TMMOB Başkanı Kaya Güvenç
düzenlediği basın toplantısında "Acil Eylem Planına ilişkin görüşlerini
açıkladı"
TMMOB Başkanı Kaya Güvenç düzenlediği basın toplantısında, 58. Hükümetin
Programı için önerilerini aktararak “ulusal bilim, teknoloji ve inovasyon
politikalarına dayalı sanayileşmeye öncelik verilmesini, mühendislerin ve
mimarların, halkımıza daha iyi hizmet etmeleri ve ülkemizin kalkınmasına
daha çok katkıda bulunmaları doğrultusunda seferber edileceği koşulların
yaratılmasını” istedi ve Acil Eylem Planına ilişkin görüşlerini açıkladı:
"58. Hükümet onaylanarak göreve başlamıştır. Başbakan ve
Bakanlar Kurulu üyelerini kutluyor ve çalışmalarında başarılar diliyoruz.
58. Hükümet Programı için görüşlerimizi ve önerilerimizi, meslek
alanlarımızdaki konulara ağırlık vererek üyelerimizle ve kamuoyu ile paylaşmak
istedik. Bunu yaparken Adalet ve Kalkınma Partisinin kamuoyuna sunduğu Acil
Eylem Planının Hükümet Programına da yansıyacağı düşüncesiyle, basında
geniş ölçüde tartışılan bu Plana ilişkin görüşlerimizi de belirtmeyi
bir görev olarak değerlendiriyoruz.
Basına ve kamuoyuna sunduğumuz bu açıklamada, önce mühendislik ve
mimarlık alanlarına ilişkin önerilerimiz yer almaktadır. Daha sonra da 58.
Hükümetin Programında yer almasını önerdiğimiz başka hususları, Acil
Eylem Planı ile ilgili değerlendirmelerimiz ile birlikte sunuyoruz.
Mühendislik ve Mimarlık Hizmetleri İle İlgili Görüş ve Önerilerimiz
Diğer bütün meslek mensupları gibi, mühendisler ve mimarlar da ülkemizin
genel koşullarından ve uygulanan politikalardan doğrudan etkilenmektedirler.
Bağımsızlık, demokrasi, hukuk devleti, barış gibi konuların yanı sıra,
yatırım, üretim, sanayileşme, hakça dağıtım gibi konular da mühendislerin
ve mimarların da gündemlerinde yer almaktadır.
Son yıllarda uygulanan ve insanı, yatırımı, üretimi, sanayileşmeyi göz
ardı eden politikalar nedeniyle, kalkınmanın önemli bir unsuru olan mühendislerin
ve mimarların meslek uygulama alanları daha da daralmış ve diğer çalışanlarla
birlikte sorunları artmıştır. Bugün ülkemizde 400 bin dolayında olan mühendislerin
ve mimarların üçte birinin işsiz ya da meslek dışında çalıştığı
tahmin edilmektedir. Oysa, ülkemizdeki mühendislerin ve mimarların sayılarının
toplam nüfusa oranı, gelişmiş ülkelere göre daha düşüktür. Sorun,
bilimin ve teknolojinin rekabet gücü olduğu bir çağda, bu yeteneği
kullanamamakta yatmaktadır. Bu genel durum bütün meslektaşlarımız açısından
olumsuzluklara, işsizliğe, eğitimden kaynaklanan bilgilerini ve mesleki
becerilerini kullanamamaya, bu olumsuz koşulların etkisiyle düşük gelirlere
neden olmaktadır.
Mühendislik ve mimarlık hizmetleri, gelişmiş ülkelerde araştırma –
geliştirme, tasarım ve yenilik (inovasyon) etkinliklerine kaymaktadır. Ancak,
sanayimizin yapısı, mühendislerin bilgi, beceri ve teknik gelişme düzeyini
olumsuz yönde etkilemektedir. Yatırımların azalması, mevcut tesislerin
teknolojilerini yenileyememesi, AR-GE çalışmalarının yetersizliği, vb.
etkenlerle mühendis istihdamı beklenen düzeyde gerçekleşmemektedir. 58. Hükümetin,
mühendisleri ve mimarları, halkımıza daha iyi hizmet etmek ve ülkemizin
kalkınmasına daha çok katkıda bulunmak doğrultusunda seferber edileceği koşulları
yaratmasını beklemekteyiz.
Gelişmiş ülkelerde gözlemlenen önemli bir gelişme, akademik
belgelendirmenin artık mesleki etkinliklerde bulunmak için yeterli görülmeyişidir.
Çok sayıda ülke, meslek uygulaması için ayrıca ilgili meslek kuruluşlarınca
“mesleki belgelendirmeyi” de aramaktadır. Ülkemizde, mühendislik ve
mimarlık hizmetleri 1938 yılında çıkarılan 3458 sayılı Mühendislik ve
Mimarlık Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Bu düzenleme çağımızın
gereklerine uygun düşmemektedir. Ayrıca, 6235 sayılı Türk Mühendis ve
Mimar Odaları Birliği Kanunu ile verilmiş yetkilerin, kurumlar ve kuruluşlar
tarafından engellenmesinin de önüne geçilmelidir. Meslek Odalarının, üyelerinin
mesleki yeterliliklerini saptaması ve belgelendirmesi yetkisi, resmi makamlarca
engellenmemelidir. Tam tersine, bu yetkilerin kullanılmasının kamu yararına
bir uygulama olduğu teyit edilmelidir.
