reklam

24 Eylül 2002 Salı
Ana Sayfa
>
Haberler

Metropolleşen Bodrum...

Kıyı yerleşmelerinin, büyükşehirlerdeki eğlence merkezlerinden farkları yok. Ha Boğaziçi'ndeki Laila ve diğerleri; ha Turgutreis ya da Yalıkavak kıyılarındaki benzerleri. Henüz yapılaşmanın girmediği, elde kalabilen mandalina bahçeleri de artık ''imar kuşatmasına'' karşı korunmaya çalışılıyor. Ancak buna bile hâlâ tepkiler var, korumacılara karşı baskılar durmuyor...

Yakın geçmişe kadar sadece özgün kıyı köyleri ve dillere destan mandalina bahçeleriyle değil, ''gizemli dağ siluetleri'' yle de sanatçıların düş ve esin yurdu olan Bodrum Yarımadası, sayıları 11'i bulan ''bağımsız belediyelerin'' imar ve kentleşme yarışıyla artık bir ''metropoliten alana'' dönüşmek üzere... Kıyı yerleşmelerinin, büyükşehirlerdeki eğlence merkezlerinden farkları yok... Ha Boğaziçi 'ndeki Laila ve diğerleri; ha Turgutreis ya da Yalıkavak kıyılarındaki benzerleri... Bodrum 'un merkezi ise zaten her gün manşetlerde... Henüz yapılaşmanın girmediği, elde kalabilen mandalina bahçeleri de artık ''imar kuşatmasına'' karşı korunmaya çalışılıyor. Ancak buna bile hâlâ tepkiler var, korumacılara karşı baskıların ardı arkası kesilmiyor...

Yarımadaya çok özel bir ''peyzaj'' kazandıran, birbiri arkasında pastel tonlar yaratarak dağlık topoğrafyayı bir büyük tabloya dönüştüren küçüklü büyüklü tepelerin ise önce yamaçlarında başlatıldı şu ''ikinci konut'' siteleri denilen beyaza boyalı ''çimento kutuları''... Bunlar da artık tablo gibi ''pitoresk'' dağ silsilelerinin ''doruklarındalar'' ve bazı siteler tepeleri bile aşarak, arka taraflara yayılıyorlar...

İşte böylesi bir değişimin girdabındaki Bodrum Yarımadası'nda, hâlâ kimi sanatçılar varsa bile, ''esin'' kaynaklarını çoktan unuttukları gibi, ''düş'' kurabilecekleri bir dinginliği de mumla arar hale geldiler... Evet... Bodrum Yarımadası artık adeta bir metropol... Hemen tüm eski kırsal yerleşmelerinde koca koca Migros 'lar, Tansaş 'lar ve diğerleri, bir zamanların o insancıl köylü pazarlarını şimdi ''otantik reyonlarında'' animasyon olarak yaşatıyorlar...

Yine hemen tüm yerleşmelerinde o ağaçların ve taş bahçe duvarlarının arasından kıvrılarak giden sevimli köy yollarının yerini ''refüjlü bulvarlar'' ve adım başı ''ışıklı kavşaklar'' almış...

Bütün bunları düzenlemek, ihale etmek, kaldırımlarını da tuğlalarla kaplamak ve aynı yerleşmeleri planlı, projeli ve ''imarlı'' (!) kentsel alanlara dönüştürmek için de neredeyse tüm köyler ayrı ayrı birer bağımsız ''belediye'' yapılmışlar...

Küçücük Bodrum Yarımadası'nda, şimdi tam 11 tane belediye, 11 belediye başkanı, 11 belediye meclisi, kimbilir kaç tane meclis üyesi, 11 imar ya da fen işleri amiri ve elbette ki 11 belediye sarayı ile her birinin ayrı ayrı belediye teşkilatları var...

Böylesi zengin bir ''yerel demokrasi'' mozaiğinde yine her biri ayrı ayrı partilerden yerel yönetimler eliyle de sözcüğün tam anlamıyla bir ''imar ve inşa demokrasisi'' yaşanıyor...

Bunların tümü ''özerk'' yetkileriyle kendi sınırları içinde ''imar egemenliklerine'' sahip oldukları için de 11 belediyenin Yarımada'yı hiç değilse bir bütün olarak ortaklaşa planlamaları, hem yasal açıdan hem de ''arazi rantı bağımsızlığının'' çekiciliği nedeniyle mümkün olamıyor...

Bodrum Yarımadası'nı işte böylesine parçalayarak, ''kentler yığılması'' şeklindeki bir ''metropoliten ada'' haline getirmeye başlayan belediyelerin son listesi şöyle:

1. Bodrum (merkez), 2. Yalıçiftlik, 3. Bitez, 4. Konacık, 5. Ortakent - Yahşi (birleştirilerek), 6. Turgutreis, 7. Gümüşlük, 8. Yalıkavak, 9. Gündoğan, 10. Göl(köy)türkbükü (birleştirilerek), 11. Mumcular.

Bu belediyelerden sadece Mumcular bir ''dağ köyü'' konumunda... Konacık dışındakilerin tümü ise Yarımada'nın kıyılarını ''üleşmiş'' durumdalar...

Yarımadadaki bu belediyelerin çoğu, örneğin kendilerine ait bir yat limanı ya da marina, kendilerine ait bir oto-gar, bir toptancı hali, turizm alanları, mega-marketler, çöp alanları, mezbahalar vb. ''kentsel hizmet tesisleri'' için yarış halindeler... Henüz paraları yoksa bile imar planlarında ''yerlerini ayırma'' yetkilerini de asla ertelemiyorlar...

Yine hemen tümü, kendi alanlarındaki imar planlarını üretirken ''komşu belediye alanındaki'' planlarla ilişkinin kurulması konusunu sadece ''yapı yoğunlukları ve inşaat alanları'' açısından ele alıyorlar... Hiç değilse birinde bulunan kentsel hizmet olanaklarının öbüründe olmaması yönünde bir ''master kullanım planı'' için bile hâlâ uzlaşabilmiş değiller...

Bu bütünselliği engelleyen yerel çekişmeleri etkisiz kılabilecek bir merkezi eşgüdümün sağlanabilmesi de siyasilerin popülist tutumları yüzünden mümkün görünmüyor... Böylece Bodrum Yarımadası, yasalarda tanımlanmasa bile 11 belediye ile yaratılmış bir ''fiili durum'' olarak, bir bakıma ''anakent belediyesi olmayan bir büyükşehir belediyesi'' statüsü içinde, her geçen gün biraz daha metropolleşiyor...

Yarımadadaki belediyelerin çoğu,kendilerine ait bir yat limanı ya da marina, kendilerine ait bir oto-gar, bir toptancı hali, turizm alanları, mega-marketler, çöp alanları, mezbahalargibi ''kentsel hizmet tesisleri'' için yarış halindeler... Henüz paraları yoksa bile imar planlarında ''yerlerini ayırma'' yetkilerini de asla ertelemiyorlar...
Cumhuriyet - Oktay Ekinci

 

Eylül 2002 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29
30
diğer aylar için tıklayın

Mimarlık Ofislerinin Değişen ve Değişmeyen Yüzü' nü tartışıyoruz.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 24 Eylül'de Deneme Bilim Merkezi' nde davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Atilla Yücel
Konuşmacılar:
Cem İlhan, Murat Tabanlıoğlu, Bünyamin Derman, Doğan Tekeli, Mehmet Konuralp


Philips Armatür'ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz