reklam

Sorular & Cevaplar
Diyalog 2002 - II > Hülya & Ferhan Yürekli

Tarih: 15 Ekim 2002
 
Yer: Arkitera Forum 

Hülya & Ferhan Yürekli

Öncelikle soru sorarak ilgi gösterenlere ve izleyenlere teşekkür ederek Diyalog'a başlamak istiyoruz.

Hülya - Ferhan


Rennie   

Bitirme Projeleri...

Merhaba,

Türkiye'deki Mimarlık Fakülteleri'nde Bitirme Projeleri'nin konuları hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Türkiye sartları gözetilerek mi veriliyor konular. Olcek ve fonksiyonlar cogu zaman sanki bir Avrupa Ülkesi ya da ABD'de veriliyormus gibi verilmiyor mu? Bir de bu kadar buyuk olcekli projelerle 4 senelik mimarlık eğitimi almış bir öğrenci sizce ne kadar basedebiliyor?

Tesekkurler...

Hülya & Ferhan Yürekli 

Eğitim büyük çapta evrenseldir!

Konunun nasıl ele alındığına bakılması gerekir. Büyüklük o konuda sakınca değildir. Bir ev bile diploma projesi olabilir.


pity  

Merhaba,

Ben İTÜ Mimarlık Fakültesinde 3.sınıf öğrencisiyim. Bu süre içinde gözlediğim kadarı ile okuldaki öğrencilerin kafasında belirgin bir "Yürekli" kavramı oluşturmuşsunuz. Nasıl böyle bir marka oldunuz? Ben bunu biraz da okulun belirgin bir eğitim çizgisi olmamasına bağlıyorum. Başka okullarda olduğundan değil ancak İTÜ Mimarlık Fakültesi "nasıl mimar yetiştirir?" sorusuna cevap verebilecek bir hoca olduğunu düşünmüyorum. Böyle belirsiz bir ortamda sizin radikal eğitim şekliniz sizi bir marka haline getirdi diye düşünüyorum. Sizce İTÜ'nün ve diğer Mimarlık Fakültelerinin bilinçli ve uzun süreli bir eğitim programı var mı yoksa her sene rüzgar nereden eserse oraya mı gidiyoruz?

Teşekkürler

Hülya & Ferhan Yürekli

Her okulun yöneticilerinin bir politikası var.

Bizim okulda proje dışı derslerin ağırlığı etkilidir.

Marka olmak için özel bir çabamız yok. Eğitimci olarak yapılması gerektiğini düşündüğümüzü yapmaya çalışıyoruz.


eliyatkin  

merhaba

Ben itü mimarlık fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Soracağım bir kaç soru var:

1. Üçüncü dönem projemi Ferhan Bey'den almıştım. Benim için değişik ve yaratıcı bir dönemdi. En zevk aldığım yanı ise bir dönemde sadece bir proje yapmak yerine yoğun bir süreç ile bir önproje, kent kimliği üzerine bir rapor ve en sonunda bir ana proje hazırlamaktı. Siz bu sistemle çalışmayı öğrencilerini için ne kadar ve ne açıda yararlı buluyorsunuz? Zamanın ne kadar iyi değerlendirilebildiğini düşünüyorsunuz? (Benim için çok farkında olarak yaşanan bir süreç olmadı açıkcası)

2. Bilgisayarla tasarım konusunda öğrencilere ne kadar faydalı olduğunuzu düşünüyorsunuz?

3. Benim bölüme girdiğim sene (1997) yılında eğitim sistemindeki değişiklik (ders sayısının azaltılıp öğencilere daha fazla boş zaman bırakarak onların araştırmaya teşvik edilmesi) özellikle ilk sene için tam bir fiyasko oldu bence. Yeterli bir zemin oluşturmak konusunda dersler "yetersiz"kaldığı için "kendi kendine öğrenmek" bir işkence oldu. Bir kısım öğrenci yetersiz olduğunu ve okulun bizi mimarliğa hazır edemeyeceğini düşünerek mezun oldu, bir kısmı yüksek lisansa bu umutla başladı, bazıları ise uzatarak eğitim sürecini arttırmak istedi. Sonuçta ben bu sistemin mezunları mimar yapabilecek bir donanımı tam veremediğini düşünüyorum. Siz bu konuda tepkiler alıyor musunuz? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

4. Lisede seçeceğimiz bölümler konusunda nasıl bilinçli ve bilgili davranma şansimiz olmadıysa bölümde de proje hocalarımızı seçerken bir A4 açıklamanın dışında bilinçli bir şekilde proje hocamızı seçemiyoruz. Sadece yapılacak olan projenin dışında bir bilgi sahibi olmadan bir dönem (kişisel deneyimlerimiz olmadı ise) istemediğimiz projeler yapabiliyoruz(üç gün üç gece internetten piyango oynamayı hiç hesaba katmıyorum) Tek bilgi kaynaklarımız bizden önceki öğrencilerden duyduğumuz subjektif bilgiler oluyor. Sonuçta da portfoliomuza koymak istemeyebileceğimiz projeler çıkabiliyor. Bu iletişim sorununun çözülebilmesinin bir yolu yok mu?

5. Bitirme projelerinde çoğu dönem projesinden büyük ölçekte çalışılıyor gerçekten. Bu ölçekte genelde bir mimar artık yetersiz kalabiliyorken yeterli projeler çıktığına inanıyor musunuz?

6. Harem'de oturan biri olarak projeniz hakkında nereden daha fazla bilgi alabilirim?

Son olarak Taşkışla'da öğrencilere yaşattığınız farklı deneyimler için teşekkürler...

Hülya & Ferhan Yürekli

1. Öğrencilere geniş bir açı içinde ilgi alanlarını tanıtmak istiyoruz. Bu nedenle farklı konular veriyoruz.
2. Stüdyoya 8 bilgisayar koyduk. Biz faydalı olamasak da olabilecek birilerini stüdyoya getiriyoruz.
3. Eğitimi sadece bir meslek eğitimi gibi düşünmüyoruz ama sistemin uygulanmasında sorun olduğunu da kabul ediyoruz.
4. Öğrenciler önceden öğretim üyeleri ile görüşülebilir. Kendimiz açısından buna bir engel yok, diğer öğretim üyeleri açısından da engel olmaması gerekir diye düşünüyoruz.
5. Rennie’nin cevabına bakabilirsiniz.
6. Bizden alabilirsiniz. Yapı’daki Şehir Yeşil Değildir yazısında ve Belediye’nin yayınladığı yarışma kitabındaki rapor açıklayıcı olabilir

eliyatkin

tekrar merhaba :)))

Son olarak sormak istediğim bir soru daha var:

Mezun olan insanların biraz da belki krizden dolayı sudan çıkmış balık gibi boş kaldığını, bu boş dönemin insanları kısırlaştırdını görüyorum. Bir süre sonra genelde eleştirdikleri okula geri dönüp sadece mesleki kariyerlerine başlamayı geciktirmek ya da yapacak başka bir şey bulamadıkları için yüksek lisans eğitimi alan çok insan var. (Büyük bir kısmı da daha önce bahsettiğim eğitimin değişim rüzgarları kurbanları) Siz mezun olan veya olmaya yakın öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

Teşekkürler...

Hülya & Ferhan Yürekli

Bütün dünyada kriz dönemlerinde okula dönülmesi normal bir durum. Türkiye’de gençler için potansiyelin Avrupa ve Amerika’dan iyi olduğu bile söylenebilir.


bloom  

Ferhan Bey,

Proje derslerinde verdiğiniz eğitim sistemi mezun olacak mimar adaylarına gerçek hayattaki mimari piyasada ne derecede katkıda bulunuyor?
Bir müşteriye sizin derslerinizden aldığımız anlayışla yaklaşırsak sizce ne derece başarı sağlanır?

Diğer sorum ise:
Öğrencilerin kişisel tercihi olsa da;proje 3'den başlayarak bazı öğrenciler 2 dönem sizden,3. sınıfta ise 2 dönem üstüste Hülya Hanım'dan proje dersi alıyordu.(Benim zamanımda)
İkinizin de sunduğu mimari anlayış aynı olduğundan,sizce bu öğrenciler ne kadar gelişebilir ve verim alınır.(onları bu durumdan dolayı ikaz ettiğiniz oldu mu?)

