reklam

18 Şubat 2003 Salı
Ana Sayfa > Haberler

Anahtar paspasın altında

Yerel yönetimlerin şeffaflığı konusunda iki örnek: Washington'da 'katılım', Moda'da 'ihanet'.

Amerika'da bayram değil, seyran değil, ama tam bayram hediyesi gibi yerel bir haber geldi... Haber yerel, ancak etkisi uluslararası düzeyde hissedilecek... Geçen gün postadan çıktı; az önce okudum: "Washington Bölgesi Ulaşım İdaresi ve Virginia Ulaştırma Kurulu, Dulles Havalimanı bölgesinde uygulamaya geçirilmek üzere, yerel bazda kabul gören ulaşım projesini seçti."

Bahsedilen ulaşım projesi, halen işlemekte olan metro sistemini, Washington'un Dulles uluslararası havalimanına kadar, hatta daha da ötesine bağlayacak. Yolcular için taksi ya da dünyaları dolaşan servis otobüsüne alternatif olarak geliyor. Hem ucuz hem güvenli hem çevre dostu hem zaman kazandıran hem de her milletten insanı mutlu edecek bir proje bu...

Üstelik bölge halkı ve kuruluşlar tarafından yüzde 78 oranında kabul görmüş. Zaten bu yüzden, yeni otoyol yapımı ve yeni sistem otobüs gibi alternatif projeler bir kenara bırakılmış. Oldu bitti yok. Bölge insanının dediği olacak ve kentin içini ağ gibi sarıp, banliyölerde sona eren metroya direk bağlantılı, 53 kilometre uzunluğunda raylı sistem inşa edilecek.

Ben de sözü geçen bölgede oturuyorum. Metro durağı evimin yanında. Bu demektir ki, ABD içinden, Türkiye'den ve dünyanın başka yerlerinden gelecek bilumum dostlarıma, "Uçaktan çık, metroya atla, bizim evin önünde in, anahtar paspasın altında" diyebileceğim. İş yerinden izin almak için türlü diller dökmeye, Türkiye için ayrılan yıllık izinlerden çalmaya gerek kalmayacak. Dedim size, bu metro projesi uluslararası mutluluk getirecek...

Mutluluk deyince aklıma memleket düşer... İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, "Bir yılda 100 kilometre metro yapmayı hedefliyoruz. Ulaşım sistemlerini İstanbul'un her tarafına yayarak, İstanbulluların ömrüne ömür katıyoruz" demiş. Ayrıca kent çapında 10 ayrı hatta metro çalışması yapılıyormuş. Ne mutlu İstanbullulara...

13 yıl gecikmeli sunum
Ancak akılları karıştıran bazı uygulamalar kimi İstanbulluların, geceleri uykusuz ve mutsuz geçirmelerine neden oluyor. Yaklaşık 13 yıldır yapımı süren İstanbul metrosunun, Süleymaniye Camii altından geçen bölümünün iptal edilmesi ve en azından 33 trilyon liranın heba olması gibi.

Uygulama projesini, 1 nolu Tarih ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na sunmak ancak 13 yıl sonra akıllarına gelmiş. Kurul da hayır demiş.
İstanbullular "Proje kurula neden bu kadar geç verildi? Kurul yıllardır neden sessiz kaldı?" diye soruyor mudur acaba? Ya bu soruların yanıtları
İstanbulluların ömründen ömür eksiltecek kadar anlamsız olursa?
Memleketi bıraktım. Virginia'ya döndüm... Geçtiğimiz yıl boyunca postadan duyuru üzerine duyuru geldi. Yeni havalimanı ulaşım sistemi ne olacak? Oturumlara gelin, e-posta yollayın, mektup yazın, yeter ki görüşünüzü bildirin diye. Bültenler isteseniz de istemeseniz de geliyor.

Proje bilgilerine erişmek için ayrıca ücretsiz hattan telefon edilebiliyor. Ayrıca, internet sayfalarından projeyi inceleyip, sorulara e-posta ile yanıt istenebilir.
Ah, şu klasik mektuplar! Zarflı, kağıtlı, kalemli. O da kullanılabilir... Mahalleli bir araya gelip konuyla ilgili brifing verilmesini isteyebilir. Hatta bölgedeki 24 kütüphanenin adresi veriliyor. Birine gidilip, projenin her türlü detayı bırakılan dosyalardan öğrenilebilir.

Bitmedi! Bu tüketici toplumunda, kapitalizmin patronları her türlü senaryoyu düşünüp, ona göre plan yapıyor. Civardaki en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Tysons Corner'daki kioskta da bilgi sunuyorlar. Proje çalışanları soruları yanıtlıyor; planla ilgili haritaları, çizimleri gösteriyor; periyodik e-posta hizmetlerine geleni geçeni abone yapıyor; yeter ki isteyin...

