Otopark deyip geçmeyin
Türkiye'nin, belki de dünyanın en güzel
okullarından biriydi. O gri, kara yüzlü, beton bahçeli devlet okullarının
aksine Boğaz kıyısında Ortaköy'de denize nazır ahşap bir binada faaliyet gösteriyordu, Gaziosmanpaşa İlkokulu. Yandı. Otopark
mafyası mı kundakladı, başka bir sabotaj mı var, kaza mı oldu henüz belli
değil. Ama okulun otopark mafyasına kurban edildiği ihtimali üzerinde
duruluyor. Bu otopark işi çok önemli. İstanbul'u işlemeyen bir şehir
haline getiren unsurlardan bir tanesi.
İstanbul'un en önemli özelliklerinden olan eski ahşap evler yakılıyor ya
da damları açılarak çürütülüyor ki otopark alanı yaratılsın. Çok büyük
bir rantı var bu pazarın. Kurşunlamaların, yangınların ardı arkası
kesilmiyor.
Her yıl polis binlerce kişi hakkında otoparkçı olarak haksız kazanç elde
ettiği gerekçesiyle işlem yapıyor. Trafiğin daha da kilitlenmesine ve
otopark mafyasının palazlanmasına neden olan otopark sorununun mevcut yasa ve
yönetmeliklerle çözülmesine imkân yok. 1994 yılından beri yürürlükte
olan Otopark Yönetmeliği'ne göre yeni yapıların otoparklı inşa edilmesi
zorunlu. Ancak Otopark Yönetmeliği'nin de bütün ruhu, 4'üncü maddenin
7'nci bendinde: "Binaların ihtiyacı olan otopark alanının tamamının
parsel veya bina bünyesinde karşılanmadığı durumlarda ise otopark adedi
kadar otopark bedeli alınır."
İşte bu kadar. Parayı ödeyen otopark yapmaktan kurtuluyor. İlçe
belediyelerden ise otopark yapmaya yanaşanı yok. Sistem böyle işliyor.
Radikal - Murat
Çelikkan
|