Ölümü bekleyen hayatlar
Eminönü ve Beyoğlu'nda yıkılma tehlikesi bulunan binlerce metruk binada
on binlerce kişi barınıyor. Parasızlık nedeniyle tehlikeyi göze alan bu
insanlar, ölüm korkusuyla yaşıyor. Yetkililer ise seyrediyor
Olası bir depremde şehirdeki binaların kaçının ayakta kalacağı tartışılan
İstanbul'da, şiddetli kar bile evleri yıkmaya yetiyor. Yıkılma tehlikesi
olan binlerce binada on binlerce insan, ölümün kıyısında yaşıyor. İnsanlar
sokakta soğuktan ölmektense, ne zaman yıkılacağı belli olmayan binalarda
yaşam kumarı oynuyor.
Beyoğlu'nda bir ay önce şiddetli yağış sırasında çöken iki katlı
binada dördü çocuk altı kişi can verdi. Beyoğlu ve Eminönü'ndeki benzer
binlerce binada sayısız insan, her yağışlı gecede 'Acaba bizim ev de yıkılacak
mı?' korkusuyla uyuyor.
Yurtdışında yaşayan azınlıklara ait olan, onlarca yıldır boş beklediği
için çürüyen ve teker teker çöken binalar, ya kira ödeyemeyecek durumda
olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan göç etmiş ya da sokakta yaşayan 'bimekânların'
barınağı durumunda. Binaların çoğu 'çökme tehlikesi' nedeniyle mühürlü.
Ancak, insanlar, mührü kırarak bu metruk binalarda yaşamayı sürdürüyor.
'Çökecek, biliyoruz ama...'
İstiklal Caddesi'nin birkaç yüz metre aşağısındaki Büyükkırlangıç
Sokak 40 Numara'da bulunan bina üç kez mühürlendi. Ama binanın bodrum katında
çoğu çocuk 17 kişi barınmaya devam ediyor. Binanın ikinci ve üçüncü
katı çökmüş, ancak alt katında dört kişilik Demir ailesi yaşıyor.
"Çökeceğini biliyoruz. Bu yüzden çok mühürlendi. 'Bu eve
girmeyin' dendi ama mecburuz. Aylık 100 milyon lirayla yaşıyoruz. Kira ödeyecek
gücümüz yok" diyor Mülkiye Demir. Yıkılma tehlikesi nedeniyle eve
girmemeleri için uyarılan komşusu Makbule Doğan da çaresiz: "Yer gösterilse
bu evde oturur muyuz. Sekiz yaşındaki kızım Gülnaz, yan bina çökerken
deprem oluyor sandı. Bu eve girmek istemiyor ama eşim işsiz, kira ödeyemediğimiz
için burada oturuyoruz." Gülnaz da, her gece "Binamıza bir şey
olmasın" diye dua ediyor.
Ataş: Topyekûn çözüm
Beyoğlu'nda yıkılmak üzere olan en az 3 bin bina var. Birinci derece risk içeren
450' sini mühürlediklerini ve yıkıma başlandığını belirten Beyoğlu
Belediyesi Başkan Yardımcısı Hasan Ataş, şunları söylüyor:
"Çökme tehlikesi bulunan binayı tahliye edip mühürlüyoruz. Sonra mührü
kırıp yine giriyorlar. İşgalci bimekânların ya da çaresiz ailelerin
oturduğu bu binalar, kötü hava şartlarında mukavemeti iyice düştüğünden
yıkılıyor. Burada her ay bir bina yıkılıyor ve insanlar göçük altında
ölüyor.
Bu sorunun çözümüne vatandaşın, belediyenin, koruma kurulunun gücü
yetmez. Devlet topyekûn çözüm üretmeli. Teker teker içindeki insanlarla yıkılmalarını
beklemeden, bu binaların tamamı yıkılmalı. Bazı binalar aslına uygun
yenilenmeli."
Kibiroğlu: Kardan korkuyorum
Eminönü'nde de 7 bini aşan metruk binada bimekânların yanı sıra çocuklu
aileler yaşıyor. Bunlardan biri olan Doğu İşhanı, bir ay önceki karda
çöktü. Yaklaşık 100 kişinin yaşadığı binanın kısa süre önce
tadilat için boşaltılması faciayı önledi.
Eminönü Belediye Başkanı Lütfi Kibiroğlu, tehlikeyi şöyle anlatıyor:
"Bölgedeki 18 bin binanın yüzde 40'ı metruk. Mühürlüyoruz ama,
vatandaş,
'Sokakta öleceğime binada öleyim' diyerek tekrar giriyor.
Ben depremden değil, kardan korkarım. Çünkü bu evler kar yağışına
dayanamıyor. Bu binalarda, binlerce insan tehlikede. Bir sabah birisi çıkıp
da, 'Dün gece çöken binalarda iki bin kişi öldü' derse şaşırmam. Bu
binaların sırf restorasyon projelerine trilyonlar gerek. Buna gücüm de yok,
yetkim de. Burada en az 700 bina yıkılmalı."
Otopark tehlikesi
Eminönü ve Beyoğlu'ndaki pek çok kültür mirası bina, koruma kurulundan yıkım
iznini aldıktan sonra 'parasızlık' gerekçesiyle restore edilmedi ve otopark
olarak kullanıldı. Kurullar, tehlikeli olduğu gerekçesiyle yıkımı istenen
binaların otoparka çevrilmemesi için tamamının yıkılmasına izin
vermiyor. Üst katları yıkılan binaların zemin katları yerinde durunca,
otopark olarak kullanılacak boş alan kalmıyor.
İstanbul 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı
Prof. Dr. Özer Erenman, "Tehlike arz eden binalar olduğunda, tamamının
yıkılmasına izin vermiyoruz. Ama restorasyon projesi geldiğinde projeye onay
vermek zorunda kalıyor ve bu tip durumlarla karşılaşıyoruz" dedi.
2 No'lu Kurul Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mete Tapan ise, şu bilgileri
verdi: "Bunlar kültür mirası olarak tescil edildiğinden kamu malı sayılır
ve devletin bu yapıları kamu adına koruması gerekir. Eski eser yıkılsa da,
boşalan arazisi eski eserdir ve o parselle ilgili her plan, yine kurul kararına
bağlıdır. Süleymaniye'de yakılmış ve otopark olarak kullanılan bu tip
yapılar var. Koruma kurulunun yapabildiği tek şey ihbar ederek sorumlularının
ağır cezada yargılanması."
Radikal - Selim Efe Erdem
|