Hülya & Ferhan Yürekli

Biz stüdyoda her durumda öğrencinin kendi insiyatifini kullanarak karar vermesini öngörüyoruz. Dolayısı ile bu durumda da öğrencinin doğru yolu bulacağını inanıyoruz. Meslek etiğinin önemini de kabul etmek gerekiyor.

Biz öğrencilere belli bir anlayış empoze etmediğimiz için ve onların kişisel gelişimini esas aldığımız için böyle bir sorun olduğunu düşünmüyoruz.


maryjane 

yarışmalar?

sayın hülya ve ferhan yürekli
mimarlık eğitiminde ortaya koyduğunuz farklılık, öğrencilere açtığınız yeni ufuklar, farklı bir düşünme sistemini geliştirme ve mimarın 'öncü' rolünü kavratma çabalarınız bence çok faydalı, ayrıca mimarlığa bilim olarak verdiğiniz değer ve bu alandaki katkılarınız için de saygı duyduğum bir noktada bulunuyorsunuz.

benim sormak istediğim sizin yarışmalara bakışınız nedir? nasıl değerlendiriyor sunuz?

yanıtınız için şimdiden teşekkür ederim

Hülya & Ferhan Yürekli

Yarışmaların Türkiye’de mimarlığın gelişmesinde çok yararlı olduğunu düşünmüyoruz. Hatta uzun vadede zararlı bile olduğunu düşünüyoruz. Sebebi de mimarlık için çerçeve çizip kapalı bir sistem oluşturduğunu düşünüyoruz. Bunun bir sebebi yarışma kazanamayanların jüriye girememeleri veya jürinin çeşitli renklerden oluşmasıdır.


lego 

İc Mimarlik ve ITU

Mimarlik meslek ideolojisinin "Mimarlığın içi-dışı olur mu? gibi argumanlarının geçmişte sıkı bir savunucusu olan fakültenizde, bir Iç Mimarlık bölümünün bizzat İTÜ'lü Mimarlarca kurulmuş olması hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Hülya & Ferhan Yürekli

İ.T.Ü.’de iç mimarlık bölümünün açılması kesinlikle karşı olduğumuz, engellemeyemediğimiz bir gelişmedir.


mona 

Hülya Hanım ve Ferhan Bey,

Türkiye genelindeki üniversitelere baktığımızda farklı bir eğitmen kimliğiniz olduğu kabul etmek gerekiyor. Eğitimdeki sürdürdüğünüz sizi (ve öğrencilerinizi) farklı kılan bu anlayışı kısaca anlatır mısınız?

Öğrencilere mimarlığı sevdiren, zevkli bir stüdyo dersi yaptıran, proje yürütücüsü seçiminde yığılmalara sebep olan bu anlayışı merak ediyorum.

Bir mimarın iş dünyasında nelerle karşılaşacağı, mimarlığın da pazarlama, ekomomi, halkla ilişkiler gerektiren diğer mesleklerden biri olduğu, okulda nasıl verilmeli, bu eğitimi proje derslerinde sizlerden mi beklememiz gerekiyor? Bizi iş hayatına hazırlaması gereken kişiler sizler misiniz?

Hülya Hanım'dan proje aldığım dönem, mimarlık eğitimim sürecinde kaynak olarak kullandığım kitaplar açısından en zengin dönemdi, kütüphanenizi öğrencilere açmanız ve bu konuda öğrencileri teşvik etmeniz çok önemli. Bunun için o zaman teşekkür edememiştim, ama şimdi teşekkürlerimi iletmek istedim.

İyi diyaloglar dilerim...

Hülya & Ferhan Yürekli

Eğitim anlayışımızı, öğrenciye sorumluluk vererek, kendine güvenini arttırmak, çeşitli ilgi alanlarını göstermek, açık uçlu bir dünyada yaşadığını hissetirmek, geçmişi ve günümüzü doğru değerlendirmesine yardımcı olmak gibi özetleyebiliriz.
Dolaylı olarak bizler olabiliriz. Ama amacımız öğrencinin farklı ortamlarda kendi durumunu değerlendirecek yetiye sahip olmasını sağlamaktır.


