Mesleme'nin Arap Camisi
İstanbul'un fethinden sonra bir süre daha kilise olarak kalan bina, 1475'te
camiye çevriliyor ve Galata Camisi adını alıyor... 1492'de İspanya'dan
kovulan Endülüs Arapları İstanbul'da Perşembepazarı'na yerleşince eski
kilisenin adı bu kez Arap Camisi oluyor...
Perşembe'nin ''Per'' i ve Pazar'ın ''Pa'' sından ''Perpa'' adıyla Kasımpaşa
ile Çağlayan arasında hırdavatçılar ve nalburlar için tek binada 4 bin
500 dükkânla Türkiye'nin en büyük ticaret merkezi yapılmış olsa da Karaköy
ile Azapkapı arasındaki Perşembepazarı, Perpa'ya gitmeyen hırdavatçılar
ve nalburlara ev sahipliği yapmaya devam ediyor...
Hırdavatçıların ve nalburların kuşattığı dar sokaklardan birinin başındaki
tabelada ''Arap Camisi'' yazıyor. Sokağı, solmuş kiremit rengiyle büyük
bir taş bina kesiyor. Üç kat pencereli, dikdörtgen planlı, üstü çatılı
bir bina...
Burası Arap Camisi... Kapısında ''0717'' yılında yapıldığı yazıyor...
Sıfır özellikle yazılmış; ola ki başındaki rakam silinmiş de ''1717''
sanılmasın diye...
Minare değil çan kulesi
Caminin, minaresi avluya giriş kapısının üstünden yükseliyor... Alışılmadık
bir minare... Kare planlı bir kule... Tepesi ahşap... Ahşap kısımda
kepenkli pencereler... En üstte külah...
Külahı kaldırın; pencerelerin kepenklerini çıkarın...
Tepeye bir çan koyun...
Alın size, bir kilisenin çan kulesi...
Ama burası cami...
Hem de 0717 yılında İstanbul'u fethe gelen Arapların yaptığı bir
cami...
İyi de caminin şekli şemali pek camiye benzemiyor...
Benzemese de tarihle inatlaşma pahasına dış kapılardan birinde camiyi
Mesleme' nin yaptırdığı yazıyor...
Mesleme... Emevi Halifesi Süleyman İbni Abdülmelik' in kardeşi... 710 yılında
Süleyman tahta çıkınca Mesleme, Irak valisi olup Anadolu cephesinin komutanlığını
üstleniyor... 717 yılında İstanbul'a; Cenevizlilerin elindeki Galata'ya
kadar geliyor... Bizans'ı almak istiyor ama başaramıyor... Geri dönüyor...
Şaman Kazaklar ve Türklerle savaşıyor... 742 yılı gibi Suriye'de ölüyor.
İşte bu adama Galata'nın göbeğinde bir cami yaptırılmış oluyor!
Adam sanki Konstantiniyye'yi almaya değil, Galata'ya cami yaptırmaya gelmiş;
işi gücü bırakıp taş yontturmuş, duvar ördürtmüş... Galata'dakiler de
müteahhit Arapları seyretmiş...
Büyük yutturmaca...
Arap Camisi, Arapların bile farkında olmadığı sonradan olma bir cami...
Binanın ilkin, Aya Eirene adına yapılmış Bizans kilisesi olduğu sanılıyor...
Aya Eirene adına değilse bile bazı duvar kalıntıları bir Bizans
kilisesinin varlığını gösteriyor...
Dominiken tarikatı
Ve 8. yüzyılda Araplar değil 13. yüzyılda Bizans'ı fetheden Latinler, eski
kilisenin temelleri üzerine yeni bir kilise inşa ediyor... San Paola
Kilisesi...
Haçlılar, Constantinapolis'te Latin İmparatorluğu'nu kurarken Galata da
Cenevizlilerin yönetiminden Venediklilere geçiyor... İstanbul, Katolik dünyasının
egemenliğinde... Ortodoks Bizans, İznik'te sürgünde...
Latin İmparatorluğu yıkıldığında Bizans İmparatoru Galata'daki
Venediklileri kovuyor; Galata'daki ticaret kolonisini yine Cenevizlilere
veriyor... Ceneviz ya da Venedik... Kendi aralarında ticari rekabetleri olsa da
sonuçta Roma'daki Papa'ya bağlı Katolik kent devletleri...
