Doğu Anadolu da büyük deprem
tehlikesi riski
Sismik veriler bölgenin sanıdığından daha büyük bir deprem tehlikesi
altında olduğunu kanıtlıyor. Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun doğu kısmı;
Erzincan-Yedisu-Karlıova hattı, Karlıova-Varto-Hamurpet-Karaağıl koridoru,
Erzurum ve çevresi, Erzurum-Tortum hattı, Köprüköy (Çobandede)-Gaziler
hattı, Karlıova-Bingöl dolayları, Varto-Palu-Şincik hattı, Tutak-Karayazı
hattı, Tendürek-Balıkgölü hattı, Çaldıran, Van Gölü dolayları dikkati
çeken ilk yerler.
B ir önceki yazıda yerbilimlerinde kıta-kıta çarpışmasının öneminden
ve bu bağlamda Arap-Avrasya kıtalarının Doğu Anadolu Platosu ve Bitlis
bindirme zonundaki çarpışmasından bahsedilmiştir. Bu yazıda ise bu bölgedeki
çarpışma mekanizmasına ve bu mekanizmanın anlaşılması için bölgede yürütülmüş
olan "Doğu Anadolu Deprem Projesi"nin ortaya çıkardığı ilk sonuçlara,
işin bilimsel boyutları da katılarak, değinilecektir.
1990'lı yıllarda bölgede yürütülen Küresel Koordinatlama Sistemi
(Global Positionning System-GPS) çalışmaları sonucu, Arap plakasının,
Avrasya plakasına göre göreceli olarak kuzeye doğru 3 cm/yıl hareket ettiği,
Anadolu plakasının ise Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu
(DAFZ) boyunca batıya kaçış oranının göreceli olarak 1 cm/yıl olduğu
bilinmektedir. Bölgedeki bu yer değiştirme, çarpışma-bindirme-sıkışma
hareketleri, bölgeyi; ülkedeki tektonik hareketlerin mafsal noktası, deprem
aktivitelerinin kaynak merkezi haline getirmektedir. Plaka hareketlerindeki göreceli
hız farklılıkları, bölgedeki deformasyonun bir kısmının biryerlerde bir
şekilde depolandığını, bariz bir şekilde ortaya koymaktadır (Dewey ve diğerleri,
1986; Reilinger ve diğerleri, 1997; McClusky, 2000). Plaka hareketlerindeki hız
farklılıklarının yanında, topoğrafyadaki ani yükselimler, volkanizma
faaliyetleri bölgedeki jeodinamik yapının mekanizması hakkında farklı
yorumlarıda beraberinde getirmektedir. Şöyle ki:
Çeşitli yorumlar
a) Arap plakası, Anadolu Platosu'nun altına mı dalmaktadır (Rotstein and
Kafka, 1982), veya bölgede; kabuğun manto içinde su damlacığı şeklinde
sarkarak zamanla kopma (delamination) süreci mi çalışmaktadır?
b) Arap plakasının hareketi sonucu bölgede oluşan deformasyon, tamamen
mikro plaka hareketleriyle mi eritilmektedir (McKenzie, 1972, 1976; Şengör ve
Kidd, 1979; Jackson and McKenzie, 1988) yoksa, Doğu Anadolu Platosunda, taşküredeki
(litosfer) kalınlaşma mı bu bu hareketi eritmektedir (Dewey ve diğerleri,
1986)?,
c) Acaba, bölgedeki jeodinamik model olarak her üç modelin
kombinasyonundan mı söz etmek gerekmektedir? (Şekil 1).