Kapalı kapılar ardında projeler
Yine olmuyor, memleket kaygısı bitmiyor. Gurbet başkadır derlerdi de inanmazdım... Geçtiğimiz haftalarda SİT alanı üzerindeki nadide bir mekânda, Moda sahilini Fenerbahçe'ye bağlayacak olan yeni yolun açılış töreni yapılmış. Olacak şey değil, projeden İstanbullular bir yana, Modalıların bile haberi yok...   www.arkitera.com'a yazan bir mimar, açılış töreni sırasında tesadüfen oradan geçerken kalabalığı görüp, neler oluyor diye yaklaşınca projeden haberdar olmuş. Web sitesinde gördüğüm kadarıyla mimarlar saçlarını başlarını yolmaktalar. Projenin imkansızlığı bir yana, bölge sakinlerinden özellikle gizlenerek, oldu bitti mantığı içinde kotarılmasını yerel yönetimin bir ihaneti olarak görüyorlar.

Bir de Türkiye'nin en büyük ulaştırma projelerinden olan İstanbul Boğazı tüpgeçidi inşaatı (Marmaray) var. Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı banliyö hatları yapımına ek olarak, Haydarpaşa-Sirkeci arasında Japon teknolojisiyle boğazdan tüp geçit olacak. Avrupa ve Asya'nın bağlanması az bir şey mi? Saatte 70 bin yolcu taşıması beklenen, 2.5 milyar dolara malolacak dev bir proje.
Yaklaşık 44 kilometrelik bölümü Asya'da, 20 kilometrelik bölümü Avrupa'da, 2 kilometrelik bölümü tüp tünel ve 11.5 kilometresi de Sirkeci-Yedikule arasında olmak üzere toplam 76 kilometre uzunluğunda olacak. İnşaatın bu yıl içinde başlaması, 2008'de bitmesi planlanıyor. Heyecan verici.

İstanbulluların da yüreği heyecandan pır pır atıyor olmalı... Güzergâh, ya fay hatlarından geçiyorsa! Projeler yapılırken pek haberleri olmadı, tamamlandıkça kendilerine bilgi verilecek mi acaba?

Verginizi artıralım mı?
Memleket meseleleri nedeniyle anlata anlata bitiremediğim, hakkında bülten üzerine bülten yollanan Virginia'daki havalimanı raylı projesi de, ABD çapında en büyük ulaştırma projelerinden biri. Tam 3.2 milyar dolar tutarında.
5 Kasım ara seçimlerinde referandum yapıldı ve soruldu: "Virgina'da ulaşım projelerine hız vermek için, gıda dışında kalan mamüllere 1 dolar vergi başına yarım sentlik artırım yapılmasına evet mi, hayır mı?"

Virginia'lılar "Hayır, biz yeterince vergi veriyoruz, federal hükümet ulaştırma projelerine destek versin" dedi. Şimdi kaynağın en azından yüzde 50'si federal kaynaklardan gelecek. Gerisi yerel, belki bir kısmı da özel fonlarla tamamlanacak.

Bir de 'Çevresel Etki Değerlendirme' raporu var ki, bu yöndeki çalışmalar 2000'de başlamıştı, bu yıl ortasında bitecek. Bunda da projenin etkileri yerleşimden ekonomiye, güvenlikten bakım masraflarına, toplum hizmetlerinden estetiğe, gürültüden hava kalitesine, doğal kaynaklardan enerjiye, tarihi ve arkeolojik değerlerden çevre adaletine kadar pek çok açılardan masaya yatırılıyor. Rapor tamamlandıkça, her aşamada halka sunuluyor.

Şimdi bekliyoruz. Komşum bir sevinçli, bir sevinçli... Yazın yapılan oturumlardan birine gitmişti. Aslında gönlü raylı sistemden yana olmasına rağmen, projenin 10 yıl gibi uzun bir sürede tamamlanacağı ve mevcut trafik karmaşası illallah dedirttiği için, katıldığı toplantıda tercihini geliştirilmiş otobüs sisteminden yana kullanmıştı.

Yeni gelen bültenden öğrendiğimize göre buna da çözüm var. Raylı sistem tamamlanana dek, ulaşım sıkıntıları otobüs projesi ile hafifletilmeye çalışılacak.
Sadece komşum değil, ben de sevinçliyim. Bir de şu savaş olmasa ben de havalara uçacağım.
Gurbette yaşayanlar bilirler, sıla özlemini dindirmenin en etkin yolu, memleketten gelen dostlardır. Anahtar paspasın altında...
Radikal - Yonca Poyraz Doğan

 

Şubat 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02
03 04 05 06 07 08 09
10 11 12 13 14 15 16
17 18 19 20 21 22 23
24 25 26 27 28
diğer aylar için tıklayın

Platform

"Mimarlık Meslek Yasası" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 04 Mart'ta İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon' da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: Umut İnan
Konuşmacılar: Ratip Kansu,
Hakkı Önel, Aslı Özbay, Salih Zeki Pekin

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz