Şimdi 'moda' böyle
Şu sıralarda İstanbul'un semtlerinden biri daha, belediyeden bir iyilik görme
ihtimalinin ağırlığı altında eziliyor. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin kendisi yapmaya hazırlandığı iyiliği kıvançla duyuruyor.
Slogan, 'Büyükşehir Çalışıyor'! Nasıl çalıştığının kanıtı da şöyle
açıklanmış: 'Kadıköy trafiği estetik çözümlerle rahatlıyor!'
Nasıl rahatlıyor? Kadıköy'den başlayan 'otoyol' bütün Moda Burnu'nu döndükten
sonra Kurbağalıdere üzerinde 'çağdaş', 'modernist', 'asma' vb. bir köprüyle
zıpladıktan sonra, Bağdat Caddesi taraflarına bağlanıyor.
İstanbul Belediyesi'nin yaptıkları konusunda tavrım genellikle olumsuz değil.
Birçok alanda başarılı buluyorum. Ama bu konuda aynı fikirde olamayacağımız
belli.
Epey bir süredir kentin 'Avrupa yakasında' oturmakla birlikte, Diaspora'dan
bir Modalı sayılacağım için, Moda Burnu'nu dolaşan otoyol projesi beni kişisel
olarak ilgilendiriyor. Ama ondan öte, şu 'kıyı boyu' otoyol projeleri o
semtten, bu semtten değil, her semtten İstanbulluların kâbusu olmalı diye düşünüyorum.
Menderes'in alaturka modernist tarzıyla bu kente el atmasından beri deniz kıyılarını
yoğun motorlu trafiğe açma anlayışı yerleşti; para buldukça 'proje' gerçekleştirdi.
Boğaz'ın Avrupa yakası ilk kurbanlardan sayılır. Daha sonra, bu alanda en
fazla kilometreyi sanırım Dalan kat etti.
Bugünün İstanbulluları, gene belediyenin hazırlattığı ('Kentim' adında)
küçük bir broşürde anlatıldığına göre, ne İstanbul'la ne de estetikle
ilişki içindeler. Böyle olunca, kıyı boylarını sarmalayan o otoyollar birçoklarına
gerçekten 'estetik' görünüyor olabilir. Bunlar yapıldı diye gelip 'deniz
havası' alanlar bile çıkmış olabilir. Karacahmet-Üsküdar yolundaki refüjün
üstünde oturmuş piknik yapan aileler gördüğümden beri her şeyin mümkün
olduğuna inanıyorum.
Ama umudumuz herhalde bugünkü değil, yarınki İstanbullularda. Onların da
bu otoyollardan hoşlanacaklarını ummuyorum ve sanmıyorum. Çünkü onların
şaşmaz sonucu, beklenenin tersine, insanların denizle ilişkisini kesmek
oluyor.
Herhalde gene belediyenin hazırlattığı maketlerde bu otoyolun çevresine
birtakım küpler ve dikdörtgen prizmalar oturtulmuş. Herhalde belediye bunları
da gerçekleştirmeyi sahiden düşünmüyordur; ama düşünmese de, motorlu
trafiğe tanınan bu ayrıcalığın kısa sürede peşinden getirdiği
'gelişme', bu dört köşe cennet görüntüsü oluyor.
Moda halkı bu girişime karşı direnişe geçmiş, örgütlenmeye başlamış
bile. Bu iyi. Gümüşsuyu sakinleri de, Park Otel felaketinin atlatılmasında
az buz mücadele vermemişlerdi -ama onun enkazı da hâlâ sorun. Böyle bir
'tedbir' için belki de vakit geç oldu ya, gene de söyleyeyim. Moda halkı tanıdıkları
subayları, Moda kıyılarında bir askeri tesis yapmaya ikna edebilselerdi,
hani Fenerbahçe'de, Dalyan'da olduğu gibi, böyle bir şeyin önünden asla
yol mol geçemezdi. 'Geçsin' denmesi, 'casus belli' de sayılırdı. Ama artık
geç herhalde. Şimdi sivil savunma vakti.
Radikal - Murat Belge
|