Tarih, kederler içinde
National Geographic Türkiye, yeni sayısında yağmalanan Irak’ın tarihi
hazinelerini konu alıyor. NGS Araştırma ve keşif komitesinden Henry Wright
tarafından kaleme alınan yazıda iç burkucu bilgiler ve fotoğraflar
bulunuyor.
Bombalar geçen mart ayında Irak’a yağmaya başladığında, 6000 yıl önce
Fırat ve Dicle nehirleri arasında gelişen Mezopotamya uygarlığının eşsiz
belgelerinin birçoğu çalındı ya da tamir edilemez şekilde hasar gördü.
Nisan başında, yağmalama olaylarının yaşandığı o üç gün içinde Bağdat’taki
Irak Müzesi’nde sergilenen on binlerce eser kayboldu. Bunların hepsi yağmacılar
tarafından talan edilmedi; bir kısmı tarihi eser kaçakçılarının
uygulamaya koyduğu, organize bir plan çerçevesinde çalındı. Müzenin
koleksiyonları arasında heykellerin yanı sıra kral ve kraliçelere ait eşyalar,
kanunlar ya da dini metinler ile günlük hayata ait sıradan nesneler vardı.
Paha biçilmez eserler
Kuzey Irak’taki Şenidar Mağarası’nda bulunan 60.000 yıllık çakmaktaşı
aletler ve bu mağarada yaşayan insanlardan kalma iskelet kalıntıları ve tarımın
başladığı on bin yıl öncesine ait, en eski ortak bıçakları vardı. Son
sekiz bin yılın gündelik hayatına dair fikir vermenin yanı sıra
arkeologların kazdıkları seviyenin hangi çağa ait olduğunu tespit
etmelerini sağlayan on binlerce çanak çömlek parçası vardı. Belki de en
değerli eserler İÖ 3200 ile İS 75 yılları arasında çivi yazısıyla yazılmış
binlerce kil tabletti.
Yaşanan tek trajedi müzenin yağmalanması ve zarar görmesi değil. Ülke
çapında pek çok eser halen yeraltında. 160 yıldır sürdürülen kazılar
sayesinde Irak’taki antik kentler hakkında çok şey öğrenildi, ancak kırsal
bölgelerde yer alan binlerce küçük arkeolojik merkeze dair bilgiler yalnızca
ön çalışmalara dayanıyor. Pek çok çatışmanın ve tank trafiğinin ortasında
kalan Güney Irak’taki “Ur” kenti yakınında, 3300 yıllık saban izleri
ile toprağı besleyen küçük su kanallarının yanında su küpleri bulunmuştu.
Tanklar altındaki tarih
Henüz gün yüzüne çıkartılmamış ne kadar bulgunun tanklar tarafından
ezildiği, kaç narin objenin yağmacılar tarafından parçalandığı, müzedeki
eserlerden ne kadarının özel koleksiyonculara satıldığı belki de asla
bilenemeyecek. Bilim adamları ve yerli halk, koleksiyon kayıtlarını yeniden
oluşturmak üzere harekete geçti ve bu kayıtların birçoğunun kopyası çeşitli
enstitülerin arşivlerinde bulunuyor. Birçok ülkenin müzecilerinden oluşan
ekipler, Iraklı müzecilerle bir araya gelerek nelerin çalındığının kesin
ve resimli envanterini çıkardı; bu liste Interpol’e, emniyet güçlerine, müzelere
ve sorumluluk sahibi galeri yöneticilerine dağıtıldı. Şu iyi bilinmelidir:
Kaybolanlar sadece bir ülkenin değil, Dünya'nın mirasıydı.
Türkiye
|