reklam

Türkiye'de Beton Sektörünün Başlıca Sorunları
Malzeme Dosyası > Beton > Beton Sektörü

Haksız Rekabet - Kayıt Dışılık:  
Türkiye'deki hazır beton sektörünün yaşadığı en önemli sorun, standart dışı-kalitesiz üretim ve faturasız satışlarla sektörde haksız rekabete ve tüketicinin mağduriyetine yol açan bazı hazır beton üreticileridir. Türkiye Hazır Beton Birliği üyesi firmalar, standartlara uygun ekipman ve üretimiyle , her türlü yasal ve etik yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirirken, standarda uygunluk, çalışma ruhsatı, faturalı satış vb gibi yükümlülüklerini hiçe sayarak, haksız rekabette bulunup, ülkeyi ve devleti zarara uğratan hazır beton üreticisi firmalar maalesef gün geçtikçe çoğalmaktadır.

Ayrıca, inşaat firmaları tarafından -günümüzün gereksinimlerine uymayan şartnameler gereği- şantiyelere gelişigüzel kurulan beton santrallarındaki denetim dışı üretim, yanısıra bu santralların yarattığı görüntü ve çevre kirliliği ile maddi kaynak israfı da, dikkat edilmesi gereken başka bir konudur. Bu firmalar, söz konusu santralları kendi ihtiyaçları için kuruyor olmalarına karşın, dışarıya da amaç dışı satışlar yaparak, haksız rekabete neden olmaktadırlar.

- Hazır beton üretimi yapılan santrallarla, betonun taşınması ve pompalanması aşamalarında kullanılan ekipmanların, çevre sağlığı ve iş güvenliği açısından sahip olması gereken teknik kriterler, standart haline getirilerek yayınlanmalı ve bu teknik kriterleri yerine getirmeyenlerin santral kurup, çalıştırmalarına izin verilmemelidir. Bu kapsamda, şantiyelerine beton santralı kurarak, çalışma ruhsatı ve fatura yükümlülüklerine uymadan dışarıya satışta bulunan firmalara da TSE Belgesi alma zorunluluğu getirilmelidir. Böylece, çevre tahribatı, iş kazaları, kalitesiz beton üretimi ve kayıtsız satışlar da en aza indirilmiş olacaktır.

- Özellikle kamu ihtiyaçlarına yönelik inşaatlarda TSE Belgeli hazır beton kullanılması zorunlu tutulurken, bu ürünün imal edildiği, taşındığı ve aktarıldığı ekipmanların yeterliliği için TSE Belgesi aranmamaktadır ki, bu büyük bir eksiklik ve çelişkidir. Laboratuvar konusunda hazır beton firmalarına uygulanan yaptırımlar, şantiye santrallarına da uygulanmalı, bunlara da laboratuvar bulundurma zorunluluğu getirilmelidir.

- Yeterliliği TSE tarafından belgelendirilmiş olan beton test laboratuvarları, en azından "tanık laboratuvar" olarak gösterilmeli ve yeni akreditasyon düzenlemeleri çerçeresinde akredite edilmelidirler.

- Beton karışımına giren çimento dışındaki agrega, kum, kimyasal katkı gibi diğer ürünlerde de standarda uygunluğun aranması, betonun üretim kalitesi ve denetim kolaylığı açısından son derece önemlidir.

İnşaat Birim Fiyatları: 
Hazır beton sektörünü doğrudan etkileyen bir diğer husus, Bayındırlık Bakanlığı'nca her yıl belirlenen "İnşaat Birim Fiyatları" konusudur. Özellikle kamuya yönelik büyük projelerde hazır beton kullanımının yaygınlaştırılması için akaryakıt başta olmak üzere, yıl içersinde bütün maliyet kalemlerinde meydana gelen artışların hazır beton birim fiyatlarına da yansıtılması gerekmektedir. Yeni hazırlanan İhale Yasası'ndaki düzenlemelerle bu sorunun çözülmesi beklenmektedir.

Ruhsatlandırma: 
Ürünün doğası gereği kullanım yerine yakın bir alanda bulunması gereken hazır beton tesislerinin kuruluş ve işletme aşamalarında, ruhsat ve diğer izinler konusunda yerel yönetimlerle yaşanmakta olan sorunlar, sektörün önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam etmekte, yerel yönetimlerin bu konularda bilgi ve deneyim sahibi fazla elemanları olmayışı zaman zaman sıkıntılara neden olmaktadır. Belediyelerin, bu tür sektörel denetim ve ruhsatlandırma işlemlerinde, ilgili mesleki kuruluşlarla işbirliği yapmaları, o kuruluşlardan danışmanlık almaları sağlanmalı ve çevre koşullarına göre belirlenen niteliklere sahip tesislerin kurulması teşvik edilmelidir.