B-CHANCE  

Question iç mimarlık?????

merhaba Ferhan bey,
ben genç bir mimarım.hatta geçmiş yıllarda anadolu üniversitesinde sizden proje almıştım.özellikle mimarlık felsefesi üzerine çok şey öğrendiğim dönemlerden biriydi.size hayran kaldım diyebilirim.
soranlara mesleğimi söylediğimde'iç mimar mı?' diye saçma bir soruyla karşılaşıyorum.iç mi,dış mı? şeklinde...Türkiye'de mimarlığın bu şekilde gruplandırılmasını anlayamıyorum.bunun nedeni nedir?neden ayrıca iç mimarlık fakülteleri var?orada öğretilenler farklı şeylermidir?farklı bir uzmanlık alanımıdır?böyle bir bölüm gerekli midir?merak ediyorum.
teşekkürler...

Hülya & Ferhan Yürekli

Bizim anlayışımıza göre olmaması gerekir. Biz mimarlığa daha bütünsel olarak yaklaşmamız gereğine inanıyoruz; içiyle, dışıyla, bahçesiyle bir bütün olarak ele alınması gerektiği düşüncesindeyiz.


blur  

Merhaba,
Öğrencilere mimarlığı sevdirdiğiniz için teşekkür edenlere ben de katılmak istiyorum bir şeyler yazmadan önce.


- İTÜ'nün giderek "Amerikanvari" bir eğitim sistemini benimsemesi ve uygulaması hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

- İTÜ'den mezun olan, neredeyse herkesin yüksek lisans yapıyor olmasını gözönüne aldığımızda, mimarlık eğitimininin mevcut sisteme rağmen 6 yıla çıktığı düşüncesini nasıl değerlendirirsiniz?

- İTÜ'de bu kadar çok sayıda eğitmen varken, diğer üniversitelerdeki durum hakkında neler düşünüyorsunuz? Bu kadar yoğun bir kadro gerekli mi? Bu kadroyla daha kaliteli bir eğitim olamaz mı? Nasıl olabilir, sizce neler yapılmalı?
Not: İnternet'i kullanarak hemen hemen tüm okullardaki Akademisyenleri (5 ya da 6'sı hariç) bir listede topladık. Bu sonuca göre listede 1056 akademisyen var, bunun 256'sı İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde.

- İlk defa, İnternet'ten ders kaydını bizimle çalışan stajyer arkadaşlar sayesinde naklen izleme şansımız oldu. Öğrenciler 2 gün önceden, sanki bir konser ya da maça gidecekmiş gibi heyecanla o anı beklediler. Bilgisayarlara Netscape yüklendi tüm hazırlıklar tamamlandı. Ama yine de sistem öğrencinin istediği hocadan proje almasına izin vermedi !

quote:
(üç gün üç gece internetten piyango oynamayı hiç hesaba katmıyorum)
İşte ben de bu konuda ne düşündüğünüzü merak ediyorum. Anladığım kadarıyla artık ne öğrenci ne de hoca seçim yapma şansına sahip değil. "Piyangodan ne çıkarsa" mantığı mimarlık eğitimi için ne getirir ne götürür?

- Yukarıda "Yürekli Markası" denmiş ben buna "Yürekli Ekolü" diyorum. Böyle bir şey açık açık söylenmese de bence de varlığından söz edilebilir. Siz kendiniz böyle bir ekolün varlığını kabul ediyor musunuz?

- Mimarlık fakültelerinin eğitim konusunda bir çizgileri olmalı mıdır? Şu anda herhangi bir fakülte böyle bir çizgiye sahip mi sizce?

Teşekkürler

Hülya & Ferhan Yürekli

Çok bilinçli bir sistem uygulandığını düşünmüyoruz. Ayrıca tartışılıp konuşulan bir durum değil. Bu konuda bir takım kararlar alınmış olabilir. Süreklilikleri tartışılır.

4 yılda yetki belgesi alındığı için Yüksek Lisans zorunluluk olmadığı halde öğrencinin 2 yıl daha akademik ortamda kalmayı istemesi iyi ve olumlu bir durum.

İ.T.Ü.’deki politika, kalitenin öğrenci sayısının azaltılması ile yükseleceği yönündedir. Bu nedenle bu yıl kontenjanın 90’a inmesi önerilmiştir.

Belli bir öğrenci yoğunluğu kaliteyi artırıcı olabilmektedir. Özellikle Taşkışla gibi büyük bir mekanda 90 öğrenci “boşluk” anlamına gelmektedir. Kadronun daha bilinçli olması ve daha çok çalışması gerekir.

