Sınır ötesi mirasımız kayıt
altında
‘Yurt dışındaki Tarihi Türk Eserlerinin Envanteri Projesi’ kapsamında
Osmanlı kent mimarisinin en önemli mirasçısı olan Suriye’nin Halep
kentindeki tarihi Türk eserleri bir bir kayda geçirildi.
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından organize edilen ve Türk Tarih
Kurumu Başkanlığı’nca yürütülen ‘Yurt Dışındaki Tarihi Türk
Eserlerinin Envanteri Projesi’ çerçevesinde Ortadoğu, Afrika ve
Balkanlar’daki Türk kültür varlıklarını belirlemek amacıyla 2000 yılında
başlayan çalışmalar sürüyor.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof.
Dr. Abdülselam Uluçam başkanlığındaki bir ekip, 15 gün süren çalışmanın
sonunda Osmanlı döneminden kalma kültür mirasına sahip en önemli kent olan
Halep’teki Türk eserlerinin önemli bir bölümünün envanterini çıkardı.
Araştırmalar sonunda aralarında kale, külliye, medrese, türbe, cami,
tekke, han, hamam, banka, çeşme, konak, saray, tren istasyonu, saat kulesi ve
kışla gibi çok sayıda Türk eseri kayıt altına alınırken, bunların
8’inin Selçuklu, 13’ünün Eyyubi, 38’inin Memluklu ve 57’sinin de
Osmanlı döneminden kaldığı belirlendi.
Anadolu'dan bir kent gibi...
Araştırmanın başkanlığını yapan Prof. Dr. Abdülselam Uluçam, günümüze
kadar ulaşan mimari dokusunun son şeklini Osmanlı döneminde aldığı
bilinen Halep’in, Türk şehirciliğinde özel bir öneme sahip olduğunu söyledi.
İç kalesi ve şehri kuşatan surları başta olmak üzere, tüm yerleşim
birimleri ve mimari yapılarında Selçuklu, Eyyubi, Memluklu ve Osmanlı döneminin
izlerini taşıyan Halep’in, barındırdığı eserlerle Anadolu’daki bir
kentten farklı olmadığını vurgulayan Uluçam, “Halep kentinde, Konya,
Afyon, Van ya da İstanbul’da mimari anlamında ne varsa tamamını görmek mümkün.
Birçok Osmanlı paşasının Anadolu’da yaptırdığı konak, cami gibi
eserlerin bir eşi de Halep’te bulunuyor” dedi.
Halep Osmanlı'yı, Osmanlı Halep'i yaşatıyor
Klasik Osmanlı şehirciliğinin tipik bir örneğini sergileyen kentteki kapalı
çarşıların, malzeme, materyal ve sunum açısından eski ticari geleneği sürdüren
canlı birer etnografya müzesi durumunda olduğunu vurgulayan Uluçam, modern
mimari ürünleri boy göstermeye başlasa da yeni yapılaşmanın tarihi mimari
gelenek ve taş malzeme üzerine kurulması nedeniyle kentin Osmanlı dönemi çehresine
bir zararı olmadığını belirtti.
Osmanlı tarihini halen yaşatan Halep’te işlevini yitiren tekke, zaviye,
imaret gibi sosyal tesislerle türbelerin çoğunun mesken haline getirildiğini
anlatan Uluçam, diğer eserlerin büyük bir kısmının da yapılış amaçlarına
uygun biçimde günümüzde de kullanıldığını, bir bölümünün ise müze
haline getirildiğini belirlediklerini kaydetti.
Halep’te gerçekleştirilen 15 günlük araştırma ve inceleme sonucunda,
276 taşınmaz Türk kültür varlığı tespit ettiklerini, ancak Suriye’deki
mesai ve çalışma sisteminin farklı oluşu ve mevsim koşulları nedeniyle bu
eserlerden ancak 118’inin incelenebildiğini ifade eden Uluçam, Mısır,
Tunus ve Irak’taki kentlerle karşılaştırıldığında Halep’in Türk
tarihi mirasını daha canlı bir şekilde yaşattığını aktardı. Bu kentte
yapılan araştırma ve incelemelerin önümüzdeki aylarda kitap olarak yayımlanarak
geniş bir kitleye ulaştırılacağını da bildiren Uluçam, sınır ötesi kültür
ve tarih mirasının belgelenmesinin, bu konuda yeni araştırmaların yapılabilmesine
olanak sağladığını sözlerine ekledi.
NTVMSNBC
|