Doğu Anadolu deprem projesi, bu sorulara; başta sismolojik olmak üzere,
gravite, hava fotoğrafları, uydu görüntüleri ve arazi gözlemlerinden elde
edilen veriler ışığında bir cevap arama çabasıdır. Bu çabanın ötesinde,
toplanan veriler ve onların analizinden çıkarılacak sonuçlar bölgenin
deprem tehlike haritalarını, sadece yerkabuğundaki fayların aktivitesini ve
diriliğini göz önüne alarak değil aynı zamanda sismik enerjinin yer içindeki
yayınım haritalarıyla ve küçük depremlerin oluşum mekanizmalarıyla da bütünleştirerek
oluşturma anlamına gelmektedir. Bu, ülkemizde hazırlanan deprem tehlike ve
deprem risk haritalarında görülen temel bir eksikliktir. Çalışmalar sırasında
Dr. Gonca Örgülü; "Analysis of Regional Moment Tensor Inversion Method
and Its Application to the Izmit, Düzce Earthquake Sequences and Eastern
Anatolian Earthquakes", Dr. Rengin Gök; "Regional wave propagation
and attenuation in Turkey and surrounding regions: Implication for lithospheric
structure", Dr. Ekrem Zor ".The shear wave velocity structure of the
Eastern Marmara Region by using receiver function analysis" isimli
bitirilmiş doktora tezlerinde, Cornell Üniversitesi doktora öğrencisi Ali
Al-Lazki ise yazım aşamasındaki "Pn Tomography for the Arabian Plate and
Eastern Turkey " isimli tezinde verilerden kısmen yararlanmışlardır.
Yapılan çalışmalardan çıkan ilk sonuçlar bugüne dek dört uluslararası
ve bir ulusal bilimsel toplantıda sunulmuştur.
Neler yapılıyor?
Devam etmekte olan veri analizlerinde:
a) Bölgede meydana gelen depremlerin merkezleri ve oluş zamanları dört
boyutda (enlem, boylam, derinlik, zaman) güvenilirlik sınıflamaları yapılarak
saptanmaktadır (Şekil 2). Çalışmalar sırasında DSİ'nin Ağrı-Cumaçay
dolaylarında yaptığı bir patlatma, bizlere lokasyon çalışmalarımızın
daha duyarlı olmasını sağlıyan, kalibrasyon çalışması yapabilme olanağını
sağlamıştır.
b) Büyüklüğü 3.5 ve daha büyük olan depremlerin nasıl bir fiziksel
mekanizma sonucu oluştukları, kaynak mekanizma çözümleri ile
belirlenebilmektedir.
c) Yerkabuğunun tabakalanmaları, bu tabakaların kalınlığı ve sismik
enerjinin bu tabakalar içindeki yayınım hızları: tomografi, alıcı
fonksiyonlar, ve odak lokasyonları analizleri araştırılmaktadır (Şekil 3
ve Şekil 4).
d) Sismik enerjinin yer içinde yayınım doğrultularına bağlı olarak yayınımları,
enerjinin nasıl ve nerelerde tahrik olduğu ve nasıl, nerelerde soğurulduğu
ortaya çıkarılmaktadır (Şekil 5).
e) Analiz sonuçları; saha çalışmaları, uydu görüntüleri ve hava fotoğrafları
da dikkate alınarak yorumlanmaktadır.
İlk Bilimsel Bulgular :
Projeden elde edilen ilk sonuçlar şöyle özetlenebilir:
1- Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde yoğun olarak görülen deprem
aktivitesinin, DAFZ doğrultusu boyunca, KAFZ ve DAFZ'nın kesiştiği Karlıova'nın
kuzeydoğu yönünde devam ettiği gözlenmektedir.
2- Doğu Anadolu bölgesindeki depremlerin odak derinlikleri, depremlerin
yerkabuğunun üst kısmında meydana geldiğini göstermektedir.
3- Doğu Anadolu bölgesinde hesapladığımız yerkabuğu kalınlığı,
ortalama olarak 40 km. civarında, hesaplanan üst mantodaki sismik hız değeri
ise 7.65 km/sn dir.
4- Birden fazla yöntemle hesaplanan kabuk kalınlığı değerleri, DAFZ
boyunca yerkabuğunda dikkati çeken bir kalınlaşmanın olmadığını göstermektedir.
5- Alt Moho'da, DAFZ boyunca bir dalma gözlenmektedir.
6- Anadolu Platosunun altında bir düşük hız zonuna rastlanmaktadır.
Sismik dalgaların hız değerleri Platonun doğusunda normal değerlerin çok
altındadır.
7- Bitlis bindirme zonu ve DAFZ boyunca, üst mantoda yönsel (azimutal )
anizotropide büyük değişimler yoktur. Fakat bununla beraber, derin
(astonosferik) S dalga polarizasyon anisiotropisinden bahsedilebilinir.
8- Avrasya-Arap plaka sınırındaki en üst mantoda P dalgalarının hızlarında,
değişimler gözlenmektedir.
9- Bölgesel kesme dalgalarından Sn dalgasının Karadeniz, Akdeniz, Batı
Pontidler ve Arap plakasının doğusunda yeterli olarak yayındığı gözlenmiştir.
Arap plakasının batısında ve Doğu Anadolu'da Sn'in hiç yayınmamaktadır
(tamamen soğurulmakta). Sadece yerkabuğunun içinde yayınan Lg dalgasının
ise Arap plakasında hatta Ölü Deniz Fayını kesen ve Kıbrıs'a ulaşan yönlerde
fazla soğrulmadan yayındığı izlenmektedir. Lg, Kuzeydoğu Anadolu'da ve Küçük
Kafkaslar'da tamamen soğurulmaktadır (Gök ve diğerleri, 2000).
Tartışma:
a) Çalışmalarımız; hesapladığımız depremlerin dış merkezleri ile,
ulusal ve uluslararası merkezlerin verdiği dış merkez koordinatları arasında
belirgin farklılıklar olduğunu, bu farklılakların bazı depremler için
oldukça büyük olduğunu (>50km) ve yöredeki deprem aktivitesinin, küçük
ölçekli depremlerde, mevcut aletsel ağlarla yeterince izlenemediğini göstermiştir.
Bu sonuçların deprem zararlarının azaltılması ve mühendislik çalışmalarında
dikkate alınması gerektiği kanısındayız.
b) Deprem dış merkez dağılımlarının Karlıova'nın kuzeydoğu doğrultusundaki
devamlılığı; DAFZ'ın kuzeydoğu yönünde devam edip, etmediği sorusunu gündeme
getirecektir. Dış merkez dağılımı, sadece veri toplanan süre içinde bölgedeki
depremselliğin göstergesidir. Mevcut bazı aktif faylar veri topladığımız
süre içinde herhangi bir aktivite göstermemiş olabilirler.
c) Çalışmalarımız; bölgenin depremsellik aktivitesinin bugüne kadar
bilinenin üzerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Bu değerlendirmeler GPS
verileri de gözönüne alındığında, bölgenin bir deprem tehlikesi altında
olduğunu kanıtlamaktadır. Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun doğu kısmı;
Erzincan-Yedisu-Karlıova hattı, Karlıova-Varto-Hamurpet-Karaağıl koridoru,
Erzurum ve çevresi, Erzurum-Tortum hattı, Köprüköy (Çobandede)-Gaziler
hattı, Karlıova-Bingöl dolayları, Varto-Palu-Şincik hattı, Tutak-Karayazı
hattı, Tendürek-Balıkgölü hattı, Çaldıran, Van Gölü dolayları dikkati
çeken ilk yerlerdir.
d) Hesaplanan odak derinlikleri, depremlerin yerkabuğunun üst kısmında
meydana geldiğini göstermektedir. Bu çok önemli bulgulardan bir tanesidir.
Ulusal ve uluslararası merkezlerin hesaplamaları, bölgede derin odaklı
depremlerin de olduğunu rapor etmektedir.
e) Doğu Anadolu'da Sn dalgaları yayınamamaktadır. Sn dalgası, içinde
yayındığı ortamın reolojisine (malzemenin, içinde bulunduğu fiziksel ve
kimyasal şartlara göre davranış biçimi) çok duyarlıdır. Sn'in Doğu
Anadolu'nun altında tamamen soğurulması, bu bölgenin jeodinamik yapısı
hakkında önemli bir veridir.
f) Yerkabuğu içindeki Lg dalgalarının yayınımı, genliklerinin büyük
olması dolayısıyle, sismik tehlike yaratan bölgelerin belirlenmesinde oldukça
önemlidir. Lg dalgalarının yayınım haritaları, bu yıkıcı dalgaların
etkileme alanlarını gösterir.
Katkı Belirtme:
"Doğu Anadolu Deprem Projesi" ; ABD Bilim Vakfı-NSF (Destek No:
EAR-9804780), ABD PASSCAL Cihaz Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi Araştırma
Fonu (Destek No: 99T206 ve M801) destekleriyle gerçekleşmiştir. Bu makale;
Niyazi Türkelli, Cemil Gürbüz, Ekrem Zor, Rengin Gök, Gonca Örgülü, Tolga
Bekler, Hayrullah Karabulut, Esen Arpat, Sadi Kuleli (BÜ, Kandilli Rasathanesi
ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Jeofizik Anabilim Dalı), Eric Sandvol, Doğan
Şeber, Ali Al-Lazki, Muawia Barazangi (Cornell Üniversitesi, Institute for the
Study of the Continents), Fuat Şaraoğlu (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı),
Erdal Herece (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü), Salih Bayraktutan ve
Ali Aydın (Atatürk Üniversitesi) ortak çalışmalarının bir sonucudur.