Öğrencinin istediği öğretim üyesi ile çalışamaması mimarlık eğitiminden çok şey götürür. Mimarlık eğitimini ders vermek değil araştırma olarak alırsanız öğr./üyesi öğrenci uyumu çok önem kazanır.

Bizim öyle bir hedefimiz yok, ama öyle bir şey olmuş olabilir.

Tabii ki bir çizgi olması daha doğru olabilir. Çizgisi olan pek çok okul var ama çizginin ne olduğu önemli.


parisanchez

 tekten butune..

merhabalar,

ben de sizden bir donem proje almis bir itu mezunuyum. simdi dusundugumde analizim sizin atolyenizin ogrencilerin sahiplendigi ve yerlestigi,bunun sonucu olarak da yenilenen,degisen,yasayan bir yer oldugudur(belkide kilitlenen tek yer oldugu icindir). bence ogrenciler arasindaki diyalogu tesvik eden bu yapi,mimarligi ogrenmek icin cok guzeldir.

sorum ise su: acaba proje yurutmede yarattiginiz bu sistemin taskislanin her yerinde olabilmesi icin daha once hicbir oneri yaptiniz mi? daha da ilerisi, bu onerilerin israr edip mucadelesini verdiniz mi?

bunun devami olarak da ikinci sorum, itu icindeki genel tavriniz yeni fikirlerinizi itu geneline yaymak mi? yoksa biz cok ugrastik kimse bizi anlamadi deyip kosenize cekilmek mi?

cunku taskislanin biraz hareketlenmeyle cok iyi bir mimarlik okulu olacagini dusunuyorum,sizinde bu yolda oneminiz tartisilmaz!

tesekkurler
sevgiler

burcak pekin

Hülya & Ferhan Yürekli

Tabii ki verdik. Mete Ünügür’ün dekanlığında, Ferhan Yürekli dekan yardımcısı iken her öğrenciye bir masa her öğretim üyesine ortak olmakla birlikte kilitli bir sınıf verildi. Fakat bu sistem işlemedi/benimsenemedi.

İnsan doğasına uygun olarak birşeyler yapmaya çalışmak veya köşesine çekilmek arasında gidip geliyor.

Bir ortam oluşturmak açısından Taşkışla uygun bir mekan, eksik olan her çeşit yoğunluk.


celikmetre

bir kac soru:

merhaba, ben de sizinle coktandir haberlesmedigi icin utanan bir eski ogrenciyim, (beynimde yankilanan ferhan bey ve hulya hanim replikleriyle hala ogreniyor olabilirim) yakinda umarim kisisel yazacagim.iste sorular:

biraz magazin icerikli gibi olabilir, ama insanin esi ile ayni ise gitmesi, ayni studyoda calismasi, ayni evde yasamasi, konusundaki fikirlerinizi merak ediyorum. birbirinizi nasil besliyorsunuz? bu konuda genc nesillere mesajiniz var mi:)

kendinizi bilim ureten mi, ogreten mi, yoksa mimar olarak mi goruyorsunuz? daha dogrusu onceliginiz nedir?

bazi projelerinizi, en cok da gunes evi'ni diagram ile urun arasinda bir yerde kalmis olarak goruyorum. projeleriniz diagram ve fikir olarak ortaya kondugunda cok daha kuvvetli oluyor. bu konuda ne dusunuyorsunuz?

su ana kadar sizi cok tutarli bir genel gidisiniz var. hatta bir arkadasim bir sey sormayacagim cunku her cavabi tahmin edebiliyorum bile dedi. takip ettigim kadariyla -en azindan son 5 yilda- argumaniniz pek degismedi. bu kadar tutarli olmak iyi bir sey mi?

selamlar

Hülya & Ferhan Yürekli

Mimarlık insanın hayatının büyük bir bölümünü içine alabiliyor. Bu açıdan kafamızda olanları anında tartışabilmek önemli bir avantaj oluyor.

Bilim, mimarlık ve eğitim üçlüsünü birlikte / eşdeğer olarak götürmeye çalışıyoruz.

Güneş evi ile ilgili soruya cevaben: Önce ince teknik ayrıntı isteyen özelliklerin avan proje de yansıması her zaman mümkün olmuyor. Bazı önemli düşünceler de kaybolabiliyor.

