Anahtar paspasın altında
Yerel yönetimlerin
şeffaflığı konusunda iki örnek: Washington'da 'katılım', Moda'da
'ihanet'.
Amerika'da bayram değil, seyran değil, ama tam bayram hediyesi gibi yerel
bir haber geldi... Haber yerel, ancak etkisi uluslararası düzeyde
hissedilecek... Geçen gün postadan çıktı; az önce okudum: "Washington
Bölgesi Ulaşım İdaresi ve Virginia Ulaştırma Kurulu, Dulles Havalimanı bölgesinde
uygulamaya geçirilmek üzere, yerel bazda kabul gören ulaşım projesini seçti."
Bahsedilen ulaşım projesi, halen işlemekte olan metro sistemini,
Washington'un Dulles uluslararası havalimanına kadar, hatta daha da ötesine
bağlayacak. Yolcular için taksi ya da dünyaları dolaşan servis otobüsüne
alternatif olarak geliyor. Hem ucuz hem güvenli hem çevre dostu hem zaman
kazandıran hem de her milletten insanı mutlu edecek bir proje bu...
Üstelik bölge halkı ve kuruluşlar tarafından yüzde 78 oranında kabul görmüş.
Zaten bu yüzden, yeni otoyol yapımı ve yeni sistem otobüs gibi alternatif
projeler bir kenara bırakılmış. Oldu bitti yok. Bölge insanının dediği
olacak ve kentin içini ağ gibi sarıp, banliyölerde sona eren metroya direk
bağlantılı, 53 kilometre uzunluğunda raylı sistem inşa edilecek.
Ben de sözü geçen bölgede oturuyorum. Metro durağı evimin yanında. Bu
demektir ki, ABD içinden, Türkiye'den ve dünyanın başka yerlerinden gelecek
bilumum dostlarıma, "Uçaktan çık, metroya atla, bizim evin önünde in,
anahtar paspasın altında" diyebileceğim. İş yerinden izin almak için
türlü diller dökmeye, Türkiye için ayrılan yıllık izinlerden çalmaya
gerek kalmayacak. Dedim size, bu metro projesi uluslararası mutluluk
getirecek...
Mutluluk deyince aklıma memleket düşer... İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Ali Müfit Gürtuna, "Bir yılda 100 kilometre metro yapmayı
hedefliyoruz. Ulaşım sistemlerini İstanbul'un her tarafına yayarak, İstanbulluların
ömrüne ömür katıyoruz" demiş. Ayrıca kent çapında 10 ayrı hatta
metro çalışması yapılıyormuş. Ne mutlu İstanbullulara...
13 yıl gecikmeli sunum
Ancak akılları karıştıran bazı uygulamalar kimi İstanbulluların,
geceleri uykusuz ve mutsuz geçirmelerine neden oluyor. Yaklaşık 13 yıldır
yapımı süren İstanbul metrosunun, Süleymaniye Camii altından geçen bölümünün
iptal edilmesi ve en azından 33 trilyon liranın heba olması gibi.
Uygulama projesini, 1 nolu Tarih ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na
sunmak ancak 13 yıl sonra akıllarına gelmiş. Kurul da hayır demiş.
İstanbullular "Proje kurula neden bu kadar geç verildi? Kurul yıllardır
neden sessiz kaldı?" diye soruyor mudur acaba? Ya bu soruların yanıtları
İstanbulluların ömründen ömür eksiltecek kadar anlamsız olursa?
Memleketi bıraktım. Virginia'ya döndüm... Geçtiğimiz yıl boyunca postadan
duyuru üzerine duyuru geldi. Yeni havalimanı ulaşım sistemi ne olacak?
Oturumlara gelin, e-posta yollayın, mektup yazın, yeter ki görüşünüzü
bildirin diye. Bültenler isteseniz de istemeseniz de geliyor.
Proje bilgilerine erişmek için ayrıca ücretsiz hattan telefon
edilebiliyor. Ayrıca, internet sayfalarından projeyi inceleyip, sorulara
e-posta ile yanıt istenebilir.
Ah, şu klasik mektuplar! Zarflı, kağıtlı, kalemli. O da kullanılabilir...
Mahalleli bir araya gelip konuyla ilgili brifing verilmesini isteyebilir. Hatta
bölgedeki 24 kütüphanenin adresi veriliyor. Birine gidilip, projenin her türlü
detayı bırakılan dosyalardan öğrenilebilir.
Bitmedi! Bu tüketici toplumunda, kapitalizmin patronları her türlü
senaryoyu düşünüp, ona göre plan yapıyor. Civardaki en büyük alışveriş
merkezlerinden biri olan Tysons Corner'daki kioskta da bilgi sunuyorlar. Proje
çalışanları soruları yanıtlıyor; planla ilgili haritaları, çizimleri gösteriyor;
periyodik e-posta hizmetlerine geleni geçeni abone yapıyor; yeter ki
isteyin...