B ir önceki yazıda yerbilimlerinde kıta-kıta çarpışmasının öneminden
ve bu bağlamda Arap-Avrasya kıtalarının Doğu Anadolu Platosu ve Bitlis
bindirme zonundaki çarpışmasından bahsedilmiştir. Bu yazıda ise bu bölgedeki
çarpışma mekanizmasına ve bu mekanizmanın anlaşılması için bölgede yürütülmüş
olan "Doğu Anadolu Deprem Projesi"nin ortaya çıkardığı ilk sonuçlara,
işin bilimsel boyutları da katılarak, değinilecektir.
1990'lı yıllarda bölgede yürütülen Küresel Koordinatlama Sistemi
(Global Positionning System-GPS) çalışmaları sonucu, Arap plakasının,
Avrasya plakasına göre göreceli olarak kuzeye doğru 3 cm/yıl hareket ettiği,
Anadolu plakasının ise Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ve Doğu Anadolu Fay Zonu
(DAFZ) boyunca batıya kaçış oranının göreceli olarak 1 cm/yıl olduğu
bilinmektedir. Bölgedeki bu yer değiştirme, çarpışma-bindirme-sıkışma
hareketleri, bölgeyi; ülkedeki tektonik hareketlerin mafsal noktası, deprem
aktivitelerinin kaynak merkezi haline getirmektedir. Plaka hareketlerindeki göreceli
hız farklılıkları, bölgedeki deformasyonun bir kısmının biryerlerde bir
şekilde depolandığını, bariz bir şekilde ortaya koymaktadır (Dewey ve diğerleri,
1986; Reilinger ve diğerleri, 1997; McClusky, 2000). Plaka hareketlerindeki hız
farklılıklarının yanında, topoğrafyadaki ani yükselimler, volkanizma
faaliyetleri bölgedeki jeodinamik yapının mekanizması hakkında farklı
yorumlarıda beraberinde getirmektedir. Şöyle ki:
Çeşitli yorumlar
a) Arap plakası, Anadolu Platosu'nun altına mı dalmaktadır (Rotstein and
Kafka, 1982), veya bölgede; kabuğun manto içinde su damlacığı şeklinde
sarkarak zamanla kopma (delamination) süreci mi çalışmaktadır?
b) Arap plakasının hareketi sonucu bölgede oluşan deformasyon, tamamen
mikro plaka hareketleriyle mi eritilmektedir (McKenzie, 1972, 1976; Şengör ve
Kidd, 1979; Jackson and McKenzie, 1988) yoksa, Doğu Anadolu Platosunda, taşküredeki
(litosfer) kalınlaşma mı bu bu hareketi eritmektedir (Dewey ve diğerleri,
1986)?,
c) Acaba, bölgedeki jeodinamik model olarak her üç modelin
kombinasyonundan mı söz etmek gerekmektedir? (Şekil 1).
Doğu Anadolu deprem projesi, bu sorulara; başta sismolojik olmak üzere,
gravite, hava fotoğrafları, uydu görüntüleri ve arazi gözlemlerinden elde
edilen veriler ışığında bir cevap arama çabasıdır. Bu çabanın ötesinde,
toplanan veriler ve onların analizinden çıkarılacak sonuçlar bölgenin
deprem tehlike haritalarını, sadece yerkabuğundaki fayların aktivitesini ve
diriliğini göz önüne alarak değil aynı zamanda sismik enerjinin yer içindeki
yayınım haritalarıyla ve küçük depremlerin oluşum mekanizmalarıyla da bütünleştirerek
oluşturma anlamına gelmektedir. Bu, ülkemizde hazırlanan deprem tehlike ve
deprem risk haritalarında görülen temel bir eksikliktir. Çalışmalar sırasında
Dr. Gonca Örgülü; "Analysis of Regional Moment Tensor Inversion Method
and Its Application to the Izmit, Düzce Earthquake Sequences and Eastern
Anatolian Earthquakes", Dr. Rengin Gök; "Regional wave propagation
and attenuation in Turkey and surrounding regions: Implication for lithospheric
structure", Dr. Ekrem Zor ".The shear wave velocity structure of the
Eastern Marmara Region by using receiver function analysis" isimli
bitirilmiş doktora tezlerinde, Cornell Üniversitesi doktora öğrencisi Ali
Al-Lazki ise yazım aşamasındaki "Pn Tomography for the Arabian Plate and
Eastern Turkey " isimli tezinde verilerden kısmen yararlanmışlardır.
Yapılan çalışmalardan çıkan ilk sonuçlar bugüne dek dört uluslararası
ve bir ulusal bilimsel toplantıda sunulmuştur.
Neler yapılıyor?
Devam etmekte olan veri analizlerinde:
a) Bölgede meydana gelen depremlerin merkezleri ve oluş zamanları dört
boyutda (enlem, boylam, derinlik, zaman) güvenilirlik sınıflamaları yapılarak
saptanmaktadır . Çalışmalar sırasında DSİ'nin Ağrı-Cumaçay dolaylarında
yaptığı bir patlatma, bizlere lokasyon çalışmalarımızın daha duyarlı
olmasını sağlıyan, kalibrasyon çalışması yapabilme olanağını sağlamıştır.
b) Büyüklüğü 3.5 ve daha büyük olan depremlerin nasıl bir fiziksel
mekanizma sonucu oluştukları, kaynak mekanizma çözümleri ile
belirlenebilmektedir.
c) Yerkabuğunun tabakalanmaları, bu tabakaların kalınlığı ve sismik
enerjinin bu tabakalar içindeki yayınım hızları: tomografi, alıcı
fonksiyonlar, ve odak lokasyonları analizleri araştırılmaktadır .
d) Sismik enerjinin yer içinde yayınım doğrultularına bağlı olarak yayınımları,
enerjinin nasıl ve nerelerde tahrik olduğu ve nasıl, nerelerde soğurulduğu
ortaya çıkarılmaktadır .
e) Analiz sonuçları; saha çalışmaları, uydu görüntüleri ve hava fotoğrafları
da dikkate alınarak yorumlanmaktadır.
İlk Bilimsel Bulgular :
Projeden elde edilen ilk sonuçlar şöyle özetlenebilir:
1- Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde yoğun olarak görülen deprem
aktivitesinin, DAFZ doğrultusu boyunca, KAFZ ve DAFZ'nın kesiştiği Karlıova'nın
kuzeydoğu yönünde devam ettiği gözlenmektedir.
2- Doğu Anadolu bölgesindeki depremlerin odak derinlikleri, depremlerin
yerkabuğunun üst kısmında meydana geldiğini göstermektedir.
3- Doğu Anadolu bölgesinde hesapladığımız yerkabuğu kalınlığı,
ortalama olarak 40 km. civarında, hesaplanan üst mantodaki sismik hız değeri
ise 7.65 km/sn dir.
4- Birden fazla yöntemle hesaplanan kabuk kalınlığı değerleri, DAFZ
boyunca yerkabuğunda dikkati çeken bir kalınlaşmanın olmadığını göstermektedir.
5- Alt Moho'da, DAFZ boyunca bir dalma gözlenmektedir.
6- Anadolu Platosunun altında bir düşük hız zonuna rastlanmaktadır.
Sismik dalgaların hız değerleri Platonun doğusunda normal değerlerin çok
altındadır.
7- Bitlis bindirme zonu ve DAFZ boyunca, üst mantoda yönsel (azimutal )
anizotropide büyük değişimler yoktur. Fakat bununla beraber, derin
(astonosferik) S dalga polarizasyon anisiotropisinden bahsedilebilinir.
8- Avrasya-Arap plaka sınırındaki en üst mantoda P dalgalarının hızlarında,
değişimler gözlenmektedir.
9- Bölgesel kesme dalgalarından Sn dalgasının Karadeniz, Akdeniz, Batı
Pontidler ve Arap plakasının doğusunda yeterli olarak yayındığı gözlenmiştir.
Arap plakasının batısında ve Doğu Anadolu'da Sn'in hiç yayınmamaktadır
(tamamen soğurulmakta). Sadece yerkabuğunun içinde yayınan Lg dalgasının
ise Arap plakasında hatta Ölü Deniz Fayını kesen ve Kıbrıs'a ulaşan yönlerde
fazla soğrulmadan yayındığı izlenmektedir. Lg, Kuzeydoğu Anadolu'da ve Küçük
Kafkaslar'da tamamen soğurulmaktadır (Gök ve diğerleri, 2000).
Tartışma:
a) Çalışmalarımız; hesapladığımız depremlerin dış merkezleri ile,
ulusal ve uluslararası merkezlerin verdiği dış merkez koordinatları arasında
belirgin farklılıklar olduğunu, bu farklılakların bazı depremler için
oldukça büyük olduğunu (>50km) ve yöredeki deprem aktivitesinin, küçük
ölçekli depremlerde, mevcut aletsel ağlarla yeterince izlenemediğini göstermiştir.
Bu sonuçların deprem zararlarının azaltılması ve mühendislik çalışmalarında
dikkate alınması gerektiği kanısındayız.
b) Deprem dış merkez dağılımlarının Karlıova'nın kuzeydoğu doğrultusundaki
devamlılığı; DAFZ'ın kuzeydoğu yönünde devam edip, etmediği sorusunu gündeme
getirecektir. Dış merkez dağılımı, sadece veri toplanan süre içinde bölgedeki
depremselliğin göstergesidir. Mevcut bazı aktif faylar veri topladığımız
süre içinde herhangi bir aktivite göstermemiş olabilirler.
c) Çalışmalarımız; bölgenin depremsellik aktivitesinin bugüne kadar
bilinenin üzerinde olduğunu ortaya koymaktadır. Bu değerlendirmeler GPS
verileri de gözönüne alındığında, bölgenin bir deprem tehlikesi altında
olduğunu kanıtlamaktadır. Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun doğu kısmı;
Erzincan-Yedisu-Karlıova hattı, Karlıova-Varto-Hamurpet-Karaağıl koridoru,
Erzurum ve çevresi, Erzurum-Tortum hattı, Köprüköy (Çobandede)-Gaziler
hattı, Karlıova-Bingöl dolayları, Varto-Palu-Şincik hattı, Tutak-Karayazı
hattı, Tendürek-Balıkgölü hattı, Çaldıran, Van Gölü dolayları dikkati
çeken ilk yerlerdir.
d) Hesaplanan odak derinlikleri, depremlerin yerkabuğunun üst kısmında
meydana geldiğini göstermektedir. Bu çok önemli bulgulardan bir tanesidir.
Ulusal ve uluslararası merkezlerin hesaplamaları, bölgede derin odaklı
depremlerin de olduğunu rapor etmektedir.
e) Doğu Anadolu'da Sn dalgaları yayınamamaktadır. Sn dalgası, içinde
yayındığı ortamın reolojisine (malzemenin, içinde bulunduğu fiziksel ve
kimyasal şartlara göre davranış biçimi) çok duyarlıdır. Sn'in Doğu
Anadolu'nun altında tamamen soğurulması, bu bölgenin jeodinamik yapısı
hakkında önemli bir veridir.
f) Yerkabuğu içindeki Lg dalgalarının yayınımı, genliklerinin büyük
olması dolayısıyle, sismik tehlike yaratan bölgelerin belirlenmesinde oldukça
önemlidir. Lg dalgalarının yayınım haritaları, bu yıkıcı dalgaların
etkileme alanlarını gösterir.
Katkı Belirtme:
"Doğu Anadolu Deprem Projesi" ; ABD Bilim Vakfı-NSF (Destek No:
EAR-9804780), ABD PASSCAL Cihaz Merkezi, Boğaziçi Üniversitesi Araştırma
Fonu (Destek No: 99T206 ve M801) destekleriyle gerçekleşmiştir. Bu makale;
Niyazi Türkelli, Cemil Gürbüz, Ekrem Zor, Rengin Gök, Gonca Örgülü, Tolga
Bekler, Hayrullah Karabulut, Esen Arpat, Sadi Kuleli (BÜ, Kandilli Rasathanesi
ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Jeofizik Anabilim Dalı), Eric Sandvol, Doğan
Şeber, Ali Al-Lazki, Muawia Barazangi (Cornell Üniversitesi, Institute for the
Study of the Continents), Fuat Şaraoğlu (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı),
Erdal Herece (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü), Salih Bayraktutan ve
Ali Aydın (Atatürk Üniversitesi) ortak çalışmalarının bir sonucudur.
Cumhuriyet
|