Ekonomide hızlı büyüme hayalleri
'suya düştü'
Milli gelir belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerini
(yaratılan katma değeri) gösterir. Önce üretimin, sonra bu üretim karşılığı
yaratılan gelirin göstergesidir.
Yılın üçüncü çeyreğine (temmuz - ağustos - eylül aylarına) ait
milli gelir rakamları ile yılın ilk dokuz ayına ait toplam rakamlar, işlerin
hiç de düşünülen ölçüde iyi gitmediğini, ekonominin tahmin edilen ölçüde
büyümediğini gösterdi.
Bizler "pembe gözlüklerimizi takmış", "Bu yıl ekonomi yüzde
5'in çok üstünde büyür... Hatta yüzde 10 büyür... Bizi kimseler
tutamaz..." diyorduk.
Temmuz - ağustos - eylül aylarına ait imalat sanayii üretim endeksindeki yüzde
11 dolayındaki artış oranları, sanayiin hızlı büyümekte olduğu, bunun
da ekonominin büyümesini sağlayacağı şeklinde yorumlanıyordu. "Kazın
ayağının öyle olmadığı" anlaşıldı.
İnşaat canlanamıyor
- Tarımda işler kötü... Tarımsal üretim düşüyor diyenlerin haklı olduğu
ortaya çıktı. Tarımda dokuz ayda yüzde 0.5 küçülme var.
- Sanayi üretimi temmuz - ağustos - eylülde sadece yüzde 8.1 oranında büyümüş.
Dokuz aylık büyüme yüzde 6.8 oranında.
- Yapı kullanımı ve inşaat izni belge sayısındaki artış, inşaatta
hareketin başladığı ümidi yaratıyordu. Anlaşılıyor ki, kamunun bayındırlık
harcamalarının başlamaması nedeniyle inşaat sektörü canlanamıyor. Dokuz
ayda sektörde yüzde 16.2 küçülme var.
- İthalattaki artmaya rağmen tarımda işlerin kötülüğü nedeniyle
ticaret sektörünün büyümesi de yüzde 7.6'da kalıyor.
Bunlar büyümenin üretim cephesi... Biraz da "talep cephesine", tüketim
cephesine bakalım...
Özel sektör tüketim harcamaları yüzde 4.9 artmış... Ama sadece tüketim
büyümenin dinamiği olamaz. Yatırım da olmalı... Dokuz ayda yatırım
harcamalarındaki artış yüzde 4.4 oranında. Her ne kadar özel sektör
harcamaları yüzde 13.5 oranında artmış ise de, kamu yatırım yapmadığından
yatırımları yüzde 18.5 kıstığından toplam yatırım çok az. Bu yatırım
ile ve de bu tüketim ile bu ekonomi ancak yüzde 5 dolayında büyür.
Bu büyüme oranı yetmez
Yüzde 5 büyüme bize yetmez... Neden yetmez? Anlatayım... Büyümenin ölçüsü
sabit fiyatla milli gelir rakamıdır. Sabit fiyatla milli gelir rakamı
enflasyondan arındırılmış durumu gösterir. 1987 yılı sabit fiyatlarıyla
dokuz aylık milli gelirimiz (GSMH) 91.8 trilyon liradır. Bu rakam 1998 yılında
90.0 trilyon lira idi. 5 yılda üretim/gelir artışı yüzde 2.0'dir. 1998 yılında
yıl ortası nüfusumuz 63.4 milyon idi. Bu yıl 70.8 milyon. Beş yılda nüfus
artışı yüzde 11.7 oranında. Demek ki Türk insanı beş yıl sonra, kişi
başına 1998 yılının gerisinde üretiyor, daha az kişi başı gelire sahip.
Bu bir rezalettir.
Bu rezaletten kurtulmanın yolu üretimi artırmaktır.
Harcamalara göre milli gelir hesaplarından anlaşıldığına göre, yılın
ilk dokuz aylık döneminde gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yüzde 5.4
oranında büyümesinde; (1) Özel tüketim harcamalarının etkisi yüzde 3.2,
(2) Devletin tüketim harcamalarının etkisi yüzde -0.2, (3) Yatırımların
etkisi yüzde 0.8, (4) İhracatın etkisi yüzde 6.9, (5) İthalatın etkisi yüzde
-10.1 ve (6) Stok değişimlerinin etkisi yüzde 4.8'dir. İnanılamayacak ama
dokuz aylık dönemde büyümenin gene stok değişimine dayandığı görülüyor.
Birinci üç aylık dönemde yüzde 10.3, ikincide yüzde 11.9 olan stok değişimi
oranı üçüncü üç aylık dönemde yüzde 5.3'e gerilemiş.
Şimdi pembe gözlükleri çıkararak gerçekçi olmanın ve üretime daha
fazla önem vermenin zamanıdır.
Milliyet - Güngör Uras
|