Kültür soykırımı oldu
Mezopotamya uzmanı Pulhan, eski eser talanına karşı uluslararası düzenlemeler
ve yaptırımlar olduğunu söylüyor. 103 ülkenin onayladığı sözleşmeyi
ABD ve İngiltere imzalamamış.
Bir arkeolog olarak Bağdat'ı bekleyen tehlikeyi savaştan önce sezmiş
miydiniz?
Bu savaş başlamadan önce Irak'ın kültür mirası ve eski çağlarla ilgili
zenginliği konusunda uluslararası bilim çevrelerinde büyük bir endişe vardı.
İşgalden önce gereken duyarlılık gösterildi, pek çok girişim yapılmaya
çalışıldı. Örneğin Amerikan Arkeoloji Enstitüsü tarafından Birleşmiş
Milletler'e, ABD Savunma ve Dışişleri bakanlıklarına, UNESCO'ya uyarı
mektupları gönderildi.
1991 Körfez Savaşı ardından Irak'ta büyük bir arkeolojik talan yaşanmıştı.
O zaman Bağdat müzesine bir şey olmamıştı ama Basra ve çevresinden talan
edilen eserler Avrupa ve ABD piyasasına çıktı. O zamanki talanın çapı bugünkü
gibi değildi ama bilim çevreleri yine de olayın büyüklüğünün farkındaydı.
Ben Yale Üniversitesi'nde doktora yapıyordum, özellikle çivi yazılı
tabletlerle ilgili büyük bir Babil koleksiyonu vardı üniversitenin. Eski
eser piyasasındaki gelişmelerden bölümün haberi oluyordu.
UNESCO ile ABD uyarıldı
Petrol kuyularını korumaya gösterilen özen tarihe gösterilmedi. Yağmaya
göz yumuldu.
Savaştan önce Pentagon'a bombalama ya da askeri tahribattan korunması gereken
4 bin yerin listeleri verildi. Bunların arasında arkeolojik höyükler, ören
yerleri var. Bağdat müzesinin de yüzde yüz korunması istendi. Bağdat'ın düşmesinden
birkaç hafta önce UNESCO kanalıyla ABD'ye yapılmış uyarı var: Müzeleri
kontrol altına alın, diye...
Necef ve Kerbela gibi kutsal yerler ve Bağdat'taki camiler de koruma
kapsamında mıydı?
Elbette. Verilen koordinatlar arasında İslam dönemine ait kutsal yapılar da
vardı.
Saddam döneminde bunlar korunuyordu. Siz 1994'te Bağdat'a gittiğinizde
durum neydi?
1991'den sonra Batılıların orada çalışması imkânsızlaştı. Oysa İngilizlerin,
Almanların Mezopotamya arkeolojisinde büyük bir geleneği var. Babil'i kazan
Almanlar.
Hammurabi kanunları da o zamana ait...
Hammurabi kanunlarının esas orijinali siyah bir taş üzerine yazılı. Onu
Fransızlar kazı yaptıkları sırada buldukları için Louvre Müzesi'ne götürmüşler.
Bağdat Müzesi'nde yine Hammurabi dönemine ait eserler var ama son savaşta yağmalandığı
için onların kaderini bilmiyoruz.
İngiliz gazeteci Robert Fisk, Bağdat Kütüphanesi'nden göğe yükselen
dumanları tarihin tekerrürü olarak aktarıyordu.
Kültür soykırımı bu işte. Bağdat'taki yağmadan sonra bu kavramı
uluslararası hukuk alanına taşımak gerekiyor. Etnik temizlik gibi...
Irak'ta bir tuhaflık yok mu, ABD bu yağmayı bombaladığı, yakıp yıktığı,
işgal ettiği ülkenin halkına yaptırdı. Rumsfeld bunu 'özgürlük'le eş
tuttu.
ABD isteseydi Bağdat'ın yağmalanmasını önlerdi. Bunu özellikle yapmadığını
düşünüyorum. Bu talana niçin açıkça göz yumdu? Olay sadece arkeoloji müzesiyle
kalmadı, kütüphane, ulusal arşiv. Büyük bir yok etme ve tahribat da var işin
içinde. Irak'ın geçmişle ilgili bağlantılarını materyal olarak yok
ediyor. Görünüşte Amerikan askerleri yakmıyor kütüphaneyi ama engel
olmuyor.
Yağmalama savaş suçu
Kültürel soykırıma karşı ne yapılmalı?
Bağdat'taki yağmalama savaş suçu sayılmalı... UNESCO geçen hafta acil bir
toplantı yaptı. Iraklı bazı uzmanlar da katılmış. Bundan sonra yeni
talanlara engel olmak lazım. Yurtdışına çıkarılan eserlere tedbir konulup
geri yollanması mümkün.
Çalıntı eserleri kim alacak? Müzeler mi?.
Zor. Hemen alamazlar... Eski eser toplayan müzayede kurumları, özel
galeriler, koleksiyoncular bunları alıp, birkaç yıl sonra ortaya çıkarabilirler.
Onun için bu suçun uluslararası tanımının yeniden yapılması gerekiyor.
Bunları alanlar da cezalandırılmalıdır. Bunu basit bir eski eser kaçakçısı
diye görmek yerine 'savaş suçu' olarak tanımlamak gerekiyor. O zaman
insanlar korkar. En azından caydırıcı olur.
Biz de Truva'yı istiyoruz
Uluslararası düzenlemeler ve yaptırımlar yok mu?
Var ama Amerika bunları imzalamamış. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra
1954'te Lahey Sözleşmesi hazırlanmış, 'Silahlı Çatışma Durumunda Kültürel
Varlıkların Korunması Sözleşmesi' diye... 103 ülke imzalamış. Türkiye,
Irak katılmış. ABD ve İngiltere yok. 1970 ve 1972 yıllarında kültür varlıkların
yasadışı yollardan el değiştirmesini önlemeye dönük UNESCO Sözleşmesi
yürürlüğe girmiş.
Moskova'ya götürülen Nazi Almanyası'na ait eserlerden söz edilir.
Onların bir kısmının ne olduğu ancak Sovyetler Birliği dağıldıktan
sonra ortaya çıktı. Türkiye'yi de ilgilendiren Truva Hazineleri'nin çok büyük
bölümünün Moskova Müzesi'nde olduğu anlaşıldı, onlar Berlin'den savaş
sırasında götürülmüş. Biz de onları geri istiyoruz. Almanya ve
Yunanistan da hak iddia ediyor.
İstanbul'da Uday'ın evinden daha güzelleri var
Irak'a bir heyet gidecek mi?
UNESCO toplantısında böyle bir karar alınmış. Türkiye'den çağrılan
uzmanlar arasında İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin çivi yazılı tablet
koleksiyonu başındaki Veysel Donmaz da vardı. İlk fırsata Bağdat'a bir
heyet gönderilerek, acil hasar tespiti yapılacak. ABD başta bütün ülkeleri
gümrük denetimine zorluyorlar. CIA ve FBI devreye girmiş. Havaalanlarında
bazı eserler ortaya çıkmaya başladı.
Kaçırılan eser sayısı belli mi?
170 bin eserden söz ediliyor. Ben bunun biraz abartıldığını düşünüyorum.
Nereden baksanız 100 binin altında değil.
Saraylar abartılı
Saddam niye bu kadar çok saray yaptırmış? Bunu neye bağlıyorsunuz?
Benim doktora tezim de eski bir saray üstüne... Kamışlı'ya çok yakın Yale
Üniversitesi'sinin bir kazısıydı. Hammurabi dönemini inceliyorduk. O dönemde
Mezopotamya krallarının çoğunun birden fazla sarayı var. Seyahat, güvenlik
gibi gerekçelerle saraylar inşa edilmiş olabilir ama asıl nedeni güç gösterisi.
Saddam'ın sarayları biraz da abartıldı. Uday'ın evi de öyle. İstanbul'da
Uday'ın evinden kat be kat lüks ne evler var?
Milliyet
|