reklam

23 Haziran 2003 Pazartesi
Ana Sayfa > Haberler

İvaz Efendi'nin camisi

İvaz Efendi Camisi'ni Mimar Sinan'ın yaptığı sanılıyor ama Sinan'ın kayıtlarında böyle bir cami yok... Caminin mimarisi, mimarının Mimar Sinan ekolünden geldiğini gösteriyor

Anemas Kulesi'ni buldunuz mu İvaz Efendi Camisi'ne geldiniz demektir... Hem 1000 yıllık Mihael Anemas 'ın kulesini hem de 500 yıllık İvaz Efendi' nin camisini bilmiyorsanız o zaman Haliç kıyısından Ayvansaray'a girip soracaksınız... Aynen Anemas Kulesi'ne gitmek için surları sağınıza alıp Eğrikapı'ya doğru çıkarken kulenin hemen yanında İvaz Efendi Camisi'ni göreceksiniz...

Çevre yoluyla Topkapı'dan Haliç Köprüsü'ne inişte, köprüye girmeden sağ taraftaki surların üstünde gördüğünüz minare var ya, işte o İvaz Efendi Camisi'nin minaresi...

İvaz Efendi, Rumeli ve Anadolu Kazaskeri...

Kazaskerin aslı kadı asker... Halk ağzında yuvarlanarak kazasker olmuş...

Alanyalı İvaz Efendi

Kazaskerlik, II. Mehmet döneminde şeriat hükümlerini veren en büyük makam... Yine Fatih Sultan Mehmet döneminde Rumeli ve Anadolu Kazaskerliği olarak ikiye ayrılmış... Anadolu'daki kadılar Anadolu Kazaskeri'ne, Rumeli ve adalardaki kadılar Rumeli Kazaskeri'ne bağlanmış... İstanbul kadısı terfi ettiğinde Anadolu Kazaskeri, Anadolu Kazaskeri terfi ettiğinde Rumeli Kazaskeri oluyor ve Rumeli Kazaskerinin yolu da Şeyhülislamlığa çıkıyormuş... III. Murat 'ın saltanatında 1579'dan sonra kazaskerlerin rütbesi beylerbeyine eşdeğer olmuş....

Bizimki tam da o dönemin kazaskeri... Kanuni Sultan Süleyman' a, II. Selim 'e ve III. Murat 'a kazaskerlik yapmış... Alaiyeli... Yani Alanyalı...

Alanya ile Kanuni arasında bir bağ vardır...

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat 'ın, 1221 yılında adını vererek devletine kışlık başkent yaptığı Alaiye'de kalenin zirvesine, yarımadanın iki yanından da görülecek şekilde inşa ettirdiği cami zaman içinde yıkılmış ve temellerinden yeni bir camiyi birkaç kese altın göndererek Kanuni Sultan Süleyman yaptırmıştır... Alaaddin'in adı gitmiş camiye Süleymaniye adı verilmiştir.

İvaz Efendi de ne zaman ve nasıl Alaiye'den çıkıp İstanbul'a gelmişse, Osmanlı'ya ''kadı asker'' olmuştur...

Alanyalı İvaz Efendi'nin kendi adına cami yaptırmak için bulduğu yer ise Bizans'ın yıkılıp gitmiş eski saraylarından Blahernai'nin yanındaki Anemas Kulesi ve zindanlarının yanı başı ve üstelik Angelos Kulesi'nin yıkıntılarının tam üstüdür...

Burada tarih, sözcüğün tam anlamıyla tarih içine girmiş...

1585'te yapılan caminin mimarının kim olduğu bilinmiyor...

Mimar Sinan 'a mal ediliyor ama Mimar Sinan'ın tezkerelerinde kaydı bulunmadığı için Mimar Sinan ekolünden bir cami olarak kabul ediliyor...

Cami kutu gibi... Ama inceden inceye işlenmiş... 10 metreye yakın çapı ve 15 metreden fazla yüksekliği olan kubbenin çevresine beş yarım kubbe daha kondurmuş mimar... Yarım kubbelerin ikisi caminin sağında, ikisi solunda; beşinci yarım kubbe mihrap çıkıntısının üstünü örtüyor... İki yandaki yarım kubbelere yuvarlak kemerli pencereler açılmış... Caminin cephesi ise üç kat pencere ile donatılmış... Ferah feza bir cami...

Cümle kapısı olmayan cami

Cami, kesme taşlarla ve mihrap kısmında ise kesme taşın arasına tuğla serpiştirilerek inşa edilmiş... Taşlar, Bizans kulesinin kalıntıları olabilir...

Caminin, bir cümle kapısı yok... Öyle gösterişli ya da gösterişsiz büyük bir kapı yeğlememiş mimar... Camiye yanlardaki çifte kapılardan giriliyor... Çifte kapılardan dışa bakanlar üst kattaki kadınlar mahfiline çıkan merdivene, içe bakanlar ise sahın kısmına açılıyor... Caminin son cemaat yeri olmadığı için ayakkabılar, kapıdan girdikten sonra çıkartılıyor...

İvaz Efendi aslında bir külliye yaptırmış... Medrese yıkılıp gitmiş... Yerine imam lojmanı yapılmış olmalı... Çeşme ise, avlu duvarının dışında, küçük yol ağzının ortasında kalmış...

İvaz Efendi'nin camisi Atik Mustafa Paşa Mahallesi'nde...

Atik Mustafa Paşa adı yabancı gelmesin... Koca Mustafa Paşa 'nın ta kendisi...

Ayvansaray'daki eski bir kiliseyi camiye çevirdiği için mahalleye adı verilmiş... Kocamustafapaşa semtine de adını veren Mustafa, II. Beyazıt' ın sadrazamlarından... II. Mehmet döneminde devşirilmiş, sarayda kapıcıbaşı olmuş... Fatih'in ölümü üzerine Beyazıt'la Cem arasındaki iktidar savaşında Beyazıt'tan yana olunca 1511'de sadrazamlığa kadar yükselmiş... Ne var ki iktidar kumarı her zaman tutmuyor... Beyazıt'ın yerine Ahmet, Korkut ve Selim arasında Ahmet'ten yana olmuş... Sonradan Yavuz Sultan Selim olacak I. Selim tahta geçmiş... Yeni padişah birkaç ay beklemiş... Atik ve Koca Mustafa Paşa'yı Bursa'ya gönderip idam ettirmiş...

İvaz Efendi ise camisini yaptırdıktan bir yıl sonra eceliyle ölmüş ve mihrabın önündeki bahçeye gömülmüş... Sonradan küçük bir mezarlığa dönüşen bahçedeki kabirlerden, en yüksek taşlısı, İvaz Efendi'nin mezarı olmalı...

İznik çinileri çalınmış

İvaz Efendi Camisi'nin bir başka özelliği, ana kubbenin altı destek üzerine oturması ve desteklerin yarıdan itibaren duvarlara gömülü olması...

Caminin yan duvarları boyunca ve ahşap sütunlar üstünde uzanan ikinci kat kadınlar kısmı... Ahşap, yüzyılların ağırlığını taşımaya devam ediyor...

Lakin, Bizans Kulesi'nin yıkıntıları üstüne yapılan ve altında halen dehlizlerin bulunduğu caminin, kendi ağırlığını ne kadar taşıyacağı belli değil...

Çünkü mihrabın iki yanında alttan ve üstten birer haznenin içinde duran silindir biçimindeki taşlar yani ''sütunce'' ler dönmüyor...

Bu da caminin statik yapısının bozulduğunu gösteriyor...

Camide bir eğrilik var mı?

Yok...

Ama, dönmesi gereken silindirler dönmüyor...

Bu iyi bir haber değil...

Caminin içindeki güzelliğe gelince... Mihrabı süsleyen İznik çinileri...

Ne yazık ki birkaç parçası çalınmış...

Kim bilir hangi müzayedede satılmıştır; içinden 1000 yıllık tarihin geçtiği 500 yıllık çiniler!
Cumhuriyet

 

Haziran 2003 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01
02 03 04 05 06 07 08
09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22
23 24 25 26 27 28 29

30

diğer aylar için tıklayın

Etkinlik

"Buluşma 7.5" 

İzmir'in tarihinin ve mimari kimliğininin yaşatılması, mimarlık öğrencileriyle birlikte çalışma ve tema doğrultusunda tartışma zemininin hazırlanması amaçlanan organizasyonun teması "KİMLİK-SİZ".

2 - 5 Temmuz 2003, 
DEÜ Mimarlık Fakültesi - İzmir

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz