reklam

16 Mayıs 2002 Perşembe
Ana Sayfa
>
Haberler

Kudüs'e 'Hoşgörü Müzesi'

Kudüs'e 'Hoşgörü Müzesi'Guggenheim Bilbao müzesiyle tanınan Pritzker ödüllü mimar Frank Gehry, önceki gün İTÜ'de bir konferans verdi. Ustanın sürprizi, Kudüs için planlanan ve tasarımıyla camilerin izini taşıyan 'Hoşgörü Müzesi'ydi

İspanya'nın Bilbao kentinde her yıl yüz binlerce sanatseveri kendine çeken 'Guggenheim Bilbao Sanat Müzesi'yle adını duyuran 1988 Pritzker Ödülü sahibi Kanada doğumlu ünlü mimar Frank O. Gehry, kariyerinin son dönemini gözler önüne seren sürpriz bir konferansla Türkiye'den geçti.
Gehry, önceki akşam Maçka'daki İTÜ Mimarlık Fakültesi'ni hıncahınç dolduran 1500'e yakın mimar, öğrenci ve akademisyene seslenmeden önce, Mimar Sinan'ın Edirne'deki şaheseri Selimiye Camii'ni de inceleme olanağı buldu. Ünlü mimarın konferanstaki en büyük sürprizi, Kudüs'e inşa edilmesi planlanan ve tasarımında camilerden önemli ölçüde etkilendiğini söylediği 'Hoşgörü Müzesi' (Tolerance Museum) projesi oldu.
Gehry, oldukça mütevazı ve esprili bir dille sunduğu konferansına, kariyerini 'Bilbao'dan önce' ve 'Bilbao'dan sonra' diyerek ayırdığını itiraf ederek başladı.

Ayasofya'yı da gezmişti
Ocak ayında İstanbul'a gelen mimar, Ayasofya'yı ve Sultanahmet Camii'ni, Yale Üniversitesi'ndeki öğrencilerinden (New York'un eski valisi Rudolph Giuliani'nin 11 Eylül sonrasında gelen teklif üzerine istediği) 'Sıfır Noktası'-Ground Zero-projesi için ilham kaynağı olarak seçmişti.
Mimar Gehry, pek çok izleyicinin de salon dışına kurulan sinevizyon aracılığıyla izleyebildiği konferansında, yirmiye yakın çalışmasına ait fotoğraflar, maketler ve taslakları ayrıntılı şekilde sundu. Ustanın, sunuşu Hannover'den Mississippi'ye,
İskoçya'dan Washington'a uzanan projeleri arasında, 10 yıl önce tamamlanan 'Walt Disney Konser Salonu' ve yapımı süren 'MIT Kampüsü ve Sosyal Mekânı'nın yanı sıra, 'New York Times Gazetesi Binası Yarışma Projesi' ve bir Onkoloji Merkezi ile Kanada'da bulunan bir şarap üretim merkezini kapsıyordu.
Konuşmasında, ofisinde her ne sıfatta olursa olsun kimseye 'ücretsiz' olarak iş vermediğinin ve herkese emeğinin karşılığını iletmeye çalıştığının altını çizen usta mimar, mesleki ipuçlarından ikincisinin ise, birlikte çalışmaktan memnun olabileceği ve proje her ne ölçekte olursa olsun, hakkında son kararı verebilecek 'gerçek müşterilerle' işbirliği yapmak olduğunu söyledi. Gehry, diğer bir prensibinin de 'geceleri rahat uyuyabilmek için' ödünç parayla iş yapmamak olduğunu anlattı.
Konferansında tanıttığı tüm işlerin '11 Eylül öncesi' olduğunu özellikle vurgulayan Gehry'nin, konuşmasının sonuna sakladığı
'Hoşgörü Müzesi' projesi, içerdiği anlam ve tasarımıyla konferansta özellikle dikkat çekti.
Ünlü mimarın Kudüs'teki projesinin içeriği oldukça 'karmaşık'tı. Bölgede inşa edilmesi planlanan bir mahkeme, küçük bir meydan ve var olan bir Müslüman mezarlığına komşu olacak yapı, Kudüslü gençlerin gezdiği 'Kedi Meydanı' (Cat Square) adlı noktaya da yakınlığıyla dikkat çekiyor. Bölgedeki intihar saldırılarının yoğun olduğunu vurgulayan Gehry, projesini ve içeriğini şöyle özetliyor:

Polislere 'hoşgörü eğitimi'
"Bu yapının finansmanı, Los Angeles'taki
'Hoşgörü Müzesi'nden geliyor. Los Angeles'takiler, müzenin içerdiği organizasyonla 'hoşgörü' eğitimi veriyor. Bu gönüllü eğitim, Los Angeles ve New York Polis Merkezleri'ne de verilmekte. Onların rüyası, İsrail'de 'birbirinden nefret eden' herkesin giderek bir araya gelebileceği bir bina inşa etmek. Son derece duygusal ve karmaşık bir proje."
Gehry'ye göre bu proje, hoşgörünün öğretisi bakımından önemli bir işleve sahip. Usta mimarın proje detayları, kendi sözleriyle şöyle:
"Bu projeye insanların filmler ve sergiler aracılığıyla hoşgörüyü nasıl kazandığımızı ve tarih içinde kimilerinin bu hoşgörüyü nasıl kaybettiklerini anlatan organizasyonlar kurgulamak adına yaklaştım.
Projeyi içinde bir büyük salon, restoran, tiyatro ve konferans mekânı barındıracak şekilde tasarladım. Buluşma noktalarının yoğunlukta olduğu, kütüphanesi ve sergileriyle, insanların birbirinden farklı olduğunu anlatacak biçimde, müze de dahil olmak üzere üç ana kısım planladım."


En demokratik yapılar, camiler
Frank Gehry, 'Hoşgörü Müzesi' projesindeki
'büyük salon' bölümünü camilerden ilham alarak tasarlamış. Gehry, camilerin mimari açıdan en demokratik yapılar olduğunu belirtiyor: "Projedeki 'büyük salon'nun çıkış fikrini camilerden aldım. Çünkü camiler benim için sınırsız girişleri olan, her yere açılan, hiyerarşik bir alanı olmayan ve beni her zaman etkileyen demokratik formlar içeriyor. Kudüs'te müşterim olan 'Rabbi'ye bu fikri açtığımda bunun inanılmaz ölçüde demokratik, iyi bir çıkış noktası olduğunu söyledi. Bu bakımdan bildiğim tüm yapılar arasında camilerin, 'beden diliyle' herkese kucak açan karakter ve mekâna sahip yegâne yapılar olduğunu söylemek isterim. Tabii
bu arada Sinan'la da yarışmadığımı bilmelisiniz!
Radikal

 

Mayıs 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05
06 07 08 09 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30
diğer aylar için tıklayın

Süha Özkan 21 Mayıs Salı günü  Diyalog bölümümüze konuk olacak...

 

Süha Özkan hakkında daha fazla bilgi edinmek için buraya, Diyalog'a katılmak için  buraya tıklayın...

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz