reklam

04 Mart 2004 Perşembe
Ana Sayfa > Haberler

Ölümü bekleyen hayatlar

Eminönü ve Beyoğlu'nda yıkılma tehlikesi bulunan binlerce metruk binada on binlerce kişi barınıyor. Parasızlık nedeniyle tehlikeyi göze alan bu insanlar, ölüm korkusuyla yaşıyor. Yetkililer ise seyrediyor

Olası bir depremde şehirdeki binaların kaçının ayakta kalacağı tartışılan İstanbul'da, şiddetli kar bile evleri yıkmaya yetiyor. Yıkılma tehlikesi olan binlerce binada on binlerce insan, ölümün kıyısında yaşıyor. İnsanlar sokakta soğuktan ölmektense, ne zaman yıkılacağı belli olmayan binalarda yaşam kumarı oynuyor.

Beyoğlu'nda bir ay önce şiddetli yağış sırasında çöken iki katlı binada dördü çocuk altı kişi can verdi. Beyoğlu ve Eminönü'ndeki benzer binlerce binada sayısız insan, her yağışlı gecede 'Acaba bizim ev de yıkılacak mı?' korkusuyla uyuyor.

Yurtdışında yaşayan azınlıklara ait olan, onlarca yıldır boş beklediği için çürüyen ve teker teker çöken binalar, ya kira ödeyemeyecek durumda olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan göç etmiş ya da sokakta yaşayan 'bimekânların' barınağı durumunda. Binaların çoğu 'çökme tehlikesi' nedeniyle mühürlü. Ancak, insanlar, mührü kırarak bu metruk binalarda yaşamayı sürdürüyor.

'Çökecek, biliyoruz ama...'
İstiklal Caddesi'nin birkaç yüz metre aşağısındaki Büyükkırlangıç Sokak 40 Numara'da bulunan bina üç kez mühürlendi. Ama binanın bodrum katında çoğu çocuk 17 kişi barınmaya devam ediyor. Binanın ikinci ve üçüncü katı çökmüş, ancak alt katında dört kişilik Demir ailesi yaşıyor.

"Çökeceğini biliyoruz. Bu yüzden çok mühürlendi. 'Bu eve girmeyin' dendi ama mecburuz. Aylık 100 milyon lirayla yaşıyoruz. Kira ödeyecek gücümüz yok" diyor Mülkiye Demir. Yıkılma tehlikesi nedeniyle eve girmemeleri için uyarılan komşusu Makbule Doğan da çaresiz: "Yer gösterilse bu evde oturur muyuz. Sekiz yaşındaki kızım Gülnaz, yan bina çökerken deprem oluyor sandı. Bu eve girmek istemiyor ama eşim işsiz, kira ödeyemediğimiz için burada oturuyoruz." Gülnaz da, her gece "Binamıza bir şey olmasın" diye dua ediyor.

Ataş: Topyekûn çözüm
Beyoğlu'nda yıkılmak üzere olan en az 3 bin bina var. Birinci derece risk içeren 450' sini mühürlediklerini ve yıkıma başlandığını belirten Beyoğlu Belediyesi Başkan Yardımcısı Hasan Ataş, şunları söylüyor:

"Çökme tehlikesi bulunan binayı tahliye edip mühürlüyoruz. Sonra mührü kırıp yine giriyorlar. İşgalci bimekânların ya da çaresiz ailelerin oturduğu bu binalar, kötü hava şartlarında mukavemeti iyice düştüğünden yıkılıyor. Burada her ay bir bina yıkılıyor ve insanlar göçük altında ölüyor.

Bu sorunun çözümüne vatandaşın, belediyenin, koruma kurulunun gücü yetmez. Devlet topyekûn çözüm üretmeli. Teker teker içindeki insanlarla yıkılmalarını beklemeden, bu binaların tamamı yıkılmalı. Bazı binalar aslına uygun yenilenmeli."

Kibiroğlu: Kardan korkuyorum
Eminönü'nde de 7 bini aşan metruk binada bimekânların yanı sıra çocuklu aileler yaşıyor. Bunlardan biri olan Doğu İşhanı, bir ay önceki karda çöktü. Yaklaşık 100 kişinin yaşadığı binanın kısa süre önce tadilat için boşaltılması faciayı önledi.

Eminönü Belediye Başkanı Lütfi Kibiroğlu, tehlikeyi şöyle anlatıyor:
"Bölgedeki 18 bin binanın yüzde 40'ı metruk. Mühürlüyoruz ama, vatandaş,
'Sokakta öleceğime binada öleyim' diyerek tekrar giriyor.

Ben depremden değil, kardan korkarım. Çünkü bu evler kar yağışına dayanamıyor. Bu binalarda, binlerce insan tehlikede. Bir sabah birisi çıkıp da, 'Dün gece çöken binalarda iki bin kişi öldü' derse şaşırmam. Bu binaların sırf restorasyon projelerine trilyonlar gerek. Buna gücüm de yok, yetkim de. Burada en az 700 bina yıkılmalı."

Otopark tehlikesi
Eminönü ve Beyoğlu'ndaki pek çok kültür mirası bina, koruma kurulundan yıkım iznini aldıktan sonra 'parasızlık' gerekçesiyle restore edilmedi ve otopark olarak kullanıldı. Kurullar, tehlikeli olduğu gerekçesiyle yıkımı istenen binaların otoparka çevrilmemesi için tamamının yıkılmasına izin vermiyor. Üst katları yıkılan binaların zemin katları yerinde durunca, otopark olarak kullanılacak boş alan kalmıyor.

İstanbul 1 No'lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Özer Erenman, "Tehlike arz eden binalar olduğunda, tamamının yıkılmasına izin vermiyoruz. Ama restorasyon projesi geldiğinde projeye onay vermek zorunda kalıyor ve bu tip durumlarla karşılaşıyoruz" dedi.

2 No'lu Kurul Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mete Tapan ise, şu bilgileri verdi: "Bunlar kültür mirası olarak tescil edildiğinden kamu malı sayılır ve devletin bu yapıları kamu adına koruması gerekir. Eski eser yıkılsa da, boşalan arazisi eski eserdir ve o parselle ilgili her plan, yine kurul kararına bağlıdır. Süleymaniye'de yakılmış ve otopark olarak kullanılan bu tip yapılar var. Koruma kurulunun yapabildiği tek şey ihbar ederek sorumlularının ağır cezada yargılanması."
Radikal - Selim Efe Erdem

 

Mart 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30 31
diğer aylar için tıklayın

Diyalog

Korhan Gümüş ve Behiç Ak 21 Şubat-30 Mart 2004 tarihleri arasında Diyalog bölümümüze konuk oluyor.

Kamusal Mimarlık üzerine gerçekleşen Diyalog buluşmasını  okumak için  buraya tıklayın...

Kamusal Mimarlık hakkında görüşlerinizi bildirmek için buraya tıklayın...

 


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz