Yatırım yaptığıma
pişmanım
Dubai'de gerçekleştirdiği proje ile yeniden gündeme gelen Kahraman Sadıkoğlu,
Türkiye'de önüne çıkarılan engellere isyan etti. Sadıkoğlu Türkiye'de
yeni yatırım düşünmediğini söyledi
Türkiye tam bir küskünler ülkesine dönüşüyor. İşçisini köylüsünü
umutlarını yıllar önce tüketerek, dünyanın dört bir yanında gurbetçi
yapan Türkiye, son zamanlarda girişimcisini de küstürmeye başladı.
Denizcilik sektöründe büyük projelere imza atan armatör Kahraman Sadıkoğlu
da, Türkiye'de önüne çıkarılan engellerden bıktığını ve insanın
hayallerinin bile köreltildiğini vurgulayarak, 'Artık rahat uyumak istiyorum.
Yatırımlarımı rahat çalışabileceğim, daha risksiz bir ülkeye kaydırmayı
düşünüyorum' dedi.
Sadıkoğlu en son Dubai'de Prens Muhammed Maktoum'a ait 150 milyon dolar değerindeki,
160 metrelik dünyanın büyük yatının inşası ve yine aynı ülkedeki, dünyanın
en büyük yat limanı olan Palm İsland 1 Jumeirah projesinin yapımına katılmasıyla
gündeme gelmişti.
Umutlarım kayboldu
İş yaşamı boyunca Türkiye'de sürekli olarak bürokrasi ve engellerle boğuşmak
zorunda kaldığını belirten Kahraman Sadıkoğlu, çalışma koşullarının
çok daha iyi düzenlendiği ülkeleri gördükçe, Türkiye'ye yönelik umutlarının
kaybolduğunu kaydetti. Sadıkoğlu şunları söyledi:
'Türkiye'de yatırım yapmakla hata mı ettim diye düşünüyorum. Artık Türkiye'de
çalışmak bana zevk vermiyor. Şimdi geriye baktığımda, bütün bu yatırımları
yaptığıma pişmanım. Geleceğe yönelik bir yatırım düşünmüyorum. Artık
uygun şartları bulduğum ülkelerde yapacağım. Bu yüzden oğlum Dubai'ye
yerleşti. Şu anda bu ülkenin üniversiteyi yeni bitirmiş bir gence
verebilecek hiçbir şeyi yok. Bu nedenle bütün yetişmiş gençler başka ülkelere
kaçıp, oralara yararlı olmaya başladılar. Sistem gençlerin hayallerini öldürüyor.
Ben kendi oğlumun gelmesini istemem.'
Cezalandırılıyoruz
Sistemin, yatırımcıyı ezen ama rantçıyı koruyan bir hal aldığını
vurgulayan Sadıkoğlu, 'Dolarda yüzde 24 faizle kredi kullanmak zoranda kalıyoruz.
Bunu ödemek için esrar satmak lazım. Üstelik de rantçıya devlet bizzat
garanti veriyor. Bugün Dubai'de iş alıyoruz, oradaki faiz oranı libor artı
0.25. Burada 100 milyon dolarlık yatırıma, 1 milyon dolar kredi bulamıyorum.
Ama Dubai'de iki ay önce kurmuş olduğum şirket, 30 milyon dolar kredi alıyor.
Bu koşullarda nerede çalışmak istersiniz? İmkanım olsa yüzer havuzu da
oraya götüreceğim. Üç yıl önce 100 milyon dolardan fazla iş hacmimiz
vardı. Bugün 30 milyon dolarlara düştü' diye konuştu. Türkiye'nin yaşadığı
bunca krize rağmen, yetkililerin durumu düzeltmek için hala bir çaba
harcamadıklarını söyleyen Sadıkoğlu, bu çürümüş sistem içinde yabancı
sermayenin gelmeyeceği gibi, yerli yatırımcıyı da tutmanın zor olacağını
kaydetti.
Batık gemi çıkaracak
Sadıkoğlu Grubu, Basra Körfezi'nde 1991'deki Körfez Savaşı sırasında
batan 19 geminin çıkarılması ihalesini kazandı. Projenin içinde, İran-Irak
savaşı döneminde batırılan yaklaşık 120 gemi de bulunuyor. Projenin
toplam tutarı ise 20 milyon dolar. İhale Birleşmiş Milletler'in de onayı
ile ABD tarafından bir yıl önce yapıldı. Geçtiğimiz günlerde ABD tarafından
da onaylanarak çalışma izni verilen Sadıkoğlu Grubu, Basra Körfezi'ne
karargah kurmak için hazırlık yapıyor. Bir yıldır onay beklediklerini söyleyen
Kahraman Sadıkoğlu, 'Onay verildi ama şimdi de savaş ihtimali var. Bu
durumda ortalık netleşinceye kadar bekleyeceğiz' dedi.
Başbakan junior mu
Türkiye'de seçimler de çare olmuyor. Çünkü bir seçim olup bittikten sonra
hemen yeni bir seçim gündeme geliyor. Demokrasi tarihimizde her 1.5 yılda seçim
yapmışız. Buna rağmen, demokrasi demokrasi diyoruz, ama birileri geliyor,
30-40 yıl bu ülkenin başından gitmiyor. Bu kadar yolsuzluklara rağmen yine
de gitmiyor. Bazı yabancı konuklarımız yıllar sonra yine aynı ismi
duyduklarında 'Aaa bu junior mu?' diye soruyorlar. 'Hayır hakikisi' dediğimizde
ise çok şaşırıyorlar ve anlam veremiyorlar.
Havuzda havuzu sordu
Dünyanın en büyük yüzer havuzunu İtalya'dan alıp Türkiye'ye getirdim. İtalyan
hükümetine 127 milyon dolara malolmuş bir yüzer havuzu 4 milyon dolara aldık.
6-7 milyon dolar harcayarak çalışır hale getirdik. Bu Türkiye için de bir
olanaktır. Çalışmaya başlarken, bir bakan davet ederek, açılış töreni
düzenledik. Açılışı yapan Bakan Bey, yüzer havuzun içinde, yüzer
havuzun nerede olduğunu sordu. İşte bu insanın bütün hırsını, çalışma
şevkini yok ediyor. Kimlerle iş yaptığımızı görünce gücüme gidiyor.
Transatlantiği çalıştıramadık
Dünyanın en büyük transatlantiğini 2 milyon dolara alıp, Türkiye'ye
getirdim. Bakım ve onarımını yapıp Türk Bayrağı ile dünya denizlerinde
çalıştıracaktım. İnanılmayacak engellerle karşılaştım. Bilinçsizce
ve menfaat için çıkarılan engellerdi. Bir televizyoncu, 'program maliyeti
olarak şu kadar para vereceksin' diye para istedi. Vermeyince, kanserojen madde
var diye üstümüze geldiler. Oysa yangına dayanıklı olduğu için her
gemide asbest maddesi olur. Bugün asbest yerine, yine kanserojen madde içeren
rokful maddesi kullanılıyor. Sonunda geminin bakımını Ukrayna'da yaptırıp
satmak zorunda kaldık. Çünkü Türk Bayrağı çekme talebimize, Çiller'in
beyninin yarısı olan, zamanın bakanı abuk sabuk şeyler söyleyerek karşı
çıktı.
Akşam
|