Kapalı kapılar ardında projeler
Yine olmuyor, memleket kaygısı bitmiyor. Gurbet başkadır derlerdi de
inanmazdım... Geçtiğimiz haftalarda SİT alanı üzerindeki nadide bir mekânda,
Moda sahilini Fenerbahçe'ye bağlayacak olan yeni yolun açılış töreni yapılmış.
Olacak şey değil, projeden İstanbullular bir yana, Modalıların bile haberi
yok... www.arkitera.com'a
yazan bir mimar, açılış töreni sırasında tesadüfen oradan geçerken
kalabalığı görüp, neler oluyor diye yaklaşınca projeden haberdar olmuş.
Web sitesinde gördüğüm kadarıyla mimarlar saçlarını başlarını
yolmaktalar. Projenin imkansızlığı bir yana, bölge sakinlerinden özellikle
gizlenerek, oldu bitti mantığı içinde kotarılmasını yerel yönetimin bir
ihaneti olarak görüyorlar.
Bir de Türkiye'nin en büyük ulaştırma projelerinden olan İstanbul Boğazı
tüpgeçidi inşaatı (Marmaray) var. Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı banliyö
hatları yapımına ek olarak, Haydarpaşa-Sirkeci arasında Japon
teknolojisiyle boğazdan tüp geçit olacak. Avrupa ve Asya'nın bağlanması az
bir şey mi? Saatte 70 bin yolcu taşıması beklenen, 2.5 milyar dolara
malolacak dev bir proje.
Yaklaşık 44 kilometrelik bölümü Asya'da, 20 kilometrelik bölümü
Avrupa'da, 2 kilometrelik bölümü tüp tünel ve 11.5 kilometresi de
Sirkeci-Yedikule arasında olmak üzere toplam 76 kilometre uzunluğunda olacak.
İnşaatın bu yıl içinde başlaması, 2008'de bitmesi planlanıyor. Heyecan
verici.
İstanbulluların da yüreği heyecandan pır pır atıyor olmalı... Güzergâh,
ya fay hatlarından geçiyorsa! Projeler yapılırken pek haberleri olmadı,
tamamlandıkça kendilerine bilgi verilecek mi acaba?
Verginizi artıralım mı?
Memleket meseleleri nedeniyle anlata anlata bitiremediğim, hakkında bülten üzerine
bülten yollanan Virginia'daki havalimanı raylı projesi de, ABD çapında en büyük
ulaştırma projelerinden biri. Tam 3.2 milyar dolar tutarında.
5 Kasım ara seçimlerinde referandum yapıldı ve soruldu: "Virgina'da ulaşım
projelerine hız vermek için, gıda dışında kalan mamüllere 1 dolar vergi
başına yarım sentlik artırım yapılmasına evet mi, hayır mı?"
Virginia'lılar "Hayır, biz yeterince vergi veriyoruz, federal hükümet
ulaştırma projelerine destek versin" dedi. Şimdi kaynağın en azından
yüzde 50'si federal kaynaklardan gelecek. Gerisi yerel, belki bir kısmı da özel
fonlarla tamamlanacak.
Bir de 'Çevresel Etki Değerlendirme' raporu var ki, bu yöndeki çalışmalar
2000'de başlamıştı, bu yıl ortasında bitecek. Bunda da projenin etkileri
yerleşimden ekonomiye, güvenlikten bakım masraflarına, toplum hizmetlerinden
estetiğe, gürültüden hava kalitesine, doğal kaynaklardan enerjiye, tarihi
ve arkeolojik değerlerden çevre adaletine kadar pek çok açılardan masaya
yatırılıyor. Rapor tamamlandıkça, her aşamada halka sunuluyor.
Şimdi bekliyoruz. Komşum bir sevinçli, bir sevinçli... Yazın yapılan
oturumlardan birine gitmişti. Aslında gönlü raylı sistemden yana olmasına
rağmen, projenin 10 yıl gibi uzun bir sürede tamamlanacağı ve mevcut trafik
karmaşası illallah dedirttiği için, katıldığı toplantıda tercihini geliştirilmiş
otobüs sisteminden yana kullanmıştı.
Yeni gelen bültenden öğrendiğimize göre buna da çözüm var. Raylı
sistem tamamlanana dek, ulaşım sıkıntıları otobüs projesi ile
hafifletilmeye çalışılacak.
Sadece komşum değil, ben de sevinçliyim. Bir de şu savaş olmasa ben de
havalara uçacağım.
Gurbette yaşayanlar bilirler, sıla özlemini dindirmenin en etkin yolu,
memleketten gelen dostlardır. Anahtar paspasın altında...
Radikal - Yonca Poyraz Doğan
|