İki Bakandan Ricalar
Bugün, iki değerli bakanımızdan birer küçük
ricamız var... Tabii, kendimiz için değil, ''ulusal uygarlığımız'' için...
Hikmet Sami Türk'ten...
İstanbul için yaşamsal önem taşıyan ''içme suyu havzalarında'' İSKİ'nin
bazı ''yönetmelik oyunlarıyla'' rant projelerine yeşil ışık yaktığı ve
aynı bölgeleri yağmalayan ''kent suçlusu'' işgalcilere de siyasal
beklentilerle ''imar olanakları'' sağladığını artık herkes biliyor...
Nitekim bu ''hukuk ve bilim dışı''
uygulamalara dayanak tutulan yönetmelikler için Mimarlar Odası 'nca açılan
davalarda da ''mahkemeler'' hep iptal kararı veriyor, ama uygulanmıyor...
Çünkü yargının durdurduğu yönetmeliğin
''benzerini'' yeniden yayımlayan İSKİ, bu yöntemle hem hukuku hem de
mahkemeleri sürekli ''atlatıyor'' ...
İşte bu gibi durumları sorgulamakla görevli
ve aynı mahkemelerin de bağlı olduğu Adalet Bakanlığı , sanki başka yer
kalmamış gibi şimdi de Anadolu yakasının iç- mesuyu havzasına ''cezaevi''
inşa edecek...
Buna yönelik haklı tepkileri yansıtan Yalçın
Bayer 'e Adalet Bakanlığı'ndan gönderilen açıklama ise ''İSKİ izin
verdi, her şey yasal'' şeklinde... (11.06.2002, Hürriyet)
Oysa o iznin dayanağı olan yönetmelik de halen
''mahkemede'' yargılanıyor...
Adalet Bakanımız Hikmet Sami Türk 'ten ricamız,
su havzamızda da ''adaleti'' gözetmesi ve gelecek kuşakların yaşam
kaynaklarına göz dikenlere, hukuka aykırı bir yer seçiminin cezaevi
projesiyle ortak olmaması...
Yani, İstanbul'u yağmalayanlar dururken İstanbul'un
kendisini cezalandırmaması...
Mustafa Taşar'dan...
Sahibi ve ''mimarı'' dışında bugüne dek aklı başında bir ''beğeneni''
çıkmayan Gökkafes , 1980'li yıllardaki ''turizm yatırımlarına koşulsuz
destek'' politikasının ürünü olan Turizmi Teşvik Yasası 'na dayanılarak
Dolmabahçe yamaçlarına o ''azman'' otel binası için ''ayrıcalıklı'' imar
iznini aldı...
Boğaziçi SİT 'ini parçalayan ve tarihi Taşkışla
'yı da hiçe sayan bu tartışmalı izne ''dur'' diyen yargı kararlarını hep
''fiili durum'' yaratarak atlatıp göğe yükselmesini tamamladıktan sonra, yıkımdan
kurtulması için Beyoğlu ilçesinden çıkartılıp Şişli ilçesine bağlanıveren
bu ''şımarık gökdelen'' şimdi de ''kat kat pazarlanıyor'' ...
Üstelik bu pazarlamayı da Gökkafes'in ''bir bölümünü''
devralan ''Vakıfbank'' gibi bir ''devlet'' kuruluşu yapıyor... Yani,
devletten ayrıcalıklı imar iznini ''otel yapmak'' için alıp aynı imar
olanağını ''satılık ofis katları'' için de kullanan Gökkafes'ten aslında
bunun hesabını sorması gerekenler, aynı suçun ''rantını'' topluyorlar...
Turizm Bakanımız Mustafa Taşar 'dan, aynı
zamanda kendi imzasını taşıyan ''turizme katkı belgesini'' almış biri
olarak da ricamız, İstanbul'un en değerli turizm zenginliği olan kentsel
peyzajını ve dengelerini ''kendine benzeten'' bu heyulanın yargı tarafından
da tümüyle ''hukuk dışı'' sayılması durumunda, o ''satılan kaçak katların''
ne yapılacağını Vakıflar Bankası'yla baş başa verip düşünmesi...
Çünkü bu ''iskân ruhsatsız'' satışlar, hâlâ
Turizm Bakanlığı'nın yargıda çoktan iptal edilen 15 yıl önceki ''hukuka
aykırı imar iznine'' göre yapılıyor...
Devleti temsil eden kurumlar bu gibi yasadışı inşaatları pazarlarsa,
''arazi mafyasıyla'' artık kim başa çıkabilir ki?..
Cumhuriyet - Oktay Ekinci
|