Tutumumuz modernite ve bilimi esas almak. Kendi içinde dinamikleri olan bu konuların tutuculukla sonuçlanabileceğini düşünmüyoruz.


MHK 

Arrow İnceleme

Daha Önce Çorum İskilip evleri ile ilgili bir çalışmanızın olduğunu biliyorum bu çalışmanızı nerede bulabileceğimi söylayabilirmisiniz
İncelemiş olduğunuz evlerin şu anda ne durumda olduğunu merak ediyormusunuz.

Hülya & Ferhan Yürekli

İskilip evleri ile ilgili çalışmayı bizden bulabilirsiniz.

Evet o evlerin ne durumda olduklarını merak ediyoruz.


uçurtma  

Merhaba,
Ben de hem Ferhan Bey'den hem de Hülya Hanım'dan çok şey öğrenmiş ve öğrenmekte olan bir öğrenciniz olarak İTÜ'de diğer pek çok hocadan kolayca sizi ayrıştıran "kendini sürekli yenileme" başarınızla ilgili sormak istiyordum. İTÜ'de öğretim üyeleri arasında birbirlerini olumlu yönde motive eden, sürekli araştıran, kendini geliştiren bir ortam olmamasına rağmen siz her sene öğrencinin karşısına yeni fikirlerle, yeni tartışmalarla çıkıyor ve öğrencinin ufkunu açıyorsunuz. Tartışmanın olmadığı bir üniversitede sizin bu ileriye dönük tutumunuz daha zor olmuyor mu - çünkü çevrenizde sizinle aynı dili konuşan ve sizi besleyecek kişiler oldukça az?

Bir de Ferhan Bey'e aldığım projede yaşadıklarımla ilişkili bir soru soracaktım: Kararları öğrenciye bırakmak, ve öğrenciye "şunu yap, şu yönde ilerle" demek yerine projesini sorgulamasına yardımcı olacak üstükapalı yorumlarda bulunmanız tabii ki projeye yaklaşımımız, üretimimiz ve sorgulama yetimizi geliştirmemiz açısından çok olumlu. Bu genel yaklaşımızın yanısıra acaba öğrencinin tıkandığı, bocaladığı, daha ileriyi göremediği anlarda tutumunuzu nasıl belirliyorsunuz?

Ufkumuzu açan proje stüdyolarınız için çok teşekkür ederim.Başarılar.

Hülya & Ferhan Yürekli

Bize katkı yapacak yeni bir genç neslin İ.T.Ü’de oluştuğunu görüyoruz. Öğrencinin tıkandığı durumlarda bir ivme verilebiliyor. Bu bir moral verme olabiliyor.

uçurtma

Tekrar merhaba,

Yarışmalar konusunda verdiğiniz cevap üzerine sormak istediğim birşey vardı: Çoğu mimar, yarışmaların genel iş süreçlerinde nefes alma, kendini geliştirme ve araştırmaya yönelik çalışma fırsatı sağlayan önemli mekanizmalar olduğunu, bu nedenle yarışmalara girdiklerini ve öğrencilere de ileride iş tempolarında kendilerini geliştirmek, bulundukları noktaya durup uzaktan bakabilmek için faydalı olabileceğini söylüyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz acaba?

Hülya & Ferhan Yürekli

Yarışmaya giren kişinin yarışmadan bekledikleri ve niyetleri eğer sizin yazdıklarınızsa tabii ki projesini tasarlarken bu tür kişisel faydalar sağlayabilir. Biz de bunun için yarışmaya giriyoruz. Ama sonuçlar bakımından düşünülürse daha önceki yanıtımız geçerli.


FLuXuS 

...?

sizce `modern`lik nedir?

Hülya & Ferhan Yürekli

İnsan beynine uygun olarak yarın için düşünmesi ve yaşaması


mer  

Merhabalar,
Okulda bulunduğumuz zaman sürecinde hocalarımızdan sıkça duyduğumuz son birkaç senedir yürürlükte olan hafifletilmiş (öğrenciyi kendisinin araştırıp bulmasına yönlendiren) müfredatın öğrenciler üzerindeki etkisini olumlu olup olmadığını takip edebilecek deneyime sahipsiniz. Sizce bu sistem öğrenciden beklenilenleri karşılayabildi mi?

