Kimliğimiz yok ediliyor
Arkeoloji uzmanları "Mezopotamya'da Yağmalanan Dünya Kültür Mirası"nı
tartıştılar
Bağdat Arkeoloji Müzesi'nin talanından sonra bir Sümer heykeli. Babil
kenti şu anda bir Amerikan askeri üssü. Sümer dönemine ait Ur kral mezarlarında
bulunmuş olan benzersiz arp Bağdat Müzesi talanı sırasında tahrip edildi.
Kültür Servisi - Türkiye Yazarlar Sendikası'nın (TYS) düzenlediği
''Mezopotamya'da Yağmalanan Dünya Kültür Mirası'' başlıklı açık
oturum, 26 Ocak Pazartesi günü saat 18.00'de Taksim'de, Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün
lokalinde yapıldı. Gazetemizin yazarı Zeynep Oral 'ın yönettiği açık
oturuma İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr.
Mehmet Özdoğan ve emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ufuk Esin ile Bilgi Üniversitesi
Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi Dr. Gül Pulhan katıldılar.
TYS Genel Başkanı Cengiz Bektaş'ın, elverişsiz hava koşullarına karşın
salonu dolduran izleyicilere ''hoş geldiniz'' demesinden sonra, oturum başkanı
Zeynep Oral ''Irak'ın işgalinden kısa süre önce, 2003 yılının Ocak ayında
Irak'a gittiğinde ülkenin içine düşürüldüğü inanılmaz yoksulluğu gözleriyle
gördüğünü, insanların neredeyse gökyüzüne bakmaktan korktuklarını'' söyleyerek
başladığı açış konuşmasında ''daha önceki gidişlerinde gördüğü,
çok modern bir müze olan Bağdat Müzesi'nin ölü bir müzeye dönüştüğünü,
yapıtların çoğunun yerinde fotoğraflarının olduğunu, bomboş müzeyi
kendilerine bir bekçinin fenerle gezdirdiğini'' anlattı.
Uygarlığımızın kökleri
Zeynep Oral'dan sözü alan Prof. Ufuk Esin ''Avrasya ve Afrika'daki yoksul ülkelerin
başlıca iki varlığının doğal kaynakları ve kültür mirasları olduğunu''
söyleyerek başladı konuşmasına ve ''Mezopotamya'nın tarihinin bir kültür
tarihi olduğunu, bilinen en eski destan olan Gılgam eş 'in Mezopotamya'da doğduğunu,
Yunan mitolojisinin ve Homeros 'un destanlarının köklerinin de burada bulunduğunu''
anlatarak sürdürdü. Prof. Esin, sözlerini ''ilk kentleşmenin, ilk yazının,
ilk uygarlığın Mezopotamya'da ortaya çıktığını; okullarda geometri ve
matematik öğretilmesinin, 60'lık sayı dizgesinin, dünyada görülen ilk
meclisli devlet yönetiminin bunu kanıtladığını'' belirterek tamamladı.
Prof. Mehmet Özdoğan ''Dünyanın her yerinde kültürel birikim var,
Mezopotamya'nın farkı, uygarlığımızın köklerinin burada olması''
diyerek başladığı konuşmasını ''Irak gibi düz bir ülkede her askeri
hareket, kültür birikiminin bir bölümünün yok edilmesi demektir, müze yağması
gerekmez. Her höyük, yeraltındaki her kalıntı yok edilir. Yani henüz ulaşmadığımız
bilgi yok olur. Bu yok oluş, hepimizin kimliğini yok ediyor, insanlık
onurumuzu parçalıyor'' diyerek sürdürdü. Prof. Özdoğan konuşmasında
''Bunca insan ölürken arkeolojik yapıtları düşünmenin sırası mı''
sorusunun yanlışlığını da özellikle vurguladı.
Dr. Gül Pulhan savaş sonrası durumu ve Irak müzelerindeki, özellikle de
Bağdat Müzesi'ndeki yağmayı, dialarla örnekleyerek anlattı. ''Bütün ören
yerleri yağmalandı, Bağdat Arkeoloji Müzesi yağması üç gün sürdü;
yalnız müzeler değil, kitaplıklar, galeriler, örneğin Evkaf Kütüphanesi
gibi pek çok kültür yapısı, yağmalanmanın da ötesinde yakılıp yıkıldı''
diyen Pulhan, daha sonra yağmalanan yapıtlara örnekler verdi.
''Müzeden çalınan, tanrıça İnanna olduğu düşünülen kadın başı
yontusunun ve bir metre yükseklikteki vazonunparçalanmış durumda da olsa
bulundu, yaklaşık 5000 silindir mühürün ise yok olduğunu'' belirtti. Yalnızca
müzelerin değil, hiç açılmamış höyüklerin de yağmalandığını, çalınanların
yanı sıra her şeyin yakılıp yıkıldığını, bu nedenle kayıpların sayısının
belirlenemediğini; değerli madenlerden, fildişinden yapılmış pek çok süs
eşyasının da kaybolduğunu söyleyen Pulhan, ''askeri üs olan yerlerle
Merkez Bankası'nda saklanan yapıtların zarar görmediğinin sanıldığını''
sözlerine ekledi. '
'Yaklaşık 13.000 yapıtın çalındığını, bunların yalnızca 2000
kadarının bulunabildiğini'' vurgulayan Pulhan, ''Amerikan askeri üssü olan
Babil'deki müzenin yanı sıra, Sümer kenti Girsu'daki höyüğün ve
Ninova'daki duvar kabartmalarının da bombalandığını, Nasıriye Müzesi'nin
ise İngilizlerin yatakhanesi olduğunu'' söyleyerek sözlerini tamamladı.
Yağmaları özendirenler
Yeniden söz alan Prof. Esin ''yağmanın önemli bir nedeninin koleksiyonculuk
olduğunu, eski yapıtların bu yüzden para ettiğini ve insanların çalıp
sattığını'' anlattıktan sonra ''eski yapıtları satın almama sözleşmesini
imzalamayan Amerika ve Almanya gibi zengin ülkelerin bu tür yağmaları özendirdiğini''
vurguladı.
Prof. Mehmet Özdoğan Türkiye'nin, eskiden tarihi yapıt kaçırılan ülkeyken,
dışardan tarihi yapıt toplayan ülke olmaya başladığını; son on, on beş
yılda Rusya'dan, Bulgaristan'dan, İran'dan ülkemize pek çok tarihi ve
arkeolojik yapıt geldiğini söyledikten sonra ''Tarihi yapıtların yerlerinde
kalmaları gerekir, Türkiye başka ülkelerin tarihi yapıtlarını alan bir ülke
olmamalıdır. Osman Hamdi Bey 'in, Atatürk 'ün ülkesi bu duruma düşmemelidir''
dedi ve sözlerini ''Türkiye başka ülkelerde yağmalanan tarihi yapıtları sınırlarından
bile geçirmemeli, bunun için gereken önlemleri almalı'' diyerek sözlerini
tamamladı.
Son sözü alan Dr. Gül Pulhan, ''Irak'ta yalnızca para eden tarihi yapıtların
yağmalanmadığını; tüm kültürel altyapının, okulların, kitaplıkların,
modern sanat yapıtlarının yok edildiğini, örneğin çağdaş heykeltıraş
Muhammed Gani 'nin tüm heykellerinin kırıldığını'' söyleyerek oturumu
noktaladı.
Cumhuriyet
|