Türkiye’nin en güzel 10 küçük
camii
Ramazanda herkes, her zaman olduğu gibi 'selatin külliyeleri'ne, yani
sultanların yaptırdığı Sultanahmet, Süleymaniye veya Fatih gibi büyük
camilere gidecek. Mimarların, nakkaşların, çini ustalarının olağanüstü
çabalarla ortaya çıkardığı o eşsiz küçük camiler yine gölgede
kalacak.
Yüzyıllardır orada öylece bekleyen, az sayıda semt sakininin, mahalle
esnafının namaz vakitlerinde kapısını araladığı bu eserler ıssızlığın,
kimsesizliğin ortasında beklemeyi sürdürecek. İstedik ki, aslında her biri
birer mücevher olan bu eserler, bu loşluktan kurtulsun. Bu nedenle jüri üyelerimize
Türkiye'nin en güzel 10 küçük camiini sorduk. İlk 10 listesine İstanbul ağırlığını
koydu. Divriği Ulu Cami de listemizde. Adı üstünde ulu bir cami ama jüri üyeleri
bu denli ulu olmasına rağmen kimsenin fark etmemesine içerledikleri için
olsa gerek bu caminin altını ısrarla çizdiler. Eskiler ve yeniler, ulular ve
sıradan olanlar, insanüstü emeğin, özenin, dikkatin ürünleri. Bir gün
yolunuz düşer diye sabırla bekliyorlar.
Şemsipaşa Camii
Süleymaniye kadar önemli
Cengiz Bektaş, Şemsipaşa Külliyesi'nin Mimar Sinan'ın Süleymaniye Külliyesi
kadar önemli bir yapıtı olduğunu söyledi. Üsküdar'da Şemsipaşa
sahilinde. Bulunduğu kıyıda 1580'den bu yana dalgalarla halvet oluyor.
Kurucusu Şemsi Ahmet Paşa, Enderun'da yetişmiş, Anadolu ve Rumeli beylerbeyi
olmuş önemli bir devlet adamı. Mimar Sinan'ın inşa ettiği külliyeler içinde
en küçüğü. Sinan'ın hayatının sonlarında tasarladığı, onun duygu dünyasını
ve birikimini en iyi yansıtan eseri. Aynı zamanda, Osmanlı klasik mimarisinin
ötesindeki yerleşme düzeni ile zamanını aşan bir mükemmelliğe sahip.
Rivayete göre kuşlar bile Mimarı Hassa'nın bu eseri yaparken döktüğü göz
nuruna saygıdan caminin kubbe ve minaresine konmuyor, üstünü kirletmiyorlar.
Bu yüzden halk arasında adı ‘‘Kuşkonmaz Camii’’ olarak biliniyor.
Sinan, bu minnacık külliyede öyle bir oran/orantı dengesi oluşturmuş ki,
ortaya tam bir estetik mucize çıkmış.
Mahmutbey Camii
Tavanı tek çivi çakılmadan yapıldı
Kastamonu'nun Kasaba Köyü'nde, minnacık bir cami. Çandaroğlu Adil Bey'in oğlu
Emir Mahmut tarafından yaptırılmış. Kapının orijinali Kastamonu
Etnografya Müzesi'nde. Camideki kapı, aslının birebir kopyası. Emir Mahmut
Bey, mescidin yapımına 1366’da karar vermiş. Bu eseri yapan usta Nakkaş
Mahmut oğlu işçi Abdullah. Tek bir çivi kullanmadan, geçme usulüyle yapılan
tavanları nakış nakış işlemiş. Tugay Toydemir, ‘‘En çok bu camiyi
yapan ustanın sabrına hayran kalmışımdır’’ diyor. Mihrabın iki yanında
silindir biçiminde, hálá dönebilen iki taş var. 637 yıllık binanın statiğinde
milim kayma olmadığının ifadesi.
Bebek Camii
Turkuvaz rengi camlarıyla ünlü
İstanbul Bebek'te, lebi derya bir cami. Bebek vapur iskelesinin yakınında.
Evkaf Başmimarı Kemalettin Bey 1913 yılında yaptırmış. Kesme küfeki taşından
inşa edilmiş. Vaaz kürsüsü ve minberdeki ahşap işçiliği dikkatinizi
mutlaka çekecektir. Minber, oymaları ve kemerleriyle hareketli bir görünüme
sahip. Kasnaktaki on altı pencere, içten firuze renkli düz camlarla
renklendirilmiş. Mimar, diğer camilerdeki gibi çivit mavisi, kırmızı ve
sarı renkli camlar yerine turkuvazı tercih etmiş. Bu da mekana farklı bir
renk ve derinlik kazandırmış. Yağmurlu bir havada, özellikle öğlen ile
ikindi arasında camiye giderseniz, ışıkların, seslerin ve cami içine sinmiş
nefeslerin ruhunuzu yıkadığını göreceksiniz.
Divriği Ulu Camii
Dünya Kültür Mirası listesinde
UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası listesindeki dokuz Türk eserinden biri. Cami
ve darüşşifa, Divriği Kalesi'nin güneyinde, Iğımbat tepesinin batı eteğinde
yükseliyor. Mengücek Beyi Şahinşah'ın torunu ve Süleyman Şah'ın oğlu
Ahmed Şah tarafından 1223 yılında yaptırılmaya başlanmış. Anıtın baş
mimarı Ahlatlı Hürremşah. Ahşap minberi, Tiflisli İbrahim oğlu Ahmed’e
ait. Kapının yüzeyini bitkisel motifler örtüyor. Bu süsleme bir kumaşa
benzetildiğinden ‘Tekstil Kapı’’ denilmiş. Cengiz Özdemir, ‘‘Bu
kapıları seyrederken başımın döndüğünü hissettim’’ diyor.
