reklam

13 Kasım 2004 Cumartesi
Ana Sayfa > Haberler

Mimarların kongresinden çıkan sonuç

Mimarlar Odası'nın 2005 Yılı Temmuz ayında İstanbul'da ev sahibi olacağı Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA)- Dünya Mimarlık Kongresi'ne ulusal katılımın güçlendirilmesi ve aynı buluşmada ağırlıklı olarak ele alınacak 'Kentler ve Mimarlık' konusunda ülkemiz gerçeklerine bağlı değerlendirmelerin yurt düzeyinde de gündeme getirilmesi için düzenlenen Türkiye Kongreleri'nden üçüncüsü 22-23 Ekim 2004 günlerinde İzmir'de gerçekleştirilmişti. O günlerde bu kongrenin notlarını sizlerle paylaşmıştım.

Kongrenin sonuç bildirgesi hafta içinde elime ulaştı. Sonuç bildirgesi aslında İzmir, Denizli ve Balıkesir için çok önemli 'saptama' ve 'öngörüler' içeriyor... Bu saptama ve öngörülerden bir bölümünü birlikte değerlendirelim mi?

Tüm kentler gibi 'tarihsel kentlerin' büyümeleri de 20. yüzyıldan 21.yüzyıla aktarılan evrensel bir olgudur. Ege Bölgesi'ndeki Mimarlar Odası şubelerinin yakından gözledikleri İzmir, Denizli, Balıkesir ve Çanakkale kentlerinin ortak görünümleri; 'büyümeyle birlikte tarihsel dokuların küçülmesi' şeklinde özetlenebilir. Bu gerçek, kentin sadece eskiden gelen mimarlık değerlerini yitirmek şeklinde gözlenmiyor. Yeni yapılaşmanın da hem yasadışı yayılma alanlarında, hem de 'planlı ve izinli' gerçekleşen yerlerde, yine o kentin 'eskiden gelen' kimlik ve peyzaj değerlerini gözetmeyen bir 'mimari'yle sürmesi de aynı gerçeğin ürünü...

Tarihsel kentler büyüdükçe, 'tarihselliklerinin' kanıtlarında gözlenen 'küçülmeyi' durdurabilmek için, sadece imar ve planlama politikalarındaki 'korumaya' dönük ihmallerin giderilmesi yeterli olmayacaktır. Tarihsel kentlerimizdeki, 'geçmişi yok ederek gelişme' sürecine bağlı olarak, her biri için 'kendi özgün durumlarına uygun' yeni önlem ve politikaların üretilmesi ise konunun en özgün yanını oluşturmaktadır.

Denizli ve Balıkesir
Denizli ve Balıkesir eski dokularını artık neredeyse 'tümüyle' yitirmiş gibidirler. Kente egemen olan 'yeni ve modern' karakter ile geçmiş arasındaki bağı kurabilmek için çağdaş mimarlığın esinlenebileceği kaynaklar da çok azdır. Ancak, böyle bir durum, aynı kentler için bundan böyle 'kişiliksiz' bir mimarinin ve 'tarihsel yaşanmışlıkları tümüyle unutan', tek düze bir şehirciliğin geçerli olabileceği anlamına gelmeyeceğinden, aynı kentler için izlenecek yöntemlerin başında da yine 'yöresel yaşam ve kültür değerlerini gözeten bir mimarlık' arayışı gelmektedir.

İzmir'in hali pürmelali...
'5000 yaşında' olduğunu ulusal ve uluslararası kamuoyuna duyurmakla onur duyan İzmir ise 'metropol' kimliği ile çok daha farklı özellikler taşımaktadır. Kentin, antik çağlardan bu yana 'yaşanmışlığını' belgeleyen ve kent içinde tarihsel odak noktaları oluşturan arkeolojik alanlarla birlikte, son yüzyıllara ait yerleşme dokusunu ve yerel mimari karakterlerini barındıran kentsel SİT'lerin, aynı zamanda metropoliten gelişmenin de 'kimlik kaynakları' olması yönündeki çabalar önemli deneyimler yaratmaktadır.

Bu yönde, bir yandan aynı gelişme bölgelerindeki yapılanma haklarının, mimari karakterlerin ve şehircilik düzenlemelerinin 'tarihsel bölgelerle kopuk olmamasına' özen gösterilmeli; öte yandan, kentin korunması istenilen eski dokusunun, kentin en çekici, canlı ve herkesin yararlanabileceği işlevlerle donatılmasına öncelik verilmelidir.

Özellikle Denizli'de doruğa çıkan, ancak hem Ege kentlerimizde, hem de diğer tüm büyümekte olan yerleşmelerimizde öncelikli sorunlar arasında yer alan 'bölünmüş kentler' uygulamasının sona ermesi için Hükümet ve Yasama Organının daha fazla gecikmemesi, kongre katılımcılarının ortak dileğidir.
Akşam - Nedim Atilla

 

Kasım 2004 Arşivi

pt sl çr pr cm ct pz
01 02 03 04 05 06 07
08 09 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
diğer aylar için tıklayın

Etkinlik

UIA 2005 İstanbul Kongresi

01 - 11 Temmuz 2005 İstanbul, Türkiye

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz