Daha verimli mekanlarda yaşamak
Prof. Dr. Nevzat Tarhan bulunduğumuz ortamın havasının, aydınlatılmasının,
ısısının ve bunlar gibi daha birçok gözardı ettiğimiz özelliğinin
fikir üretimimizi ve verimliliğimizi etkilediğini belirtiyor.
www.worldmedline.com
adlı sitede yayınlanan yazıda, yaşanan fizikî mekanın fikir üretimi ve
verimliliğe etkisi hakkında bilgiler veriliyor.
Barınma hijyeni
İnsanın çalıştığı yaşam odalarını havalandırması, aydınlatması,
ısıtması, ses kirliliği, elektromanyetik kirlilik, genel temizliği gibi alt
başlıklarda düşünülecek çevre bilincine barınma hijyeni diyebiliriz.
İdeal barınma alanı
Duvar yüksekliği evlerde 2,25 m olmalı, insan sayısına göre hesaplanmalıdır.
Isı dağılışının en iyi olduğu doğal malzemeler en idealidir. Kişi başına
oda hacmi 15 m olmalıdır (saatte iki defa tazelendiğinde).
Oksijen
İnsan beyni ağırlık olarak vücudun % 2’sidir. Fakat solunan havadaki
oksijenin % 25’ini kullanır. Atmosferdeki oksijende % 1 azalma, beyne giden
oksijenin % 12,5 azalması demektir. Doğaya yakın ortamda % 20-21 olan
oksijen, şehirlerde % 19’a düşer. Her yüzde bir düşüş beynimizin
veriminin % 12,5 düşüşü demektir.
Beynimiz anlama, kavrama, algılama, karar verme, plan yapma, strateji üretme,
farklı düşünme, sosyal sınırları belirleme gibi zihinsel işlevleri alın
lobları aracılığı ile yapar. Havadaki oksijenin % 2 azalmasının, beynin
bu işlevlerinin % 25 azalmasını netice vereceği düşünülürse, barınma
hijyeninde en önemli unsurun havalandırmanın olduğu ortaya çıkar.
Karbondioksit
Bir erişkin solunumla saatte 22,6 litre karbon dioksit çıkartır. Taze havada
on binde 3 olan karbon dioksit on binde 7’ye çıktığı zaman kokusu değişir.
Bir kişinin bir saatte taze hava ihtiyacı 33 metreküptür. Kanda karbon
dioksit gazının yükselmesi fiziksel ve zihinsel yorgunluğu hızlandırır.
Isıtma
Oda sıcaklığı 18 derecenin altına düştüğünde çevre damarları büzülür,
vücut enerjisini savunma amacıyla kısar, zihinsel verim düşer. 25 derecenin
üzerinde veya terleme yapan bir ortamda damarlar genişler, beyne giden kan
azalır, uykuya eğilim artar.
Isıtıcı araçlarının çevreye verecekleri ısı radyasyonu doğrudan
organizmaya ulaştığında hoş bir duygu verse de güneş çarpması etkisine
benzer etki oluşturur. Tansiyon düşer, beyne giden kan azalır, zihinsel
verim azalır.
Verimli bir çalışma ortamının meydana getirilmesi için, odanın termal
konforunun sağlanmasına, yani ısının homojen yayılmasına ve devamlılığına
dikkat etmek gerekir.
Aydınlatma
Işık duyusu, elektromanyetik spektrumu 0,4-0,8 mikron dalgaboyundaki ışınların
görme sinirlerini uyarması ile meydana gelir. Doğal ışın günün her
saatinde değiştiği için yapay ışıkla aydınlanma zorunlu olmaktadır.
Doğal ışığa yakın spektrum ve yumuşaklıktaki ışık kaynağını gün
ışığı rengindeki floresan lambalar verir. Göz fizyolojisi açısından en
çok önerilen aydınlatma bu olmaktadır. Lambalar 80 cm çevreye morötesi
ışın yaydıkları için, bu yakınlık içerisinde uzun süre kalmamak
gerekir.
Yetersiz aydınlatma, incelenen maddeye 25-35 cm’den daha kısa mesafeden
bakılması sonucunu doğurur. Bir süre sonra uyum güçlükleri başlar. Göz
konverjans kasları fazla kasılır ve yorulur, ağrılar başlar. Başağrısı,
göz kızarması, zihinsel yorgunluk başlar. Çalışma verimi düşer. İş
kazaları artar, ruhsal depresyon tetiklenir. Yeterli bir aydınlanma, yaşlılar
için daha önemlidir. 20 yaşındaki bir çalışana göre 60 yaşındaki bir
çalışan 2-5 misli daha fazla aydınlığa ihtiyaç duyar.
NTVMSNBC
|