reklam

Hülya-Ferhan Yürekli
Köşe Yazısı

25 Mart 2004

Belediyeler, Mimarlık ve Politika

Seçimler yaklaştıkça hangi belediye başkanına oy verileceği yanında, belediyelerin yetkileri ve sorumluluklarının ne olduğu da tartışma konusu. Belediyeler yani yerel yönetimler gittikçe daha çok yetkiyi haiz oluyorlar.

Hükumet yeni yasalarla yerel yönetimin güçlenmesi için özel çaba sarfediyor. Son zamanlarda çıkan burslara ilişkin düzenleme bunun en açık örneği. Burs verme yetkisi üniversitelerden alınarak merkeze veriliyor. Üniversiteler burs veremiyor ama belediyeler bundan muaf tutuluyor. Yani onlar burs verebiliyor. Eğitim onların sorumluluğunda olmadığı halde böyle bir yetkileri olmasının acaba sebebi nedir? Belediyeler hangi kriterlerle öğrencilere burs veriyor, herhalde eğitimdeki başarı düzeyiyle değil, onu en iyi değerlendirebilecek kurum çok açıktır ki üniversitelerdir.

Belediye başkanı olup da yeniden aday olanların seçim öncesi seçmenlere yaptığı dağıtımları duyunca seçimin tarafsızlığı kalmamış oluyor. Ayrıca verdiğimiz vergilerin hesabını soramamak da çok rahatsız edici bir durum. Dağıtılanların da büyük bir kandırmaca olduğu apaçık, insanlara iş vermeyip onlara bedava birşeyler vermek, parası olmayanlar ve dolayısıyla işi olmayanlar için günü kurtarmak; onların yaşam seviyelerine bir ivme vermiyor yani radikal bir çözüm değil, ayrıca da bu hediyeyi kabul edenler için haysiyet kırıcı bir durum. Nereden baksanız etik değil, rasyonel değil. Yasalar başbakana dahi ticaret de yaptırdıktan sonra tabidir ki pek söyleyecek bir şey kalmıyor.

Belediyelerin esas görevlerine gelince bu konuda pek başarılı oldukları söylenemez: İstanbul'da yeni gelişen semtlerin hiçbirisi şehircilik prensipleri doğrultusunda gelişememiştir. Hepsi çarpık bir yapılaşma gösteriyor. Yani bu şu demek oluyor 1960'tan sonra hiçbir belediye, yeni bir yer iskan edilmeden önce hızlı davranıp o yerin imar planını yapamamış durumda. Bağcılar, Kayışdağı, Boğaziçi'nin geri görünüm, etkileşim bölgeleri, Haliç'in iki yakası hep bu durumu yansıtmaktadır. Oysaki yöneticiliğin en önemli vasıflarından birisi ileri görüşlülüktür.


Resim 1a
Çarpık kentleşmeden örnekler 


Resim 1b
Çarpık kentleşmeden örnekler 


Resim 1c
Çarpık kentleşmeden örnekler 

Belediyeler işbaşına geldiklerinde en gözde düzenleme alanlarından birisi Barbaros Bulvarı oluyor. Her sefer kaldırımları değişiyor. Yıldız parkı elden geçiyor. Tuğlalar kalkıyor, beton parkeler döşeniyor, başka bir belediye gelsin tekrar tuğlalar. Fakat yapılan işin kalitesine ve detayına bakan yok. 


Resim 2a, Amerika'dan standard kaldırım detayı,

Köşeler yine baştan savma, detaylar yine düşünülmemiş. O kadar malzeme ve para harcanıyor, yapılan iş yine bir şeye benzemiyor. 


Resim 2b, İstanbul'dan bir kaldırım detayı

Cumhuriyet Caddesi ve Halaskargazi Caddesi'nin yeni düzenlemesi ne hale gelmiş herkes gidip bakabilir. Yeni Champs Elysee ne halde lütfen gidip bakınız. Profesyonel insanlar istihdam edilmezse ve 'ben yaparım olur' zihniyeti ile bu kadar olur.

Asfaltlanan yollar da aynı şekilde teknik olarak yanlış yapılıyorlar. Ankara'da 1950'lerde İsrail evlerinin yolları usulüne göre yapılmıştı. Yani kaldırım ve yollar doğru olarak planlanmış ve tasarlanmıştı. Uygulama olarak, döşenen iki sıra kaldırım taşının arası yol olarak belirlenmiş, burası tesviye edildikten sonra blokaj yapılmış bu blokajlar silindir ile sıkıştırıldıktan sonra önce beton, sonra da asfalt dökülmüştü. 

O asfalt bugün kullanılır haldedir. Hiçbir tarafı çökmemiş patlamamıştır. Şimdi yapılan yollarda ise durum şöyledir: Eğer kaldırım taşı döşenmişse, bu kaldırım taşı arada eşit genişlikte bir araba yolu bırakacak şekilde değil, evlerin veya bahçelerin hizalarına paralel döşenmektedir. Yol bu durumda trafiğin normal akışının gerektirdiği bir biçimde yani eşit izlere bölünecek şekilde değil, inceli kalınlı bir şekilde gitmektedir. Yolun eğimi de ne enine ne de boyuna kontrol altındadır. 


Resim 3a
Boğaziçi sırtlarında yollar


Resim 3b
Boğaziçi sırtlarında yollar


Resim 3c
Boğaziçi sırtlarında yollar


Resim 3d
Boğaziçi sırtlarında yollar

Eğer kaldırım taşı döşenmemişse durum daha da acıklıdır, asfalt kenarlara doğru incelerek spontane bir biçimde sona ermektedir. Bunun yanısıra asfalt doğrudan toprağın üzerine döküldüğünden ilk yağmurlarda yol olma niteliğini kaybetmektedir. Asfaltın sıvaştırılarak bitirilmesi üst geçitlerde, köprülerde de olağan bir durum, yolun kenarlarına bakınca pislikle karışan asfalt insanın içini kaldırıyor. 


Resim 4a
Köprü ve yol detayları


Resim 4b
Köprü ve yol detayları

Ayrıca nedendir bilinmez bir yere asfalt dökülür dökülmez İSKİ tarafından Elektrik İdaresi tarafından, telefon idaresi tarafından farklı zamanlarda yarılarak tesisat döşenmektedir. Bunların asfalt dökülmeden önce neden döşenmediğine akıl erdirmek mümkün değildir. Aslında tabii ki sebepleri malum, yine projesizlik, profesyonel insanın istihdam edilmemesi, organizasyonluk, ve de bu iş bilmezlik yanında acaba kötü niyet de var mı?


Resim 5
İki farklı uygulamanın şematik gösterimi

Üç beş yıldır araç trafiği için alt ve üst geçitler yapılırken yeni bir uygulama başlatıldı, baktık adı da konulmuş; toprakarme. Yani yol yükseltilip altından başka bir yol mu geçecek, bu yükseltme dolgu toprakla yapılıyor, alttan geçen yol için orta kısmı boş bırakılıyor. Böylece hafif strüktürler yerine çok ağır görünümlü, mühendislik tasarımından yoksun bir oluşum ortaya çıkıyor. Bunu yaparken de nedense kimse Mimar Sinan'ın köprülerini aklına getirmiyor. Sinan kendi zamanında taş kullanarak hafif ve geçirgen köprüler yapmayı hedeflemiş ve başarmıştı.

Barbaros Bulvarında yapılan yeni tünelin tavan yüksekliği herhalde 6 metre civarında, bu kadar yüksek tavana neden gerek duyulmuş merak ettik. Daha çok kazıp, kazı işini çoğaltmaktan ve daha yüksek duvarlar inşa etmekten başka sebep ne olabilir acaba? Ayrıca zemin asfalt fakat neden o kadar engebeli?

Nautilus'un önündeki düzenleme projeden ve tasarımdan anlamıyanların işi mi, plansızlığın sonucu mu? Round about'a sağdan girileceğine soldan giriliyor. Tam da sağdan gitmeye ulusça iyice alışmışken sonra bu nasıl bir kavşak çözümü? Yoksa kavşak bir İngiliz mimara mı çözdürülmüş?

Yerel yönetimlerin bütçeleri de her kamu kurumu gibi Sayıştay denetiminde. Teknik çalışmaları için ise böyle bağımsız bir denetleme kurumu yok. Görülüyor ki, teknik denetimi kendi kendilerine yapmalarının sonucu hem kaliteden kaybediliyor hem israf yapılıyor. Teknik çalışmaların önce proje aşamasında, daha sonra da uygulama sırasında denetimini yapacak bağımsız ve yetkin bir kuruma şiddetle ihtiyaç var. Bu şekilde kentlerin göbeğinde projesiz veya uygun olmayan projelerle fuzuli vya zararlı uygulama yapılması bir ölçüde önlenebilir. Örneğin önce Eminönü'ne alt geçit yapımının nihai kararı belediyede olmamalı, ikinci olarak da Eminönü meydanına alt geçit yapılacak ise bu karayolları kriterlerine ve detaylarına göre yapılamamalıdır. Aynı şekilde Taşkışla yanında metro servis binası arkasındaki bir işe yaraması mümkün olmayan ve çevresi yüksek duvarlarla çevrili park gibi uygulamalar bir daha yapılamamalıdır. Resim -6, Havuza kimin nasıl bakacağı belli olmadığı gibi, yolların da nereye gittiği belli değildir.


Resim 6 - Havuza kimin nasıl bakacağı belli olmadığı gibi, yolların da nereye gittiği belli değildir

Uygulamanın denetimi ise önce yapılan imalatın nicelik olarak doğru belgelenmesini ve ödenmesini sağlayacaktır. Daha sonra ise örneğin asfaltın ömrü uluslararası standatdlara ulaşacak, her yıl aynı yere asfalt dökülemeyecek, dökülürse hesabı sorulabilecektir.

Basını suskun olsa da demokratik olduğu "Batı" tarafından da iddia edilen bir ortamdaki şu yerel yönetim seçimi öncesi günlerin başlıca tartışma konusu belediye harcamalarının şeffaflaşması olmalıydı.

Yazarla yazı ile ilgili görüşlerinizi paylaşmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz. 

Ad : *

Soyad : *

Email : *

Meslek :   

Mesaj :   *

   

 
  

 

Köşe Yazısı

Hülya & Ferhan Yürekli
15 Ekim 2002
günü  Diyalog bölümümüze konuk oldular.

Hülya & Ferhan Yürekli hakkında daha fazla bilgi edinmek için  tıklayın

Diyalog buluşmasını soru cevap şeklinde okumak için  buraya tıklayın...


Vitra - Artema'nın katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz