Türkiye'deki Polonya
Polonezköy çevresindeki ormanların 'Tabiat Parkı' ilan edilmesi, yapılaşmanın
önüne geçmiş. Ancak Polonezköylüler, köyün de tabiat parkı kapsamına
alınması kararını, evlerinde ya da otellerinde en küçük bir onarım için
bile izin alamadıkları için 'yanlış uygulama' olarak değerlendiriyorlar.
Kendilerini ''Bizler özgürlük savaşçılarının torunlarıyız'' diye
anlatan Polonezköylüler, dedelerinin 160 yıl önce kurdukları köyü, İstanbul'un
''gizli cenneti'' olarak korumayı başarmışlar. Polonezköy çevresindeki
ormanların ''Tabiat Parkı'' olarak ilan edilmesi, yapılaşmanın önüne geçmiş.
Ancak Polonezköylüler, köyün de tabiat parkı kapsamına alınması kararını,
evlerinde ya da otellerinde en küçük bir onarım için bile izin alamadıkları
için ''yanlış uygulama'' olarak değerlendiriyorlar.
Çevredeki taş ocaklarından gidip gelen kamyonların köyün tam ortasından
geçişi, Polonezköy cennetine sığınmış olanların kâbusu haline gelmiş.
Ağaçlar, çiçekler arasında duyulan tek ses kuş cıvıltısıyken
birdenbire toz duman bulutu arasında geçen ağır tonajlı kamyonlar, Polonezköylüleri
yüzü acılı bir ifadeye bürüyor. Cennetin kent kaçkını sığınmacıları
ise ''dehşete'' düşüyor.
Polonezköy'ün tarihi, yurtlarını işgal edenlerden kaçan göçmenlerin
öyküsüdür. Polonyalı bağımsızlıkçılar bir daha dönmediler ve Türkiye'de
kendi Polonya'larını kurdular. 1840'ların başında Polonya devletinin Rusya,
Prusya ve Avusturya tarafından bölünerek işgal edilmesi üzerine sürgündeki
hükümetin başkanı olan Prens Adam Czartoryski , bağımsızlık için Osmanlı
İmparatorluğu ile birlikte Ruslara karşı savaşmayı planlamıştı. Prens
Adam, 1841 yılında İstanbul'da Polonya Temsilciliği'ni kurdu ve başına
Polonyalı ünlü yazar Michal Czajkowski 'yi tayin etti. Daha sonra İslam
dinine geçen Czajkowski, Mehmet Sadık Paşa unvanını aldı. Sadık Paşa,
5000 dönüm büyüklüğündeki Beykoz sırtlarındaki toprakları Lazarist
papazlardan kiraladı. Köyün adı Prens'in adından esinlenilerek 19 Mart
1842'de dini bir törenle Adampol olarak adlandırıldı. 1856 Kırım Savaşı'nda
Osmanlı İmparatorluğu'nun yanında Çarlık Rusyası'na karşı savaşanlar
arasında Polonyalı iki tümen de vardı. Kırım Savaşı'nın ardından
Polonezköy'e gelenler arasında Nâzım Hikmet 'in dedesi Mustafa Celalettin Paşa
da vardı.
Polonezköy'de önce iki yıldır muhtarlık yapan Antoni Vilkoşevki 'yi ve
160. yıl etkinlikleri için ''arı'' gibi çalışan ve Polonya'dan ''gelin''
gelen Barbara Ohotski 'yi ziyaret ediyoruz. Köyde ortak işler paylaştırılıyor,
herkes köyün bir sorunu konusunda uzman oluyor. Amcasından kalan evi restoran
olarak işleten ve dördüncü kuşak göçmen Antoni Dohoda köyün çevre ve
yasal konularının uzmanı. ''Burası bir savaş alanıydı'' diye kendisine
anlatılanları aktarıyor: ''Köyün yanında Bağdat demiryolunda çalışanların
yaşadığı Alman köyü ve Boşnak köyü. Onlar daha sonra buraları terk
etti. Her ulustan asker kaçağı da buralardaydı. 1900'lerde pansiyonculuk başladı.
İstanbul'un hatta Türkiye'nin ilk pansiyonculuğu burada başladı.''
Polonezköy'de 20 pansiyon ve ünlü bir zayıflama kliniği bulunuyor. Köyde
yaşayan 500 kişiden sadece 90 kişi Polonya kökenli.
Cumhuriyet
|