Teşvik Fazlalığı - Bölgesel Dengesizlik: 
Hazır beton tesisleri genellikle 80 - 120 m3/saat arasında kapasitelerde kurulmaktadır. Bu da, tesis başına 225.000 m3/yıl kurulu üretim kapasitesine karşılık gelmektedir. THBB verilerine göre, 2000 yılı itibarı ile sektörde faaliyet gösteren firmaların sayısının 368 olduğu düşünülürse ülke genelinde kurulu toplam üretim kapasitesinin 80 - 85 milyon m3 civarında olduğu görülecektir. Bugün ülkemizde özellikle Marmara ve Ege bölgelerinde teşviklerin de etkisiyle, hazır betonda kapasite fazlalığı yaşanmakta iken, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yeterli kapasiteye henüz ulaşılamamıştır. Dolayısıyla, ülke genelinde tesis sayısı ve üretim açısından bir dengesizlik mevcuttur. Kapasite fazlalığının bulunduğu bölgelerde, giderek kalite düzeyini de olumsuz yönde etkileyen fiyat rekabetleri yaşanmakta, bu da sektöre zarar vermektedir. Bu durumun önüne geçilmesi için teşvik planlamalarının daha dar alanlar için ve çok dikkatli yapılması, gerçekten ihtiyaç bulunan noktalarda uygulanması ve yerel yönetimlerle mesleki kuruluşların bu konudaki deneyim ve birikimlerinden yararlanılması gerekmektedir.

Kaliteli Agrega Temini: 
Sektörün agrega ihtiyacı giderek artmakta, ancak agrega kaynakları daralmaktadır. 1 m3 betonda, ortalama 1.8 Ton agrega kullanıldığı düşünülürse, agreganın beton üretimi açısından taşıdığı önem daha iyi anlaşılacaktır. Kalitesi yüksek doğal agregaların özellikle su kaynakları civarında bulunması, bunların çıkartılması konusunda yerel yönetimler ve sektör mensupları arasında anlaşmazlıklara neden olabilmektedir. Agrega üretiminin kuşkusuz doğal çevreye zarar verilmeden gerçekleştirilmesi gerekmektedir; agrega ocaklarının bazılarının Özel İdare bazıları ise Maden Kanunu kapsamında bulunması yetki karmaşası yaratmaktadır. Maden Kanunu'nun revize edilerek, bu ocakların tümünün bu kanun kapsamına alınması ve bu sektörün, uzun vadeli programlar yapmasına izin verecek yasal altyapının oluşturulması gerekmektedir.

Trafik Kısıtlamaları: 
Bazı büyük kentlerimizde il trafik komisyonları transmikser araçları için trafiğe çıkma saatlerini de kısıtlamaktadırlar. Trafik Kanunu ile 3 akslı araçlar için getirilen azami yük sınırı 26 Ton'a indirilmiştir; ancak, hazır betonun santralden döküm yerine taşınması için özel olarak tasarlanmış olan 3 akslı "transmikserlerin" (7-8 m3 beton ile birlikte ) yüklü ağırlığı 26 Ton'u geçmektedir. Ton'u bulmaktadır. Bu durum;

Araçların kapasitelerinin altında çalışarak daha fazla sefer yapmak zorunda kalmalarına, daha fazla yakıt sarfetmelerine, maliyetlerin yükselmesine, dolayısıyla beton fiatlarının yükselmesine neden olmakta; inşaat mevsimlerinde beton taleplerinin gereğince karşılanamamasına, özellikle zaman faktörünün önemli bir rol oynadığı okul, hastahane, kamu binaları, vb inşaatlarda gecikme ve aksamaların meydana gelmesine yolaçmakta; araç parkının tümünü dört akslı dönüştürme zorunluluğuyla karşı karşıya bırakılan sektör mensubu firmalara katlanılması mümkün olmayan bir maliyet getirirken, yurt ekonomisi için de önemli bir kaynak kaybına neden olmaktadır.

Pek çok Avrupa ülkesinde, kamu hizmeti yaptıkları gerekçesiyle beton transmikserlerine geçiş önceliği tanınırken, hazır betonun yaygınlaşmasına son derece ihtiyaç duyulan ülkemizde, normal hizmetin bile aksamasına neden olan tonaj ve trafik kısıtlamasının makul bir çözüme kavuşturulması zorunludur. Tonaj kısıtlamasının aşılması için ilgili kurumlarca, tekniğine uygun ilave aks kullanımına izin verilmelidir; trafiğe çıkış kısıtlamaları ise bölge ve ilin ihtiyaç ve özellikleri de gözönüne alınarak, yönetmeliklerle belirlenip, uygun bir çözüme kavuşturulmalıdır.

 

Beton

Platform

"Yerel Yönetimler ve Mimarlık" tartışılıyor.

Forum'da başlayan tartışmaya şimdi katılmak için tıklayın.  Tartışma 12 Mayıs'ta İTÜ Mimarlık Fakültesi 109 No'lu Salon' da davetli konuşmacılar ile son bulacak.

Yönetici: İhsan Bilgin
Konuşmacılar:
Cem İlhan, Nevzat Sayın, Hasan Topal

Lamp 83' ün katkılarıyla

Copyright © 2000-2002 Arkitera Bilgi Hizmetleri [email protected]

Reklam vermek için - Danışmanlarımız - Editörlerimiz