Hülya & Ferhan Yürekli

Bu formel sistemin başarılı olabilmesi için bir de informel sistem (ortam) oluşması gerekir. Onun eksikliğini hissediyoruz.


gul

Merhabalar,
Ferhan Bey’in Yapı dergisi’nde bitirme projeleriyle ilgili bir yazısını okumuştum. Yanlış hatırlamıyorsam bu yazıda öğrencinin mimarlık eğitimi sürecinde bitirme projesinin çok önemli bir yer tuttuğunu söylemişti. Ancak çoğu mimarlık öğrencisi tarafından bu dönemin en verimsiz ve en stresli geçen proje dönemi olduğu ve meslek hayatına adım atmadan önce gerekli motivasyondan yoksun bir şekilde geçtiği düşünülüyor. Buradan yola çıkarak, siz kendi bitirme jürisi oturumlarınızı yeterince verimli kıldığınızı düşünüyor musunuz?

Hülya & Ferhan Yürekli

Bitirme ödevi jürisinin kompozisyonu ve öğrencilerin özellikleri bunu belirliyor. Bazen çok tatmin edici olmakla birlikte bazı durumlarda geçerli elektriğin oluşmadığı olabiliyor. Aslında Forum olarak adlandırmak istediğimiz “jüri” oturumlarınınn daha sık, daha yoğun olması gerekiyor.


ratty 

ogreci psikolojisi

merhaba,
sizin fakulteden olmamama ragmen ogrencilerinizden methinizi bol bol duydum, egitimci olmak icin yalnizca bilgili olmak yetmiyor malesef, sanirim sizler ogrenci psikoloji acisindan da oldukca duyarli egitimcilersiniz, ben adini vermemin dogru olmayacagi bir universitenin mimarlik fakultesinden mezunum. anadolu'nun kucuk bir kentinden cok yuksek puanlar alip oraya gittigimde karsilastigim ortamin turkiye geneline cok yabanci olmasi bana sok yasatti, hocalarimin negatif tavirlari da cabasi, burada studyo egitimi veren hocalara ogrenci psikolojisi ile ilgili tavsiyeleriniz nelerdir, belki o kisiler de okurlar da biraz ders cikarirlar, tesekkurler ve sevgiler..

Hülya & Ferhan Yürekli

En önemli şey öğrencinin güvenini kazanmaktır. Güven kırılarak ve motivasyon düşürülerek eğitim yapılamaz. Sadece ders verilir.


modern işçi  

Ferhan bey ,Hülya hanım ,mezun olduktan sonraki mimarlık ortamına ALISAMIYORUM , ALISTIKCADA ABARTI DEĞİL KAHRALUYORUM!
Senelerdir dertleniyoruz icten icten kabullenmislikle birlikte, mimarlik tatminsizginden...artik bu konuda soylenmek biraz garip oluyor,farkettigin anladigin bilinen bi seyi sanki ilk defa kesfediyormus gibi hayretle elestirip yakinirken birden kendi kendine komik ve anlamsiz geliveriyorsun....ama...gercekten....PATLAAADIIIIKK..... aslinda limitlerimi coktan astık...
....hepimiz sizinle birlikte oldugumuz öğrencilik dönemine takılı kaldık ...ögrencilik modu , toplucak her zaman hazir ve mutlu oldugumuz ,özledigimiz ,kendimizi buldugumuz bir mod,piyasadaki calışma kosulları icinde ; kendimize doğrularımıza yabancılasarak hatta tevavüz ederek varolma cabamız sürsede...
karsılastığım her yeni seye-i nasıl yaklasacagımı , nasıl yorumlayacağımı , öğrendiğim yeni seyleri nasıl yeni alternatifler üretip bir adım sonrasına götürebilecegimi ...sormayı sorgulamayı kesfetmeyi cok iyi ögrendim ögrencilik döneminde sizden...karsılastıgım her yeni soruna ,bilmedigim her yeni konuya
karsı güvenli korkusuz ve heyecanlıyım...bu yüzden size neden mezun olduktan sonra karsılacagımız mimarlık ortamının cok dısında bir ögrencilik dönemi gecirdik gibi saçma bir soru sormayacağım , mimarlık egitimi öğretilecek teknik veriler toplamı ..çıraklık ustalık ilişkisi..vs ler dısında bir iceriğe sahip ..piyasaya hazırlayan bir eğitime karsıyım tabikii bu uçsuz bucaksız öğrenmenin sonunun olmadığı mimarlık ortamında ....
Ama farkında olmanın farkındalığın yükünü kaldıramayıp isyan ettiğim durumlar çok oluyor....Keske diyorum sadece teknik altyapısı süper bir piyasa mimarı olarak YETİSTİRİLSEYDİM!
Mevcut kosullarda ancak ve sadece bunu yapabiliyorum zaten ,okyanusta kendi capımda kücük kulaçlar atmaya calışsamda alternatif yok...(mevcut mimarlık ortam ve kosulları dısında birlikte calıştıgımız iş arkadası patron...vs.diger mimarlardanda genel olarak cok farklı dillerden konusuyoruz,mimarlık görüşü yaklasımımız cok farklı ,nerdeyse farklı birbirine yabancı iki ayrı alandaymısız ,''meslekse ''meslektenmisiz gibi) En azından farkındasızlığın rahatıyla keyifli mutlu bir mimar (modern işçi)olurdum...ne dersiniz?

Hülya & Ferhan Yürekli

Biz sizin gibi düşünenlerin artmasını diliyoruz. Tabi ki farkında olmayanlar daha mutlu olabiliyor. Ama bu insanın doğasına aykırı bir durum değil mi? Merak ve heyacanı aramak insan beyninin doğal işlevi, onanmış cerçeveler ise sadece rahatlık sağlıyor.
İş alabilmek bütün ünlü mimarların sorunu olmuştur. Corbusier, Mies 8-10 sene önemli bir iş alamamışlar en avangard dönemlerinde.


EmreE  

sıkıntılar

"Modern İşçi"nin söylediklerini yaşamaya aslında daha üniversiteden başlıyoruz (burada 1. çoğul kişiyi; mimar olmayı isteyerek, bilinçli, motivasyonlu bir şekilde mimarlık fakültesine girenler adına kullanıyorum) denebilir bence. Yıllardan beri bu ülkede öğrencilerin büyük bir bölümü okullarda bölüm seçimi yaparken (TM, FM ...) ve daha sonra üniversiteye giriş sınavlarında bilmem kaç tane bölüm tercihini yaparken hangi mesleği sevebileceklerini, hangisine daha yatkın olduklarını, hangisinin onları senelerce sıkmayacağını hiç araştırmadan, aslında hiçbir önemi olmayan fikrisabitlere takılarak ("Bu puanla Boğaziçi Endüstriye girebilir miyim? - Ne yapsam da Boğaziçi'ne girsem? - İtü elektronik olmazsa itü makina mühendisliği olur inşallah o da olmazsa inşaata girerim,son ihtimalde mimarlık.........) hayatlarının en önemli kararlarından birini alıyolar. Sonuç: Bölümlerine ve bölümlerinin onlara verdiği bilgiye karşı tepkisiz, sorgusuz,heyecansız,isteksiz,"halsiz" milyonlarca üniversite öğrencisi. Sonuç: Tüm bölümlerde olduğu gibi mimarlıkta da "girdik işte üniversiteye, çıkarız bi şekilde nasılsa" diyen, helva kıvamında bir öğrenci kitlesi. Mimarlık için (genel olarak sanat için denilebilir) en tehlikeli ortamı oluşturan, adaylarının bu niteliklerde olmasıdır. Sonra da çok doğal olarak meslek yaşamında da sıkıntılar bitmez. O ülkede, bırakın yenilikçi, ilerici olmayı mesleğinin en basit gereklerini bile kaliteli bir yaklaşımla gerçekleştirmekten aciz bir mesleki ortam oluşur. Sonra biz bu forumlarda 70 milyonluk koca Türkiye'de 10-15 mimarı konuşuruz.

Sayın Yüreklilere bu konudaki düşüncelerini sorabilirim.

Hülya & Ferhan Yürekli

Üniversite eğitiminin meslek eğitimi olarak alınması yerine entellektüel bir platform olarak görülmesi daha uygun olabilir.


mona

Diyalog anı

 

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz