Tabloyu bırak, seramiğe bak
Beş
yılda bir Çan'da gerçekleştirilen Uluslararası Seramik Sempozyumu, dünyanın
dört bir yanından sanatçıları aynı atölyede buluşturuyor
Belki kırılgan olduğundan, belki de nasıl
sergileyeceğimizi bilemediğimizden, çoğumuz seramikten kaçınırız. İşin
ironik yanı, seramik kırılgan olduğu kadar da kalıcı. Bir anda dağılabildiği
gibi, sonsuza dek yaşayabiliyor da. Ne resim ne de tekstil böyle bir özelliğe
sahip. Ama ikisi de seramikten daha popüler ve daha fazla destekleniyor. Bugün
bile topraklarını kazdıkça çıkan testilerin haddi hesabı olmayan Türkiye
nasıl oldu da atalarının sanatını unutuverdi? Eğer bu sanat daha fazla
desteklenmezse, Türkiye'deki geleceği pek de parlak görünmüyor.
Yine de yardımlarını esirgemeyen birileri yok değil.
Kalebodur bunlardan biri. Kale Grubu Şirketleri'nin 45'inci kuruluş yıldönümü
nedeniyle 5 Haziran'da başlayan II. Uluslararası Seramik Sempozyumu, 30
Haziran'a kadar sürüyor. Çeşitli ülkelerden gelen seramik sanatçıları,
Çan'daki Kale Seramik Fabrikası'nın imkanlarından yararlanarak birlikte çalışıyorlar.
Saat 08.00'den 19.30'a kadar atölyede çalışan
sanatçılar, bahçe seramikleri ve mimari seramikler üretiyorlar. Yurtiçinden
üniversite öğrencileri ve sanatçıların etkinliğe katıldığı 22-23
Haziran tarihlerinde de dia gösterileri, panel ve workshop'lar gerçekleştiriliyor.
29 Haziran'da ise sergi açılışı ve sertifika töreni ile sempozyum sona
erecek. Sergi 27 Temmuz'daki Seramik Bayramı'na kadar açık kalacak. Yolu Çan'a
düşenler için iyi bir alternatif olabilir.
Ustaların buluşması
Çoğunluğu Çek Cumhuriyeti ve Slovenya'dan gelen seramik sanatçıları,
sempozyum boyunca ustalıklarını konuşturuyorlar.
Prof. Sevim Çizer (Türk)
"Burada haftalardır bir arada çalışıyoruz. Beraber çalışmanın,
yiyip içmenin, eğlenmenin güzelliğini yaşıyoruz," diyen Dokuz Eylül
Üniv. Güzel Sanatlar Seramik Bölüm Başkanı Sevim Çizer bu tür
sempozyumların, sanatçılar arasındaki işbirliğini artırırken
deneyimlerini birbirlerine aktarabilmeleri için de ortam yarattığı kanısında.
Sanatçı bu yolla Türkiye'nin dışarıya tanıtıldığını ve farklı ülkelerden
gelen bu sanatçıların, Türkiye'deki seramik endüstrisi ve sanatı hakkında
gerçekçi bilgiler edindiklerini savunuyor.
Prof. Türker Özdoğan (Türk)
Bu, Özdoğan'ın Çan'da katıldığı ikinci sempozyum. Söylediğine göre
sanatçılar bu fabrikanın kapısından içeri girdiklerinde, gerçekten farklı
bir ortamda olduklarını hissettiler, çünkü ne de olsa burada yok yok.
Jindra Vicova (Çek Cumhuriyeti)
Vicova, Çek Cumhuriyeti'nde bağımsız çalıştığı halde, yaz aylarında
ve Noel'de Connecticut'ta öğretmenlik yapıyor. Birçok ülkede, fabrika
sahiplerinin sanatçılara kendi fabrikalarında çalışma izni
vermeyeceklerini söyleyen sanatçı, Kale Grubu'nun yaklaşımını takdir
ediyor. Ona göre sempozyum, deney demek. Burada daha çok risk almasına rağmen,
yeni şeyler keşfediyor. "Riskler uçmak için bana kanat oluyor,"
diyor.
Ivica Vidrova (Slovenya)
Slovenya'daki Uygulamalı Sanatlar Akademisi Seramik Bölümü Başkanı Ivica
Vidrova, çamurdan insan boyutunda yaptığı taş bebeklerin şimdiye kadar
ancak iki tanesini tamamlamış. Projeyi tek seferde bitiremeyeceğini belirten
Vidrova, bebeklerden mümkün olduğu kadar çok üretmek istiyor. Sanatçı
bebeklerini unuttuğumuz, kaybettiğimiz ve kullandığımız canlı varlıklar
konumuna oturturken birer şahsiyet kazandırmaya çalışıyor.
Prof. Hamiye Çolakoğlu (Türk)
Eğitici olmanın keyfini yaşadığını söyleyen Hamiye Çolakoğlu,
Hacettepe Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü'nün de kurucusu. Seramikçi
yetişmenin kolay olmadığını belirten ve "Seramik sanatçısı pahalıdır,"
diyen Çolakoğlu, dünyada az sayıda seramikçi olmasını da buna bağlıyor.
Vaclav Serac (Çek Cumhuriyeti)
"Burada olmanın en iyi yanı, acıları bir yana bırakıp çalışmak. Bu
kadar basit..."
Anna Horvathova (Çek Cumhuriyeti)
Anna Horvathova, sempozyumdaki çalışmasına Duvarlar adını vermiş. Eser
Horvathova'nın
İstanbul deneyiminin bir dışavurumu. Bu workshop'un yanı sıra onu en çok Türklerin
cezbettiğini söyleyen sanatçı, kendi ülkesinin halkına oranla Türk halkının
çok daha alçakgönüllü olduğu kanısında.
Ilya Holesovsky (Slovenya)
Her sempozyumun birbirinden farklı olduğunu söyleyen Ilya Holesovsky, "Şartlar
birbirine benzer ama asla aynı olmaz," diyor. Holesovsky beraber çalışmanın,
paylaşmanın ve beraber yaşamanın bu sempozyumun en iyi yanı olduğu
fikrinde. Üzerinde çalıştığı proje ise sıvadan bir dünya.
Waltraut Gschiel (Avusturya)
Takvim konulu bir enstalasyon üzerinde çalışan Waltraut Gschiel, normalde
kullandıklarının dışında bir malzemeyle çalıştığı için çok mutlu.
Fabrikada her şey ayağına geldiği için burada geçirdiği zamanın tadını
çıkarmaya bakıyor. Arnold Schönberg Sanat Okulu'nda öğretim üyesi olan
Gschiel'in öğrencilerinin yaşları 4 ile 70 arasında değişiyor.
Güngör Güner (Türk)
Marmara Üniv. Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Başkanı Güngör Güner,
Çan'da gerçekleştirilen seramik sempozyumuna ilk kez katılıyor.
"Eskiden böyle organizasyonlar
endüstricilerimizin aklının ucundan bile geçmezdi," diyen Güner, Kale
Grubu'nun iyi bir destekçi olduğu kanısında. "Türkiye'de bir seramik müzesi
olmadığı gibi seramik koleksiyoncuları da yok," diyen Güner, "En
güzel işi yapsanız bile nereye gidecek ki?" diyor.
Peteris Martinsons (Letonya)
Çanakkale'nin koruyucusu olsun diye topraktan bir aslan yapan Peteris
Martinsons, hayatı boyunca bağımsız bir sanatçı olmanın hayalini kurmuş
ve şimdi öğretmenlik yapmadığı için çok mutlu.
"Fabrikalar her zaman tehlikelidir," diyen sanatçı, burada insanın
enerjisini ve gücünü sonuna kadar koruması gerektiği, yoksa imkanların
insana zarar vereceği kanısında. Yaşlı olduğu için onu Letonya Sanat
Akademisi'nden attıklarını söyleyen sanatçı, kahkahalarını tutamıyor ve
"Bizim limitlerimiz var, aksi takdirde Avrupa bizi anlamaz," diyor.
Radikal
|