Ortaköy Camii
En meşhur küçük cami
Ortaköy kıyısındaki bu cami, İstanbul'u dünyaya taşıyan semboller arasında
yer alıyor. Çevresi bu kadar kalabalık ve gürültülü olmasına rağmen, bu
denli yalnız ve ıssız başka bir cami yoktur herhalde. Büyük Mecidiye Camii
olarak da anılır. Sultan Abdülmecit tarafından 1853'te yaptırılmış.
Caminin mimarı Nigoğos Balyan, Boğaziçi'ne inci taneleri gibi serpilen
eserlerin mimarı olan Balyan Ailesi’nin bir mensubu. Cami asıl ibadet yeri
ve hünkar kasrından oluşan iki bölüme ayrılıyor. Eski Diyanet İşleri Başkanı
Süleyman Ateş'in en sevdiği camilerden biri.
Yeşil Camii
İsmini çinilerinden alıyor
Bu eser, ferah bir bahçede ağırlıyor misafirlerini. Çandarlı Halil
Hayrettin Paşa, 1391'de yaptırmış. Minaresi, İznikli ustaların eşsiz çinileriyle
kaplı. İsmini çinilerdeki yeşil renkten alıyor. Çokgen prizma olarak başlayan
gövde, silindir şeklinde devam ediyor, tek şerefe ve konik bir külahla
bitiyor. Gövdenin bilezik kısmı ile taş süslemeleri arasında çinilerden
oluşturulmuş sekizgen geçme bezemeler, bunların ortasında altı köşeli yıldızlar
var. Caminin mimarı Musaoğlu Hacı. Haluk Dursun, ‘‘Bu cami, çinilerle ve
kentsel yerleşim güzelliği açısından, birinci sırada yer almayı hak
ediyor’’ diyor.
Birgi Ulu Camii
Mihrabı ve minberi etkileyici
Birgi, İzmir'in Ödemiş ilçesine bağlı bir güzel belde. 1311-1312 yılında
Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılan Ulu Cami, listemizdeki ikinci
ulu cami. Duvarları kesme taşlarla örülü, kare planlı, beş nefli, sekiz sütunlu,
ahşap tavanlı, kalın tuğla süslemeleri ve minaresi ile dikkat çekiyor.
Caminin mihrap ve minberi çok etkileyici. Birgi'ye gitmişken kasabayı da
gezmeyi ihmal etmeyin. Zaten sokaklar restore edilen tarihi evleriyle hemen
dikkatinizi çekecektir.
Valide Sultan Camii
Trafiğin mahvettiği eser
Eskiden İstanbul Aksaray'da bir meydan varmış. Valide Sultan Camii'ni inşa
edenler mekanı bu meydanın ortasına bir çiçek gibi yerleştirmiş. Şimdi,
Aksaray'dan Beyazıt, Topkapı ve Taksim yönüne giden araçların geçtiği
kavşağın orta yerinde ıstırap içinde ömrünü sürdürüyor. Zarif küfeki
taşıyla örülmüş beden duvarları, ekzoz dumanlarının zehirleyici
etkisiyle parça parça dökülüyor. Berlin Teknik Üniversitesi Dekanı, Prof.
Kramer ‘‘Böyle bir eser bizde olsa, yanından motosiklet bile geçirmeyiz’’
demişti. Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından
1871'de ibadete açılmış. Yapının mimarı Sarkis Balyan. Tasarımında Agop
Balyan’ın, çizim işlerinde Osep'in çalıştığı biliniyor.
Rüstempaşa Camii
İznik çinilerinin mükemmel örnekleri
Sadrazam Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan'ın kocası, Kanuni'nin damadı. Cami,
Sinan'ın eşi bulunmaz denize nazır camilerinin üçüncüsü. 1561'de yapılmış.
İstanbul Tahtakale girişindeki hanlar bölgesinin ortasında bulunuyor. Üst
örtüye kadar yükselen çinileri, İznik duvar çinileri imalatının teknik
ve desen açısından en mükemmel aşamasına ulaştığı bir dönemin ürünleri.
Pencerelerin üzerindeki ayetler yazılmış çini panolar başdöndürücü. Eğer
canınız sıkkınsa, elemli ve kederliyseniz, eğer umudunuzu kaybetmişseniz
gidin Rüstem Paşa'ya ve bir müddet bakın bu çinilere.
Safranbolu İzzet Paşa Camii
Kim tarafından yapıldığı bilinmiyor
Hemen Arasta'nın yanında. İçinden yol geçen bir cami. 1796'da tamamen kesme
taştan yaptırılan İzzet Mehmet Paşa Camii'nin güneye bakan duvarının
hemen önündeki avluda, bir güneş saati varmış. Bu güneş saati maalesef
şimdi yok. Cami, Safranbolu'ya hakim küçük tepelerden birinde inşa edilmiş.
III. Selim'in sadrazamlarından biri olan İzzet Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış.
Paşanın azlinden sonra Safranbolu'ya geldiği ve bu camiyi inşa ettirdiği söyleniyor.
Bu listede yer alan küçük camiler içinde kubbesi en anlamlı derinliğe
sahip olan bir eser İzzet Paşa Camii. Kim tarafından yapıldığı tam olarak
bilinmiyor.
Hürriyet
|