Çevre Günü Hakkında Mimarlar
Odası Açıklaması
Bugün, 5 Haziran 1972'de Stokholm'de yayınlanan BM Dünya ve Çevre Kalkınma
Konferansı Sonuç Bildirgesinin 30. yılında yeni bir "çevre günü"
kutlanıyor.
Çevre Günü için Mimarlar Odası'nın yaptığı açıklama:
"Çevresel katliamın failleri de kutlayanlar arasında. Çevresel
kararları verenler, sorunları giderebilecek görevlerde olanlar ise genel söylemlerle
durumu idare ediyorlar.
"Sürdürülebilir çevre" politikalarının üretildiği Birleşmiş
Milletler, nasıl Balkanlarda, Filistin'de işlenen cinayetler karşısında
"yaptırımsız" kaldıysa, gittikçe büyüyen çevre sorunlarına
karşı da ancak Habitat'larda karar ve söylem üretebiliyor.
Bugün ya bilim adamları gerçeği söylemiyor, ya iktidarlar! Ya bilim
adamlarının söylediği küresel ısınma, atmosfer kirlenmesi, doğal
kaynakların yokedilmekte olduğu, çok kısa bir süre sonra ciddi kuraklık
tehdidi altında olduğumuz gibi öngörüler doğru değil, ya da bunları önlemek
için hiçbir ciddi uygulamayı başlatamayanlar haklı!...
Açık bir gerçek var: İktidarlar yanılıyor ve toplumları yanıltıyorlar.
"Yeni Dünya Düzeni"nin öncüsü ABD, atmosfer kirliliğine karşı
KYOTO sözleşmesini imzalamaktan kaçınıyor. Nasıl her türlü sözde barışçıl
söylemlere karşın dünyamızda savaşlar sürüyorsa ve insanlar yok
ediliyorsa, sözde "çevreci" söylemler de çevresel katliamları
gizleme çabalarından öteye gidemiyor!
Ülkemizde de genel çevre sorunlarına karşı duyarsızlık, kentlerimiz ve çevresini
de teslim almış durumda. Örneğin, İstanbul'un içme suyu havzaları, yasa dışı
yeni kentlerle işgal edildi. Toplumun çıkarlarını değil, kendi dar çıkarlarını
gözeten siyasal tercihler, koca bir kentin içtiği suyun kaynağını da
kirletmekten, yok etmekten çekinmiyor.
Yanlış kentleşme ve yapılaşma politikaları sonucu kentlerimiz ve çevresi,
bir daha düzeltilmesi neredeyse olanaksız bir sonuca doğru sorumsuzca tüketiliyor.
Başta İstanbul olmak üzere milyonlarca insanın yeni bir deprem karşısında
çaresiz bırakıldığı bir ülkede, çevre politikalarının başlıca söylemi
"sürdürülebilirlik"ten nasıl söz edilebilir. 1999 Depremlerinden
yeterli dersi alamayan iktidarların sorumsuzluğu nedeniyle insanlar en temel
hakları olan yaşam güvencesinden yoksun, yaşamlarını "sürdürememe"
tehdidi altında yaşıyorlar.
Bilimin, tekniğin, uzmanların söylediklerini değil, kısa vadeli yatırımlarla
kârlarını çoğaltacak hedefleri tercih edenler, çevresel sorunları daha da
ağırlaştıracak girişimlerden çekinmiyorlar. İstanbul'da deprem riskini
azaltacak bir "kentsel yenileme seferberliği" yerine 3. Boğaz Köprüsü'nün
mutlaka yapılacağı açıklanıyor. 30 yıl önce mimarlar "köprüler
tuzağı"na düşüleceğini, birbiri ardına yeni köprüler yapılması
zorunda kalınacağını söylemişlerdi. Şimdi gene söylüyoruz : İstanbul'da
kentleşme ve ulaşım bir bütün olarak ele alınarak planlanmadıkça, tünel
vb. alternatif boğaz geçişi olanakları dikkate alınmadan yapılacak üçüncü
köprü İstanbul'un çevre sorunlarını daha da içinden çıkılmaz duruma
getirecek ve "köprüler tuzağı" işlemeye devam edecektir.
"Dünya Çevre Günü"nün 30. yılında sorumluları bir kez daha
çevresel sorunların "vahamet"ini kavramaya çağırıyoruz. Bilimin,
tekniğin, uzmanların önerilerini dikkate almayanlar sonunda kendi yaşamlarını
da "sürdürülebilmek"te zorlanacaklardır.
Doğal ve kültürel birikimimizi insanca bir çevrenin yaşatılabilmesi için
tüketmeden değerlendirebilme doğrultusunda ciddi ve sürekli bir çevre
politikasını, ertelenemez ve yaşamsal bir görev olarak görüyoruz. Mimarlar
mesleklerini, böylesine tutarlı bir çevre politikasının uygulanmasında, sağlıklı
kentsel çevreler, sağlıklı yaşam çevreleri üretilmesinde etkin bir kaynak
olarak kullanma kararlılığındadır."
Arkitera
|