TMMOB kanunu da, kamuda çalışanlar da dahil olmak üzere, mesleki
etkinlikte bulunan bütün mühendisleri ve mimarları da kapsayacak, mesleki düzenlemeler
konusunda TMMOB’yi daha açık bir biçimde yetkilendirecek bir düzenleme yapılması
da gündeme alınmalıdır.
Bu durum, bütün ülkeler açısından hala tartışılan, AB ülkelerinde bile
henüz çözümlenmemiş mesleki belgelerin karşılıklı tanınırlığı
konusu için de gerekmektedir. AB içinde görüşmeler sürdürülürken, çeşitli
ülkelerin meslek kuruluşları, kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla,
üyelerinin hak ve çıkarlarını korumaktadırlar. Durum bu iken, yabancıların
çalışma izinleri konusunda geçen dönem TBMM’ne sunulan Yasa Tasarısında,
bu husus dikkate alınmamış ve TMMOB’nin mevcut yetkileri sınırlandırılmaya
çalışılmıştır.
Gelişen koşullarda, mühendislerimizin ve mimarlarımızın hak kaybı ile
karşı karşıya kalmamaları için eğitiminin niteliğinin yükseltilmesi
gerekmektedir. TMMOB’nin, eğitimde eşitliğin sağlanması, eğitimin niteliğinin
yükseltilmesi, programlarda eşdeğerliğin sağlanması, bilimin evrensel değerlerinin
geçerli kılınmasının sağlanması amacıyla katıldığı mühendislik eğitimi
akreditasyon çalışmaları Hükümet tarafından da desteklenmelidir.
Mühendislerin ve mimarların istihdamı ve gelir düzeylerinin, Hizmetlerin
Serbest Dolaşımı ile ilgili yanları da bulunmaktadır. Gerek GATS, gerekse
AB ile sürdürülen görüşmelerde, verilen taahhütler gelişmiş ülkelerin
taahhütlerinden çok geniş tutulmuştur. Gerekli çalışmalar yapılmaması
durumunda, ülkemizin mühendisleri ve mimarları kendi ülkemizde, yabancı mühendisler
ve mimarlar karşısında rekabet edemeyecek duruma düşecekler ve onların taşeronluğunu
üstlenmekle karşı karşıya kalacaklardır. Kamu İhale Kanunu ile yabancıların
kamu ihalelerine katılması için saptanan eşik değerlerin, mühendislik ve
mimarlık alanlarında yükseltilmesi sağlanmalıdır.
Son krizle birlikte, eğitimli işgücü ciddi bir işsizlik sorunuyla karşı
karşıya kalmıştır. Mevcut işsiz mühendis ve mimarlara yetmiş bin yeni işsiz
meslektaşımız eklenmiştir. İşsizliğin ancak yatırımla ve üretimle çözümlenebileceği
açıktır. Yatırımların ülkemizin sanayileşmesi, halkımızın gereksinme
duyduğu alt yapıların tamamlanması doğrultusunda yapılması gerekmektedir.
Yatırımların artmasıyla, her alanda görev alacak mühendislere ve mimarlara
ihtiyaç duyulacaktır.
Ayrıca, kamu denetiminin yeterli olmadığı ve mesleki formasyon gerektiren
alanlarda, mühendislerin ve mimarların istihdamı mutlaka göz önünde
tutulmalıdır. İş güvenliği mühendisi ve işyeri hekimi çalıştırmak için
“50 işçi çalıştırma” koşulu kaldırılmalıdır. Gıda sektöründe
560 sayılı KHK çerçevesinde gerçekleştirilen denetimler etkinleştirilmelidir.
Mühendislerin ve mimarların aldıkları eğitim ve üstlendikleri sorumluluğa
uygun düzeyde bir gelir elde etmeleri, eşit işe eşit ücret ilkesinden
yararlanmaları temel bir yaklaşım olmalıdır. Oysa, durum hiç de böyle değildir.
Mühendislerin ve mimarların %80’ine yakın bölümü kamu ve özel sektörlerde
ücretli olarak çalışmaktadır. Meslektaşlarımızın elde ettikleri
gelirler, büyük çoğunlukla, günümüzde 1.1 milyar TL olarak açıklanan
asgari geçim standardının yarısı dolayındadır. Ücretlerin, şimdiki düzeyde
olmasa da, kriz öncesinde de düşük olduğunu ve bu durumun uygulanan genel
politikalardan kaynaklandığını de belirtmek istiyoruz.
Ayrıca, kamu kesiminde, değişik kurumlarda olmakla birlikte benzer ya da
aynı işi yapanlar arasında büyük ücret farklıkları görülmektedir. Bu eşitsizliklerin
giderilmesi için, 57. Hükümet tarafından alınan yetki geçerliliğini
korumaktadır. Bu yetki çerçevesinde ve tarafların görüşleri alınarak
sorunlara çözüm getirilmelidir.
Kamu sektöründe yapılacak düzenlemeler, özel sektörde çalışan
meslektaşlarımızın da ücret sorunlarının çözümüne katkı sağlayacaktır.
Serbest çalışan üyelerimizin, yaptıkları işi daha iyi ve daha kaliteli
yapması da, elde edilen gelirlerle belli bir ilişki içindedir. Bu alanlarda,
asgari ücretlerin uygulanması yönünde düzenlemeler yapılmalı ve bu konuda
TMMOB’nin yetkilendirilmesi sağlanmalıdır."
Arkitera
|