Arap Camisi denilen yerdeki San Paola Kilisesi'nin yanına Dominiken tarikatı
bir manastır yaptırıyor... İşte bugünkü bina, besbelli kilise-manastırın
ta kendisi... Hele şu çan kulesi! Arap Camisi'nin minaresinin Şam'daki
Emeviyye Camisi'nin minaresine benzediği söylense de bu bir çan kulesi...
Tarihi binadaki mezar taşları ki, caminin döşemesi altından 20. yüzyıl
başındaki onarımda ortaya çıkan armalı taşlar, Cenevizlilere ait... Bu taşlar
Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor... Ama avluda, başına Arapça bir ayet yazılmış
mezar sanki Mesleme'nin mezarı gibi sunuluyor! Tabii ki değil... Çünkü
Mesleme'nin Suriye'de öldüğünü Araplar da biliyor! Bu mezarda kimin yattığı
ise önemli değil... Önemli olan mezarın başına Arapça bir yazı yazmak...
Mezar, yakın geçmişte rüya ile bulunup, ''Arap Baba'' adında bir meçhule
adanmış!
San Domenico Kilisesi
1407'de Papa XII. Gregorius' un yaptığı yardımla kilise-manastır tamir
edilerek Dominiken tarikatının kurucusunun adından San Domenico Kilisesi
oluyor...
Arap Camisi'nin dış duvarının önünde bir seyyar satıcı muz satıyor...
İsteyene kilo ile isteyene tane ile... Bir başka seyyar, kesekâğıdında
kuruyemişleri tezgâhına yaymış... İstanbul'da soğuk bir kış günü,
sokakta kuruyemiş satmak cesaret işi olsa gerek... Bu havada yemişlerin ne
kuruluğu kalır ne kavrukluğu...
Arap Camisi'nin avlusundaki şadırvanın yeni olduğu her halinden belli...
Binanın mimarisiyle, şadırvanın mimarisi birbirini tutmuyor... Şadırvan,
19. yüzyıl sonuna doğru II. Mahmut 'un kızı Adile Sultan ve kocası Mehmet
Ali Paşa tarafından yaptırılıyor... Tarihi bina bu sırada büyük bir onarım
geçiriyor...
San Domenico Kilisesi'nin Arap Camisi'ne dönüşmesine gelince...
1453'te Bizans düştüğünde Cenevizliler de Galata kolonisinin anahtarını
dostluk gereği II. Mehmet' e teslim ediyor. Osmanlı Sultanı, kentin en büyük
kilisesi Ayasofya'yı camiye çevirirken, Haliç'in öteki kıyısındaki en büyük
kiliseye dokunmuyor... San Domenico Kilisesi, 1475'te camiye çevriliyor; adı
da Galata Camisi oluyor...
Nerede bunun Arap'ı diye sorarsanız...
Endülüs Arapları gelince...
1492'de Endülüs Arapları İspanya'dan sürülünce İstanbul'a gelip Galata
Camisi'nin çevresinde yerleşiyor... San Domenico Kilisesi'nden bozma Galata
Camisi'nin adı da Arap Camisi oluyor...
Tarihle alay edilircesine Arap Camisi'nin 0717 yılında Emevi komutan
Mesleme tarafından yapıldığı yalanı da Endülüs Arapları sayesinde
ortaya çıkıyor...
Caminin içi, dikdörtgen bir alan... Uzayıp gidiyor... Dış cephedeki üç
kat pencerelerin aksine içerisi tek kat... Ahşap direkler düzerindeki
mahfiller, ara kat oluşturuyor... Mihrap, dikdörtgenin dar kenarında tam
ortada bulunuyor; ilginçtir kilisenin mimari yapısı kıbleye bakıyor...
Perşembepazarı'nın dar sokaklarında hırdavatçı nalbura, nalbur hırdavatçıya
bakıyor...
Yağmur yağdığında Arap kızı camdan bakıyor...
İstanbul'da Arap Camisi, Mesleme'den kalma ''0717'' lik yalanıyla yaşıyor...
Cumhuriyet
|