 Mayıs Salı günü  Diyalog bölümümüze konuk olacak...

 

Şevki Pekin hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya, Diyalog'a katılmak için  buraya tıklayın...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz