reklam

11 Eylül 2002 Çarşamba
Ana Sayfa
>
Haberler

Seçime Doğru '11 Eylül'

Geçen yılın bugünü Sakız 'daydık... Ege'nin eski yerleşmeleriyle ilgili bir toplantıya, Kayaköyü'nün ''barış ve dostluk'' köyü olmasını hedefleyen projemizi tanıtmak için çağrılmıştık...

Yüzlerce yıl Osmanlı'ya bağlı yaşamış tarihi dağ köylerinden birinin nasıl da özenle restore edildiğini incelerken, aynı tepeden hemen karşımızdaki Anadolu kıyılarını, Çeşme Kalesi 'ni ve evlerini de seyretmek, ''kardeşlik duygularımızı'' daha da güçlendiriyordu.

Mimarlık ve ortak kültür mirasımız, ''hümanizma ve barışın'' da mayası oluyordu.

Tarihe ve Ege'nin maviliklerine dalıp gitmişken cep telefonumda Esat 'ın numarası belirdi: ''Baba, duydunuz mu?..'' diyerek pür telaş devam ediyordu; ''Amerika'da gökdelenlere uçaklar saplandı, yıkıldılar?''

Yunanlı mimarlarla dağ köyünden hemen Sakız'a dönüp televizyona kavuştuğumuzda, Esat'ın sesindeki ''dehşeti'' artık biz de izliyorduk? Tarihi taş yapıların ayağa kaldırılması karşısındaki coşkumuzun yerini, belki de aynı saatlerde New York'ta gümbür gümbür çökertilen İkiz Kuleler 'in gerilimi almıştı? O gece Çeşme'ye dönerken, kıyıda el sallamak için bekleyen Yunanlı meslektaşlarımızla şöyle vedalaştık: ''Biz barış ve dostluk köylerimizi çoğaltmaya bakalım? Terörü ve savaşı yaratan da, kullanan da, insanlığın ortak değerlerini hep kendine mal etmeye kalkanlar değil midir?..''

Ertesi sabah? Yani 12 Eylül 2001... Bütün dünya, herkes tedirgin; ama, ''bir kişi'' sanki mutlu olmalıydı. 11 Eylül 2001'de dünyayı sarsan saldırılar, 12 Eylül 1980'de Türkiye'yi sarsan darbenin ''yıldönümünü'' bile unutturmuş gibiydi. Darbenin lideri Kenan Evren, belki de ilk kez bir 12 Eylül yıldönümünde manşetlere çıkmıyor, eleştirilerin odağı olmuyordu..

Cumhuriyet dışındaki gazetelerin çoğu yazarı, o günün aynı zamanda ''12 Eylül'' olduğunu hemen hiç anımsamamışlardı... Bir köşe yazısında ise 21 yıl önce demokrasiyi ''askıya alan'' rejim şöyle aklanıyordu: ''1980'lerde terörü yenen bir millet olarak, bunun ne anlama geldiğini Batılılara anlatmak üzere 11 Eylül'ü iyi değerlendirmeliyiz?''

Şimdi aradan bir yıl geçti? Bizdeki ''12 Eylülcü'' ler yarınki yıldönümü için de benzer ''savunmalarını'' hazırlayadursunlar, 11 Eylül görüntülerini en iyi değerledirenlerin yine ABD ve ''Batılı şovenistler'' olduğunu kim inkâr edebilir?

Aylar süren bombardıman yağmurunun ardından Afganistan'da gelen ''bereketin'' yine ABD'nin Asya petrolleri üzerindeki ''yakın markaj'' askeri ve siyasal egemenliği olduğunu herkes konuşuyor, ama yazanlar azınlıkta.

''Katil Bin Ladin'' çığlıklarının ardından en ''laik'' ve en ''uygar'' bilinen Batılı aydınların bile ; '' Müslümanlık terör ve insanlık düşmanlığı demektir'' şeklindeki çıkışlarına, çoğu aydınımızın sessiz ve tepkisiz kalabilmesini ise bilmem ki nasıl tartışmalıyız?..

Gelişkin ekonomilerini, uygar yaşam koşullarını ve hatta ''ileri demokrasilerinin maddi kaynaklarını'' bile son birkaç yüz yıllık ''küresel sömürgeciliğin'' patronları olmaları sayesinde edinen bu ülkelerin aynı aydınlarına; ''dinci terörün de işte bu emperyalist politikalarının ürünü olduğunu'' yüksek sesle söyleyecek ''Anadolu aydınlarımızı'' artık mumla arar olduk..

11 Eylül'ün işte böylesi bir ilk yıldönümünde, aynı zamanda ''seçim ortamında'' bulunmamız ise tarihin bir lütfu olmalı. 3 Kasım 2002'de demokrasi ve uygarlık sınavını geçebilmemiz için Afganistan'a yağan bombaların üzerindeki ''markalara'' bakmak yeterli değil mi?

Hem ''İslamcı'' kimlikle seçimlere hazırlanan, hem de yıllardır aynı markaların dünyasından beslenip çoluk çocuk ABD'de gezinenlerin ''oylarını arttırdığı'' söyleniyor?

Benzer şekilde hem ''ulusalcı, muhafazakâr, milliyetçi ya da solcu?'' kimliklerle oy isteyip, hem de yine ancak aynı markaların ''finans kaynaklarıyla'' ülkeyi yönetmeye aday olanların iktidar şansları bulunduğu yazılıp çiziliyor.

Peki, 11 Eylül'ün aslında yeni bir ''küresel tuzağın'' başlangıcı olduğunu ve bundan kurtulabilmek için de ''dinci, ırkçı ya da IMF'ci sarmallardan'' arınmak gerektiğini savunanlar, bu barajları ne zaman aşacaklar.

Bu soruya yanıt verilebildiği gün, 11 Eylülcülerle 12 Eylülcülerin tarihsel ittifakı da son bulacak demektir...

Yeter ki her ikisinin de birbirlerinin 'tamamlayıcısı' olduğunu ulusca kavramamız daha fazla gecikmesin...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Eylül 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30
diğer aylar için tıklayın

Mimarlık Ofislerinin Değişen ve Değişmeyen Yüzü' nü tartışıyoruz.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 24 Eylül'de Deneme Bilim Merkezi' nde davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Atilla Yücel
Konuşmacılar: Cem İlhan,
Murat Tabanlıoğlu, Gökhan Avcıoğlu, Doğan Tekeli, Mehmet Konuralp


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz