Mimar Sinan, 400 yıl sonra anılarıyla
tarihe ışık tutuyor
Mimar
Sinan (1490 – 1588), hayatı boyunca kaç cami, köprü ya da imaret yaptı? Süleymaniye
Camii nasıl inşa edildi, sütunları nereden, nasıl getirildi; cami, Sinan’ın
söz verdiği tarihte tamamlanmasaydı Kanunî Sultan Süleyman mimara nasıl
bir ceza verecekti? İstanbul’da, Kırkçeşme sularının inşaatı nasıl
yapıldı?
Sinan, nereden devşirildi, nasıl yetişti ve mimarlığa nasıl başladı;
niçin hep Ayasofya’dan daha yüksek kubbeli bir cami yapmak istedi?.. Anadolu
coğrafyasına irili ufaklı pek çok eser kazandıran ‘Koca Mimar’, dönemlerinde
yaşadığı Kanuni Sultan Süleyman, Sultan II. Selim ve III. Murad hakkında
neler düşünüyordu?.. Çoğu birer efsaneyle cevaplanan bu tür soruların
gerçek cevabını, artık Mimar Sinan’ın kendi ağzından öğrenebileceğiz.
Sinan’ın, kendi dilinden yaşam öyküsü olan ve Sâi Mustafa Çelebi tarafından
kaleme alınan otobiyografik eser, büyük ustanın ölümünden 415 yıl sonra,
günümüz Türkçesiyle okurlara ulaştı. Sinan’ın, yaşamöyküsünü,
eserlerinin envanterini ve kendi döneme ait gözlemlerini anlattığı
‘Tezkiretü’l–Bünyan’ ve ‘Tezkiretü’l–Ebniye’, ilk kez bir
arada ve eksiksiz olarak “Yapılar Kitabı” adıyla yayımlandı. Kitap, 15.
ve 16. asra ait pek çok tarihî gerçeğe de ışık tutuyor.
Süleymaniye’yi bitiremeseydi başına ne gelecekti?
Mimar Sinan hatıralarında, ‘kalfalık eserim’ diye nitelediği Süleymaniye
Camii’ni yaparken, işi yavaşlattığı hatta savsakladığı dedikodusu yayılır.
“Mimar Sinan iskeleyi sökmüyor, çünkü iskele sökülürse kubbe çökecek.”
söylentileri çıkar ve bunlar, padişahın kulağına kadar gider. Cami inşaatına
ani bir baskın yapan Kanuni Sultan Süleyman, Sinan’dan kesin bir tarih
vermesini ister. Mimar, “İki ay sonra bu bina biter.” der. Ustanın,
kendisini anlamadığını düşünen padişah, sorusunu yineler; ama
Sinan’dan yine aynı cevabı alır: “İki ay sonra biter!” Kanuni, etrafındakilerin
de şahit olmasını isteyerek, yaptığı cami Ayasofya’dan yüksek olmadığı
için Fatih tarafından elleri kestirilen Fatih Camii’nin mimarı Sinaneddin
Yusuf Bin Abdullah’ı (Sinan–ı Atik) hatırlatır: “Umarım, dedem Sultan
Mehmet Han’ın mimarı sana örnek olarak yeter. Mimar! Hele iki ay sonra
bitmezse seninle konuşuruz!” der ve saraya gider. Kanuni dahil pek çok kimse
caminin iki ay içerisinde bitirileceğine inanmaz. Ancak Sinan, söz verdiği
tarihte Süleymaniye’yi bitirir. İki ay aradan sonra camiyi ziyarete gelen
Kanuni, gözlerine inanamaz. “Caminin kapısını açmayı en çok hak eden kişi
kimdir?” diye sorunca, etrafındakiler “Koca Mimar” cevabını verir. Padişah
da “Allah’ın rahmeti ve rızası üstüne olsun.” diyerek anahtarı
mimara uzatır.
‘Saltanat gülbahçesinin devşirmesiyim’
Hayatı ve eserleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler veren Mimar Sinan’ın
kitapta yer alan şu sözleri, kendisiyle ilgili çok tartışılan bir konuyu,
devşirme yoluyla Rumeli’den bir Hıristiyan aileden getirildiği iddiasını,
ortadan kaldırıyor: “Ben zavallı, Sultan Selim Han’ın saltanat gülbahçesinin
devşirmesiyim. Kayseri sancağından ilk kez onun zamanında oğlan çocuğu
devşirilmişti ve devşirilen erkek çocukların ilki de bendim. Acemioğlanları
arasında, yaratılışımdaki düzgünlük sayesinde seçilip dülgerliğe
heveslendim...”
Asılları Topkapı Sarayı ile Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan
‘Tezkiretü’l–Bünyan’ ve ‘Tezkiretü’l–Ebniye’, aynı zamanda
otobiyografi geleneği açısından da önemli bir çalışma. Ülkemizde devlet
adamlarının ve ünlü kişilerin yaşamıyla ilgili bilgilere ulaşmanın
zorluğu ve bu kişilerin anı ve yaşamöyküsü yazma konusundaki
isteksizlikleri göz önüne alındığında, Sinan’ın yaklaşık 5 asır önce
hem kendisi hem de eserleriyle ilgili bilgiler veren bir kitabı kaleme aldırmış
olmasının önemi anlaşılacaktır.
Zaman
|