reklam

6 Eylül 2002 Cuma
Ana Sayfa
>
Haberler

‘Uluabat Gölü 65 yıl sonra ortadan kalkabilir’

İnsan kaynaklı tahribat sonucu hızla yok olmaya yüz tutan Uluabat Gölü’nün, 65 yıllık süreçte ya bütünüyle kırsal bir ortama ya da sazlık–bataklık alana dönüşebileceği uyarısında bulunuldu. Göl alanının 161 kilometrekareden 116 kilometrekareye düştüğü vurgulandı.

Ramsar Sözleşmesi kapsamında uluslararası koruma altında bulunan Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından Uluabat Gölü’ne, 65 yıllık ömür biçildi.

Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Aksoy, insan kaynaklı tahribat sonucu hızla yok olmaya yüz tutan Uluabat Gölü’nün, 65 yıllık süreçte ya bütünüyle kırsal bir ortama ya da sazlık–bataklık alana dönüşebileceği uyarısında bulundu.

Doç. Dr. Aksoy, yaptığı açıklamada, son 50 yıllık süreçte dünya nüfusundaki hızlı artışın, çevre sorunlarının artmasına yol açtığını, bu sürede doğal kaynakların hızla tüketilmesinin “sürdürülebilir yaşamı” tehdit ettiğini belirtti.

Doğal kaynakların korunması için insan tüketiminin “sürdürülebilir” bir nitelik kazanması gerektiğine dikkati çeken Aksoy, bunun ancak doğal kaynakların yoğun biçimde gözlenmeleri ve elde edilen verilerin paylaşılmasıyla mümkün olabileceğini söyledi.

Göl, sürekli küçülüyor

Ertuğrul Aksoy, uydu aracılığıyla elde edilen verilerin, Uluabat Gölü’nün hızlı bir küçülme gösterdiğini ortaya çıkardığını belirtti. 1965 yılında 161 kilometrekare olan Uluabat Gölü’nün alanının, son ölçümlerde 116 kilometrekareye kadar gerilediğini kaydeden Aksoy, gölün küçülmesinde, DSİ’nin verimli tarım arazisi kazanmak ve tarım alanlarını taşkınlardan korumak amacıyla set çekilerek yaptığı daraltma çalışmalarının etkili olduğunu öne sürdü.

Aynı süreçte yüzey sularının ve Mustafakemalpaşa Nehri’nin taşıdığı toprak parçacıkları nedeniyle sazlık–bataklık alanların hızla büyüdüğünü anlatan Aksoy, şunları söyledi:

“Çok geniş ve dik eğimli arazilerden oluşan havzaya sahip nehirlerle beslenen göllerde, doğal koşulların etkisiyle oluşan su erozyonuna bağlı sedimantasyon (toprak parçaları) kaçınılmazdır. Buna karşın göl, ekstrem (uç) iklim değişiklikleri olmadığı sürece varlığını yüzyıllarca sürdürebilir. Ancak, ormanların yok edilmesi, yüksek arazilerde işlemeli tarım yapılması, endüstri, tarım ve kentsel kullanım amacıyla aşırı su çekilmesi gibi insandan kaynaklanan etmenler, bu sürecin kısalmasına neden olmaktadır. Son yıllarda yaşanan ve uydu verileri ile kolaylıkla gözlenebilen sürecin önlem alınmadan devam etmesi halinde, Uluabat Gölü’nün yaklaşık olarak 65 yıllık bir süreçte ya bütünüyle kırsal bir ortama ya da çok sığ sazlık–bataklık bir alana dönüşeceği söylenebilir.”
Zaman

 

Eylül 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30
diğer aylar için tıklayın

Mimarlık Ofislerinin Değişen ve Değişmeyen Yüzü' nü tartışıyoruz.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 24 Eylül'de Deneme Bilim Merkezi' nde davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Atilla Yücel
Konuşmacılar: Cem İlhan,
Murat Tabanlıoğlu, Gökhan Avcıoğlu, Doğan Tekeli, Mehmet Konuralp


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz