Pompidou Merkezi'nin
tasarımcılarından Renzo Piano, bir başyapıta daha imza attı
Temmuz
1944 tarihinde bir bombalama görevinde Güney İtalya'daki Foggia ve
Avusturya'daki Klagenfurt bölgeleri arasında bir noktada yaşamını yitiren
Amcam Jack'in anısına, geçen yaz bu iki bölge arasında bir uçuş gerçekleştirdim.
Meşe, çam ve porsuk ağaçlarıyla kaplı Foggia'dan geçerken bir uçuş
rotasında görülebilecek en olağanüstü yapı alanıyla karşılaştım.
Gargano'nun en yüksek dağları Monte Nero ve Monte Calvo'nun tam ortasında
bulunan etkileyici ve popüler hacı türbesinin üzerinde tur attım. Cenovalı
mimar Renzo Piano tarafından tasarlanmış bu yeni San Giovanni Rotondo
Bazilikası, Papa John Paul tarafından aziz ilan edilen efsanevi keşiş Padre
Pio'nun ilk evrensel tapınak merkezi.
Günümüz mimarisinin en çağdaş ve başarılı mimarlarından olan Piano,
tam bir modernist. Padre Pio'nun ölümünden bir yıl sonra Richard Rogers ve
Peter Rice ile tasarımına başladığı Pompidou Merkezi Paris'in ikonası
haline gelmiş. Piano bu yapıyı, "eğlenceli bir kentsel makine (urban
machine), Jules Verne'in kitaplarından fırlamış bir yaratık, kuru bir
limana demir atmış alışılmamış bir gemi" sözleriyle tasvirliyor.
Aslında San Giovanni Rotondo Manastırı'ndan peder Gerardo, 1991 yılında
bu teklifle geldiğinde Piano reddetmiş. Bunu takip eden 3 hafta boyunca
Piano'nun Cenova'daki stüdyosuna Peder Gerardo'nun ve keşişlerin kutsama
faksları yağmış ve bunun üzerine Piano pes ederek projeyi kabul etmiş.
Alternatif modern inançların en popüler türbesi Pompidou Merkezi'nin yanı sıra
Bari ve prensipteki inancı futbol olan İtalya'da Puglia'nın en görkemli
stadyumlarını tasarlamış olan Piano, büyük yapıların nasıl güzel inşa
edileceğini, kalabalıkla nasıl baş edileceğini, insanların kitlesel
hareketlerini nasıl asilleştireceğini bilen bir mimar. Osaka Sahili'ndeki
yapay bir adada bulunan Kansai Havalimanı Terminali de bunun en büyük kanıtlarından.
Bu büyük kilise üzerindeki ilk çalışmalar 1995 yılında başlamış, görünürde
bitmiş, ancak yapımı hiç bir zaman aceleye getirilmemiş. Bu sadece
temellendirmenin bir sorunu değil, yeni bazilikayı yerel taşın üzerine
oturtma gerçeğiydi. Peki bu durum, mimarın hayal gücünde her hangi bir kısıtlama
gerçekleştirdi mi? Hayır. Piano, taşla inşa etme geleneğini tekrar güçlendirmek
için uzunca düşündü ve San Giovanni Rotondo'da yeni bir mimari dil
konusunda öncü oldu. Toplam 6000 kişiyi içine alan, aşağı kotta bulunan
ve 50 metre yüksekliğindeki kubbeyi taşıyan kemer, taştan inşa edilmiş
muhtemelen en uzun taşıyıcı kemer olma özelliği taşımakta.
"Bu, rekor kitaplarına girmek için yapılmış bir girişim değildir.
Gotik katedrallerin inşa edildiği dönemden yaklaşık 1000 yıl sonra taşla
nelerin inşa edilebileceğini yeniden keşfetme arzusudur. Teknik virtiözlük
kendi içinde bir bitiş değildir, ancak bu, hassas bir formel tercihin ihtiyaçlarına
cevap verir. San Giovanni Rotondo Kilisesi bu dağlık bölgeden sıçrayan bir
yapı. Duvarlar, taşıyıcı kemerler ve çatı, bu elemanların tümü taştan
yapıldı. Biz, belli bir gayeyle tasarımın anahtarı olarak tek bir malzeme
konusunda ısrarcı davrandık." sözleriyle Piano, bu tasarımındaki çıkış
noktalarını açıklıyor.
Cesur strüktürünün büyüklüğüne rağmen, yer kotundan bakıldığında
kilise, çevresine saygılı bir yapı. "Aslında, kilise ziyaretçiler çok
yakınına gelene kadar görünmeyecek bile" diyen Piano, anıtsal cepheler
yapmak adına sadece camla kapladığı kilisenin bu ağırbaşlı girişi, eğimli
bir bahçeye bakıyor.
Ziyaretçilerin görecekleri ilk şey, yol boyunca kiliseye doğru uzanan büyük
bir taş duvar. Bu duvar aynı zamanda bazı dinsel inançların sembolu olan 12
büyük çanı da desteklemekte. Piano'ya göre çanların sesi ve en yüksek
noktasında 25 metreye ulaşan duvarın büyüklüğü sayesinde kilise, bu bölgenin
sembolu haline gelecek.
İçeride taş koridorlar ve dairesel bir düzen içinde tasarlanmış taş
kemerleri destekleyen eğimli duvarlar, tüm zamanların kubbeyle örtülü en
beklenmedik mekanını oluşturmuş. Mimari bir ifadeyle ışıkla doldurulmuş,
güçlü bir etkisi olan mucizevi bir mekan tasarlamış Piano. Piano'nun
havalimanı terminalleri, sanat galerileri ve yüksek ofis binalarına uzanan
bir buluş olan Padre Pio Kilisesi'nin ilham veren mimarlığı, farklı inançlardan
herkese açık.
The Guardian - Jonathan
Glancey
Çeviren: Gülfidan Cansızoğlu
|